"Hazır mısınız?"
Minho'nun babasına dönüp derin bir nefes aldım. Aklımda onlarca soru ve düşünce vardı; babam resimlerdeki gibi miydi? Şu an nasıldı? Yüzü bana hâlâ benziyor muydu?
Aklımda onlarca soru vardı, hepsini ona sormak istiyordum. Özellikle neden orada olduğunu öğrenmek istiyordum.
Elimde bir el hissettim ve o tarafa baktım. Felix dudaklarını içine atarak gülümsedi; bu hareketi sayesinde yanakları öne çıkmıştı.
"Hazırım Bay Lee."
Minho'nun babası avukattı, bu sayede cezaevinden bir randevu almayı başarabilmiştik.
Bay Lee bize tebessüm etti ve bizim arkamızdan ilerledi. Felix bana destek vermek adına elimi sıkmıştı, ona döndüm. Ona gülümsedim ve önüme döndüm.
Siyah saçlı ince uzun bir adam, ellerini alnına koymuş öylece duruyordu. İçimde oluşan heyecanın haddi hesabı yoktu. O kadar çok heyecanlanmıştım ki daha önce hiç kullanmadığım o kelimeyi karşımdaki adama kullanmıştım.
"Baba.."
Adam sesimi duymasıyla hemen bana bakmıştı, Felix'in elini sıkarak adamın oturduğu masanın karşısına oturduk. Gözümün altındaki beni kimden aldığımı biliyorum artık.
Kısa saçlı çekik gözlerinin altındaki beni görmemle gülümsedim. Onun oğlu olduğumu söylemeleri için DNA testine bile gerek yoktu.
"Ben, ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Çok tuhaf acayip tuhaf, şu an karşımdaki kişinin sen olduğuna bile inanamıyorum."
Heyecandan çıkan sesimle hep kekeleyip durmuştum.
"Tam hayal ettiğim gibisin Hyunjin.. boyun posun bana benzemiş. Yüz hatlarının çoğunluğu annene benzemiş, ve gözünün altındaki minik ben..."
Adam hasretle bana bakıyordu, sarılmak istese de böyle bir şeye burada izin verilmiyordu. Bana bakmayı kesip yanımdaki çilli çocuğa bakmaya başladı.
"Arkadaşın mı?"
Babamın sorusuyla Felix'e baktım, Felix bana ne diyeceğini bilememiş bir şekilde bakıyordu. Onun elini tekrar tuttum ve babama döndüm.
"Ben bir soru soracağım; sence aşk sadece karşı tarafa mi hissedilir?"
Sorduğum soruyla babam sırıttı ve çenesini biraz kaldırarak konuştu.
"Annenin eşiyim ben, sence aşkın sadece karşı cinsiyete hisseden bir olay olduğunu düşünüyor muyumdur?"
Annenin eşiyim ben.
Yüzümde bir gülümseme belirdi ve başımı aşağıya eğdim. Annem aşkın kendisinin çok güçlü bir şey olduğunu anlatan ve beni de böyle büyüten birisiydi. Sığ düşünceli bir adamla asla evlenecek hatta aşık olacak bir kadın değildi.
"Yine de sormak istedim, sorunun cevabını almışsındır."
Adamın gözleri parlıyor, bana ve sevgilime bakıyordu.
"Merhaba, ben Jung Hwang, seninle tanışmak bir onur."
Felix hemen başını eğdi ve konuşmaya başladı.
"Merhaba, ben Lee Felix."
"Yabancı mısın?"
Felix başını aşağıya yukarıya salladı.
"Evet, efendim. Avustralya-Kore meleziyim."
"Son on dakikanız var."
Bize seslenen adamla yüzüm düştü ve babama baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levanter » Hyunlix✓
Fanfiction"Bir çocuk var. Baştan aşağıya lavanta kokulu. Her yanından geçtiğimde derin lavanta kokusunu uzaktan alabiliyordum." note: Kelime benzerliğinden lavanta kelimesini ön plana almadım kesinlikle... umarım seversiniz anlık gelen ilham perileriyle yazıp...