"Teşekkür ederim, Minho."
Minho'ya sıkıca sarıldım, gözlerim hâlâ biraz doluydu. Minho yüzümü görünce anlık olarak gözündeki hüzünü görmüştüm. Sonrasında ise yüzüme peçete yapıştırdı ve yavaşça yanımdan uzaklaştı.
"Sen de iyice sulu göz çıktın başımıza."
Yüzündeki gülümseme bana da eklendi ve gülümsedim.
"Gerçekten teşekkür ederim, babamla görüşmeme yardımcı olduğun için."
Minho kollarını ikiye ayırdı ve konuştu.
"Ben bir şey yapmadım Hyunnie, babama sadece anlattım. Gerekli ayarlamaları yapan kişi oydu."
Minho boşluğa öylesine konuştuktan sonra yüzüme tekrardan baktı ve gülümsedi.
"Felix de seninle gelecek değil mi?"
Başımı aşağıya yukarı hızlı salladım, Minho gülümsedi ve bileğindeki kedi patisi desenleri olan örgülü bilekliğe baktı.
"Jisung'a ilham vermiş anlaşılan, o da YouTube'da örgüden bileklik yapma videolarına bakmış."
Yüzümde bir gülümseme oldu.
"İlk denemesine göre baya iyi yapmış."
Minho tek kaşını kaldırdı ve saçlarını geriye atar gibi salladı.
"Benim sevgilim işte."
Ona şakadan göz devirdim; sağ elimde işaret parmağım altta, dört parmağım yukarısında bitişik duruyordu. Birbirlerine çarparak onun ağzını elimle taklit ettim.
Minho elime vurup "Ölmek mi istiyorsun?" diye sorup güldü.
"Seninle boş konuşmaya devam etmek çok isterdim ama Felix'le buluşmam gerek. Bundan sonra onu özel bir yere götüreceğim."
Minho tek kaşını sırıtarak kaldırdı, "Siz baya baya olmuşsunuz." dedi.
"Sadece bir haftadır sevgiliyiz Minho, ama o kadar güzel ve deli dolu geçti ki.. sanki aylardır sevgiliymişiz gibi hissediyorum. Her seferinde onun hakkında yeni bilgiler öğreniyorum, o cidden çok şaşırtıcı bir insan."
"Felix senin için doğru insan Hyunjin. Arkadaşlarımın ilişkilerinde hep çok dikkatli ve seçici olmuşumdur ister istemeden. Kötü veya onu hak etmeyen birisiyle olmasını istemiyorum. Bu yüzden dediklerime içtenlikle güvenebilirsin. Felix' en az sen onu nasıl seviyorsan seni o kadar seviyor. Çocuk seni dış görüşünün etkisiyle bile sevmeye başlamadı. Karakterine seni sevmeye başladı, hep elleriyle oynayıp yanında sırıtıyordu, ve konuşmaya gitmeden önce yanına kendine kendine konuşup gidiyordu. Seni en az senin kadar temiz seviyor."
Yüzümdeki tebessüm aptal aptal sırıtmaya döndü ve gözlerimin önüne onun şapşal şapşal mimikleri geldi.
"Ben gitsem iyi olacak, Lavanta'mı özledim."
Minho başını aşağıya yukarı salladı, oturduğum koltuktan kalktım.
"Çıkış kapısını biliyorsun."
"Baya misafirperversin bugün bakıyorum."
"Seni kedilerimle aynı ortamda bulunduruyorum diye bana teşekkür etmen gerekiyor."
Kıkırdadım, Dori kapının önünde duruyordu. Ona elimi uzattım ve kafasını biraz sevdim. Gözlerini kapatmış daha çok sevmem için kafasını yukarı kaldırmıştı. Onun bu hareketine gülümsedim ve konuştum.
"Üzgünüm, daha sonra geldiğimde seni daha çok severim."
Elimi ondan çektim ve kapıyı açtım. Merdivenlerden hızlıca inip kırmızı Mini Cooper'a yaklaştım. Sürücü koltuğuna geçip yanımda duran nergislere baktım. Minho'ya gelmeden önce bir çiçekçiden almış Felix'in oturacağı koltuğun üzerine nazikçe koymuştum.
Arabanın kart çekilinde anahtarını yerine koydum ve çalıştırdım. Lana Del Rey playlistinden Meet me in the pale moonlight çalıyordu. Lana'nın eğlenceli zamanlarından olan şarkısıydı, şarkının erasına Lizzy era deniyordu.
Sitelerine yaklaştığımda Felix'i yanında bir kızla konuşurken gördüm. Biraz daha yaklaştığımda kişinin Yuna olduğunu fark etmiştim. Sitenin yanına park ettim ve kapıyı açtım. Felix arabayı fark etmesiyle bana koşmaya başlaması bir olmuştu.
Açık mavi kot bir bahçıvan şortu vardı. Şortun göğüs kısmında bir cep bulunuyordu. İçinde uzun kollu pastel sarı, pembe ve mor renklerin olduğu çizgili sweat vardı. Saçlarını dalgalı bir hale getirmiş, ciddi anlamda gün ışığına benziyordu.
Koltuktan kalktım ve bana koşan sevgilime kollarımı açıp sarıldım.
"Günaydın Hyunjin-ah."
"Günaydın Lavanta'm."
Lavanta kokusunu asla aşamıyordum, her yan yana olduğumuz zaman kokusunu almamla heyecanına yenik düşüyordum. Birbirimizden ayrıldık; gözlerinin altında duran yıldız pullarına baktım.
"Sen mi yaptın? Çok tatlı olmuş."
Elini pullarına götürdü ve biraz daha bastırdı.
"Umarım düşmezler Hyun-ah.. Yuna'nın kirpik yapıştırıcısıyla yaptım."
"Galaksilerine, galaksiler karışmış."
Aklıma ilk gelen şeyi dediğimde gözüm büyüdü ve elimi ağzıma götürdüm.
"Cringe olmadı değil mi?"
Felix kahkaha attı; gülünce gözleri küçülmüş minik çizgiler olmuştu. Bir insan gülmek ne kadar yakışıyorsa Felix'e daha fazla yakışıyordu bence.
"Tamam, güldürme beni. Yıldızlarım düşerse fazla kızarım sana."
Yıldızlarının düşmesine izin vermeyeceğim...
Tam arkamızda duran Yuna'ya baktığımda duygulanmış anne edasıyla bizi izliyordu. Ona 'selam' anlamında el salladım, o da bize salladıktan sonra markete doğru yürümeye başladı.
"Bugün ayrı güzelsiniz sanki?"
Felix işaret parmağını dudaklarının altına götürdü ve 'hmm' diye mırıldandı.
"Bugün ilk defa sevgilimin babasını göreceğim, hatta beraber göreceğiz de diyebiliriz. İyi görünmek istedim, annenin onun gibi olmanı istediği kişiyi tanımak istiyorum."
Ellerimi ellerine iyice kenetledim ve alınlarımızı birbirine değdirdim.
"Ben de tanımak istiyorum."
Felix kıkırdadı ve fısıldayarak konuştu.
"Yola koyulalım mı o zaman?"
Birbirimizden ayrıldık, Felix tıpış tıpış arabanın yan tarafına geçti. Kapıyı açmasıyla nergislerle karşılaştı. Nergisleri gördüğü anda kaşları hava kalktı ve işaret etti.
O şaşkın şaşkın çiçeklere bakarken memnuniyetle yerime oturdum.
"Bana mı?"
"Yok aşkım, sevgilim Yeji'ye."
Onunla dalga geçmeme sinirlenip kaşlarını çatsa da çiçekleri eline aldı ve yerine oturdu.
"Neden nergis anlamışsındır."
Felix sırıttı ve başını aşağıya yukarıya salladı. "Çiçeklerin atası olarak kabul edilir, ilk sevgi anlamına gelir. Nergis verdiğin kişi sevginin ilki ve önemini belirtir." diye açıkladı. Emniyet kemerini takarken bana döndü, bir elini yanağıma koyup yüzüme yaklaştı.
Dudaklarımda yumuşak dudaklarını hissetmem ile güldüm ve gözlerimi kapattım. Öpüşme sonrasında yüksek sesle geri çekildi.
"Teşekkür ederim."
Aklımdan geçen espirimizle ona sırıttım, bana işaret parmağını uzattı ve kafasıyla beraber sağa sola salladı.
"Modası geçti artık, hayır, hayır demeyeceksin."
"Emir büyük yerden geldi." dediğimle arabayı çalıştırdım ve yarım bıraktığım şarkı kaldığı yerden çalmaya devam etti.
'|•
AAAAAAAYYY BAYA ÖZLEMİŞİM BURAYI...
Malum sınavım yeni bitti bende hemen kontrol edip yolladım ✨✨ Umarım seversiniz🤍🤍🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levanter » Hyunlix✓
Fanfic"Bir çocuk var. Baştan aşağıya lavanta kokulu. Her yanından geçtiğimde derin lavanta kokusunu uzaktan alabiliyordum." note: Kelime benzerliğinden lavanta kelimesini ön plana almadım kesinlikle... umarım seversiniz anlık gelen ilham perileriyle yazıp...