14| Pileli Etek

3.9K 360 194
                                    

"Çabuk gir, üşüttün kendini iyice."

Felix mor hırkamla arkamdan bana acıtmayacak şekilde vurmuştu. Açtığı kapıdan usulca geçtim, ıslanmış gelincikten farklı bir tarafım kalmamıştı. Ayakkabılarını benim gibi çıkartıp kapıyı kapattı. Sırtını kapıya verdi ve nefes nefes bir elini saçına götürdü.

Gözleri kapalıydı, bir eliyle saçının önüne gelmesini engelliyordu.

"Bay Kim görse benimle gurur duyardı, bu kadar hızlı hareket etmeme şaşırırdı. Belki beni tebrik edecek bir şey bulurdu."

Sözleri biter bitmez gözlerini açmış bakışlarını yere uzattı.

"Hey, açıklamıştım değil mi? Bay Kim sadece tebrik etmeyen bir moruk. Hem adamdaki sinir kimsede yok, neden saçının azaldığını sorgulamaya gerek bile yok."

Felix bana bakıp samimi bir şekilde gülümsedi. Adımlarını ona doğru attım ve elimi çillerine götürdüm.

"Belki de sinirden falan saçlarını yoluyordur o adam."

Beneklerine daha fazla bakarken içimden çillerini öpmek geçiyordu. Bir süre çilleriyle bakıştım ve boğazımı temizleyip elimi yavaşça çektim.

"Teşekkürler Hyunjin."

"Teşekkür etme, ayıp."

Felix omzuna yumruk attı ve dudaklarını büzerek çemkirdi.

"Ben teşekkür ederim senin etmen ayıp."

"Neden?"

Elimi sarı saçlarına götürdüm ve yavaşça okşadım.

"Çünkü öyle."

Felix poşetleri aldı ve heyecanla salladı.

"Hadi izleyelim.. hangi filmi izleyeceğiz? Ben Titanic izlemek istiyorum."

Hızlı hızlı konuşmaya başlayınca elimi saçlarından çektim.

"Şey bana bir el atar mısın? Islak duruyorum hâlâ."

Felix gözlerini küçülttü ve dil çıkardı.

"Dedim ben sana değil mi? Beni dinlemedin."

Ona masum masum bakmayı sürdürdüm, nefesini dışarıya verdi.

"Odam, ilerdeki ilk kapı, dolabımdan kendine olacak tişört eşofman falan seçebilirsin. Ben de cipsleri koyayım tamam mı?"

Felix'in yanağına yaklaşıp bir öpücük kondurdum ve topuklarımı götüme vura vura ilerideki ilk odaya koştum. Kapıyı açtım ve içeri girdim.

Lacivert renklerin hakim olduğu bir odaydı. Kırmızı, lacivert ve koyu turuncu masası ve dolabı vardı.

Masasının üzerinde duran minik çocuk resimlerine bakarken yüzümde bir gülümseme oluştu ve telefonumu çıkarıp resimleri çektim. Bir resimde ellerini yukarı kaldırmış; duvarda yıldız vardı. Yüzümdeki tebessüme engel olamıyordum.

Felix bebekken de o kadar güzeldi ki onun gibi birisinin varlığı bile beni çok mutlu ediyordu.

Bebek Felix resimlerine yeterince bakmış resimlerini çekmiştim, dolabına yaklaşıp kendime tişört aramaya başlamıştım. Dolabın en altındaki yerde neredeyse düşmekte olan kumaş parçası dikkatimi çekmişti. Kumaş parçasını elime aldım.

Beyaz pileli bir etekti, kaşlarım havaya kalkmıştı. Beklemediğim bir şeydi ama yüzümde ister istemeden bir gülümseme oldu. Felix'in cidden bilmediğim çok yanı olduğunu o an tekrardan düşündüm. İçeri geçince giyinmesini kesinlikle isteyeceğimi içimden geçirdim.

Levanter » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin