Bir anlık sinirle söylenen sözler insanın kalbini nasıl da kırıyordu. Ama kimse bunu yapmaktan vazgeçmiyordu. Hatta bundan kalbi kırılanlar bile.Saçlarımı at kuyruğu yaparak hoparlörde en az bir saattir konuşan annemi dinlemeye başladım. "İşte böyle Yıldız haftaya organizasyon var doğum günün için çabuk dön. Kaçırma sakın partiyi de. Biz davetliler listesini hazırladık."
"Arkadaşlarım?" annemin sesini böldüğümde düşünür gibi sesler çıkardıktan sonra devam etti. "Eğer benim düşündüklerimse evet ama senin düşündüklerin anca hizmetli olarak oraya gelirler hayatım." cümlesinin sonunda gülüşmeler çıktığında telefonu kapatarak cebime koydum ve çadırdan çıktım. Göletin kenarındaki banka Deniz ve Asya gülüşerek sohbet ediyorlardı. İç çekerek bizimkileri aramaya başladım. Çadırlarına geldiğimde fermuarı hızlıca açmaya başlamıştım ki çığlık sesiyle olduğum yerde kaldım. "Ahhh! Haneye tecavüz bu. Yıldız Hanım Yıldız Hanıımm. Sizi şikayet ederim cümle aleme." Görkem'in komik davranışları kahkaha atmamı sağlarken çadırın içine girerek bağdaş kurdum. "Konuşmamız gerek."
Gözleri büyürken kaşları çatılmıştı. O da hangi konudan bahsedeceğimi çok iyi biliyordu. "Sen bir kız var di-"
"Boşver kızı. Senin boynuna ne oldu?" nefesimi dışarıya üfleyerek dudaklarımı büzdüm. Gerçekten ona yardım etmek istiyordum. "Boşver Yıldız."
"Görkem lütfen söyler misin? Hatta dur bakayım." elimle boynuna doğru bir hamle yaptığımda eliyle savunmaya geçerek yüksek sesle bağırmaya başladı. "Yıldız bu seni alakadar etmez. Sana ne ya. Bulaşma her şeye. Burnunu her işe sokmak zorunda değilsin."
Olduğum yerde kalakalmıştım. Bu sözleri hak etmiş miydim bilmiyorum ama şu an bunları duymak istemediğimi çok iyi biliyordum. Başımı öne eğerek çadırın fermuarını yavaşça açmaya başladım." Yıldız ba-"
" Haklısın Görkem bana ne. "hızlıca çadırdan çıkarak ayağa kalktım ve etrafa bakındım. İnsanlar gölet yakınına doğru toplanmıştı. Otobüsle geldiğimiz yolu görerek hızlıca oraya yürümeye başladım. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Ellerim titriyordu. En üzücü olansa haklı olduğunu düşünüyordum. Her şeyde haklıydı. Onların arasına sonradan gelmiştim benden önce çok güzel hayatları vardı zaten. Ben ise birkaç aylığına kendimi özgür hissetmek için onları kırıyordum ve başlarına sorun çıkartıyordum. Etrafın boş olduğu bir yeri görmemle hemen giderek bir ağacın altına oturdum. Hıçkırıklarım göğüs atışımı hızlandırırken, gözyaşlarım görüş açımı engelliyordu. Derin nefes alıp vermeye çalışıyor kendimi rahatlatmayı umuyordum. "Baksana şu kuşun güzelliğine daha önce böyle bir şey görmemiştim."
Ürkerek kenara zıplamamla jer zaman ki bir çift kahverengi göz ile karşılaştım. Nasıl her zaman beni bulabiliyordu. "Değil mi aşırı güzel. Sen ben her ağladığımda böyle ortaya mı çıkacaksın?" kenara kayarak ona oturması için alan bıraktım.
"Benim özel gücümde bu işte." bacaklarını kendine çekip oturmaya çalışırken ben de ağaca yaslandım. "Keşke dünya dursa şu an. Hiçbir şey yapmak zorunda olmasam, hiç sorumluluğum, geleceğim olmasa."
"Bu an da dursan sonsuza kadar ne yapabilirsin ki. Hayat risk almaktır, yaşamaktır. Tecrübelerden oluşur yaşam. Her şeyin sonunu düşünerek yaşamaya devam edemezsin." gözleri bana döndüğünde ben göleti izlemeye devam ettim. İkimiz de suskunluğumuzu koruyorduk." Ben kaçtım iyilik perisi senin şu an daha önemli işlerin olacak. "hızlıca ayağa kalkıp ormana doğru giderken gösterdiği yer ile boynumu büktüm. Görkem bu tarafa doğru geliyordu. Tekrar endişeyle Oğuz'un arkasından baktım. Ormanda kaybolmazdı umarım.
" Selam. "Görkem yanıma gelip oturduğunda ben de selam verdim." Lütfen sözümü kesme ve bunları kimseye anlatmayacağına yemin et. "
" Yemin ederim kimseye söylemeyeceğim. "kaşlarım çatılırken merakım daha da artmıştı."
"Ben geceleri bir klüpte çalışıyorum. Evet 18 değilim. Ve evet kaçak çalışıyorum. Bu yüzden okulda genellikle uyumaya çalışıyorum. Oradan kazandığım tüm para da annemin tedavisine gidiyor. Anneme yıllar önce..." duraksayarak burnunu çekti ve gözyaşlarını göstermemek için diğer tarafına döndü. Ona yanaşarak sırtına kolumu attım." Annem kanser. Hem de çok riskli. Onun ilaçları ve tedavisi için çalışmam gerekiyor. Benden önce 3 kere hamile kalmış ama hepsi hastalığından dolayı vefat etmiş. Bir tek ben hayatta kalmışım ve annemin hastalığının daha da ilerlemesini sağlamışım. Bu yüzden babam. Babam beni sevmez. Ama annemi de sevmez. Yalnız kendisini sever. Eve gelmez, para vermez. Bizi yalnızlığa mahkum etti. Anlayabiliyor musun Yıldız? Geldiğinde de dövüp, hırpalıyor ve elimde olan tüm parayı alıp gidiyor. "ağlamaları artık hıçkırıklara dönüştüğünde onu kendime çevirerek sarıldım. Elimde olsa ona şimdi tüm sevgimi vermek isterdim. Bir yandan gözyaşlarım akarken bir yandan da onu sakinleştirmeye çalışıyordum.
" Ben baba sevgisi hiç görmedim. Hep etrafımdakileri kıskandım. Kıskandığım için de kendimden nefret ettim."
"Bunlar asla senin suçun değil kendini lütfen bu kadar yıpratma. Biz seni çok seviyoruz sana o baba sevgisini veremem çünkü benden hiç yaşamadım." burnumu çekerek devam ettim. "Sana elimde olan tüm sevgiyi vereceğim." ayrıldığımızda ikimiz de birbirimize gülümsedik.
"Annenle niye tanıştırmıyorsun lan beni? Çok ayıp ettin." elleriyle yanaklarını silerken gülmeye başladı. "Artık seni tanıyor gibi zaten. Sizi anlatıyorum hep."
"Bir gün geliyim de seni şikayet edeyim ona." gözleri şaşkınlıkla büyürken bana ima yapar gözlerle döndü. "Bozuşuruz."
"Ya ben sana kıyar mıyım hiç?" ellerimle saçlarını dağıtıp ayağa kalktım. "Daha önümüzde çok eğlenecek günler var Görkem Bey."
"Sen olduğun sürece ondan eminim zaten."
Görkem'in hikayesini nasıl buldunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gençlik planı
Humor"Kim bilebilirdi ki her gece gökyüzüne bakıp dileğimi gerçekleştirmesi için yalvardığım yıldızın kayıp çok uzaklara gitmesi gerekirken yanı başıma düşüp hayatımı değiştirmesini." *** Her insan hayatında bir kez tanrı olm...