Merhaba ufak bölüyorum. Hayatımı baştan yarattığım gün başladım yazmaya bu kusurlu kurgumu. Umarım bir gün kusursuz bir kurgu olur ve beğenirsiniz. Kitaba başladığınız tarihi buraya bırakın lütfen, ben hayatımın tekrar doğuşunu izleri kalmış yaraların yok oluşunu bırakıyorum buraya.
18.06.2022...
Boşuna hiç yorulma
Hiç bir şeyin ilacı yok... Diye devam ediyordu şarkının sözleri, belki de biraz fazla haklıydı. Neyin ilacı vardı? O ufak ağrıların mı? Peki ya geçmeyen acılar... onları dindirirmiydi bu ilaçlar?Bunun sonu iyi görünmüyor
Kendini hiç kandırma
Şarkı devam ederken defterimi açtım bir kaç sayfasında ağaç yaprakları, kurumuş çiçekler ve kısa yazılarım duruyordu. Boş bir sayfa açtım, çantamdan tükenmez kalemimi çıkarıp her zamanki gibi hissettiklerimi yazmaya başladım."Sözler yetmez bazen kendini anlatmaya. Susarsın, öylece gömülürsün o karanlık sessizliğe. Kimsenin olmadığı zifiri karanlık sessizlikte ararsın mutluluğu. Ufak bi umut ışığı beklersin sadece... Fakat kara bulutlar kaplamıştır ışığın dört bir yanını."
Kimi anlatamazdı sessizliğin sebebini, kimi resimle dökerdi sessizliğin lanetini, kimi ise yazardı, sadece yazardı sessizliğinin katilini. Yazılara dökerdi karanlığını.
🍃
Erik ağacının altında oturmanın en güzel yanı üstünde taze eriklerin olmasıydı.
Telefonumdan kulaklığımı çıkarttıktan sonra çalan şarkıyı kapatıp telefonu çantama attım. Çantamı ağacın kenarına koyup ağacın tepesinde olan eriklere ulaşmak için ayağımı ağacın çıkıntılı kısmına koyup kendimi yukarı çektim.
2 katlı bina boyuna sahip olan ağacın tepesine çıkıp kalın bir dalına oturdum ve tepemde duran erikleri toplayıp yemeye başladım. "Hazal nerdesin?" Tanıdık sesin sahibini görmek için kafamı sese doğru çevirdim ağacın altında durmuş bir çantama bir etrafına bakan kısa sarı saçlı, hafif maviye kaçan gözleri, 1.67 boylarındaki defneyi ağaçtan 1.10 gibi görünce kendimi gülmemek için zor tuttum.
"Hazal saklambaç mı oynuyoruz kızım çantan buradaysa sen nerdesin?" Diye hafif bağırarak sitem eden defneye "yukarı baksana ahmak" dedim.
Defne hızla kafasını bana doğru çevirirken daldan bi erik daha kopardım. " Hazal hemen in ordan sürekli şu ağaca çıkıp düşmekten sen bıkmadın mı?" Her ağaca çıktığımda düşecek kadar sakar değilim, bu kız her şeyi neden sürekli abartıyor?
"Erik fazla uzağımda olmasaydı hiç düşmezdim" omuz silktim, yere inmek için tam bir hamlede bulunmuştum ki ayağımı boşluğa attığımı fark edip dengemi kaybettim. Yeri boyladığım an defne kahkaha atmaya başladı.
Ne kadar kötü bir arkadaş bu kız. Ben acılar içinde yerde kıvranıyorum ama o kahkaha atıyor!
"Allah belanı versin Defne!" Çığlık atarak üstüne düştüğüm dizimi ovalamaya başladım. Dua etsin yerde taş yoktu yoksa bu ağacı mahvetmiştim.
Nihayet gülmeyi bırakıp ciddi bir tavır alabilmişti yanıma eğilip bilmiyormuşcasına soru yöneltti, " Hazal iyi misin? " defnenin bu dediğine sinirle gülüp yanıt verdim. " çok iyiyim alt tarafı bu dev görünümlü ağacın en tepesinden yeri boyladım ya.
Bir de sanırım ayağım kırıldı!" Dedim. "Kızım ayağın kırılsa böyle dalga mı geçersin lan?" Diye gevelemeye başladı. Fazla uzatmadan ayağa kalkmaya çalıştım evet gerçekten ayak bileğim felaket ağrıyordu her ne kadar dizimin üstüne düşmüş olsamda düşer düşmez ayağımın üstüne oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Görev (+18)
Teen Fiction'"Dön arkanı, ellerini çözeceğim." Dedi. Hızla arkamı dönüp ellerimi çözmesini bekledim, onun tek hamlesinde ipler birden yere düştü.' Hazal ve küçüklüğünü beraber geçirdiği defneye gizemli mesajlar gelmesinin ardından, Hazal silah sesleriyle uyanır...