"Ölüler için değil de yaşayanlar için üzüldüğümde büyüdüğümü anlamıştım."
Felix tane tane kelimelerini söyledi; filmin son yerleriydi. Felix'in kucağına kafamı koymuştum, o da bir yandan saçlarımı okşuyordu. Sırt üstü döndüm ve Felix'in buruk tebessüm olan yüzüne baktım.
"Felix.."
Ona hafiften seslenmem ile bana döndü ve ellerini saçlarımda gezdirdi.
"Sence birisi neden yalan söyler? Çok sevdiği birisine yalan söyler mi?"
Kelimeler zorla ağzımdan çıkmış, çenemin kasıldığını hissediyordum. Felix bir müddet yüzüme anlamadan bakmıştı, başını yukarı kaldırmış tavana bakarken "Hmm" diye bir ses çıkardı.
"Yalanın nedenine göre değişir. Bir gerçek sana çok zarar verecek ve yaralayacaksa yalan burada iyidir. Mesela bir doktor hastasına "Hayırlı olsun, iki ay sonra öleceksiniz" diyemez. Bunu ayrıntılı olarak hastanın yakınlarına der. Kendisine derse psikolojik olarak o kişi kendini öleceğine inandırır ve cidden de öyle olur.. "
Açıklaması yüzümü güldürdü ve gözlerimi kapattım. Felix her zamanki ince düşünüp olayın iyi olan tarafından bakmıştı. Kucağından kalktım ve dolan yaşlarımı engelleyemedim.
"Hyun- bir şey mi dedim yanlış?"
Felix telaşla yine bozuk olan aksanıyla konuştu, bana sarıldı ve kafamı boynuna koymamı sağladı.
"Anlat bana, sorun ne?"
"Lavanta'm..."
Bir süre sessiz kaldım, kendimi anlatmak için hazırlamaya çalışıyordum. Buraya geldiğimden beri hep anlatmak içimden geçiyordu. Bugün aldığım mektupla duygularım birbirine girmişti.
"Ben bundan yıllar önce annemi kaybetmiştim. Babamı daha çok küçükken kaybetmiştim. Annem hep bana onun harika insan olduğunu anlatıp onun gibi olmam için öğütler verirdi. Nazik ol, anlayışlı ol, kimseye zarar verme... Birisi benim için 'Hyunjin çok iyi birisi' diyorsa ben bunu anneme borçluyum."
Yüzümü ayırdım ve burnunu çektim. Felix kaşlarını dinlediğini belirtir gibi çatmış yanaklarımdaki yaşları siliyordu. Kafasını bir kere aşağıya sallamıştı; bu onun anlatmaya devam et komutuydu.
"Ben bir zarf aldım bu sabah, üstünde babamın ismi yazıyordu. Açtım baktım babam hapishanede yatan bir suçluymuş Felix. Annem bana yalan söylemiş, hep onun gibi olmamı söyleyen beni güzel huylu büyüten annem bana yalan söylemişti."
Felix elini saçıma çıkardı ve parmaklarını yuvarlatarak saç derime minik masaj yapıyordu.
"Tam olarak ne yazıyordu mektupta biliyor musun?"
"Ben daha çocukken girdiğini ve neler yaptığımı merak ettiğini söyledi. Resmimi çok merak ediyormuş, her gün ne kadar büyüdüğümü düşünüyormuş. Neden içeri girdiğini söylemedi, sadece beni merak ettiği ile alakalı konuşup durdu."
Felix elini çenesinin altına götürdü ve kaşlarını daha da çatarak düşünüyordu.
"Mektupta başka minik bir detay var mıydı?"
Bana merakla soruduğu soruyla dudağımı çizgi yaptım. Kağıttaki bir söz ve gül resmi gelmişti.
"Ben beyaz gülüm, diyordu ve kağıdın sağ tarafında boş sayfaya çizilmiş bir gül vardı."
Felix gülerek ellerini omuzlarıma yerleştirdi ve beni sallamaya başladı.
"Hyun-ah baban masum olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levanter » Hyunlix✓
Fanfic"Bir çocuk var. Baştan aşağıya lavanta kokulu. Her yanından geçtiğimde derin lavanta kokusunu uzaktan alabiliyordum." note: Kelime benzerliğinden lavanta kelimesini ön plana almadım kesinlikle... umarım seversiniz anlık gelen ilham perileriyle yazıp...