"Yani..." İlk defa böyle davranıyordu, sanki yanlışlıkla ağzından kaçırmış gibi bir hali vardı.
"Yani?" diye uzatarak sordum. Bu aralar bana çok yakalanıyorsunuz Aras bey.
"Üstünde ki kanlardan kurtulmalısın." Hadi canım! Öyle mi?
"Sorumun cevabı bu değil Aras bey?" dedim.
"Sonra anlatacağım." diyerek gitmeye kalktı ki koşarak önüne geçtim.
"Peki yolda anlatırsınız Aras bey." Adama resmen 'benimle geliyorsunuz.' dedim ama pekte umurumda değil bu.
"Seni bir polisle yollayacağım." diyerek telefonunu eline aldı ki bir adım yaklaşıp "Ne gerek var! Ne de olsa siz varsınız değil mi? Hem polisleri de rahatsız etmeyelim şimdi." Hazal ne bu samimiyet kendine gel!
Sadece onu sıkıştırmıştım kaçışı yoktu, en azından buna izin yoktu.
Derin bir nefes verip eliyle gidelim* hareketi yaptı. Gülümseyerek önden yürüdüm.
Dakikalardır yoldaydık ama ne bir şey anlatıyordu ne de konuşuyordu.
"Ee? Sanki bana bir şey anlatacaktınız." yanımda ki adam yola odaklanmıştı.
"Sen kimsin? Hatta senin adın gerçek mi?" diyerek yaklaştım yüzünü inceleyip gözlerimi kıstım.
"Nesin sen dedektif falan mı?"
"Bilmem belki de öyleyimdir..." dedim.
"Zamanı gelince her şeyi öğreneceksin." diye kestirip attı.
"Nesin sen devlet sırrı falan mı?" az önce bana dediğini ona söylemiştim kaşları çatılsa da hoşuna gitmiş gibi bir hali vardı.
"Bilmem belki de öyleyimdir." verdiği cevap kaşlarımın daha da çatılmasına sebep oldu.
"Uzatmasana be adam!" ağzımda gevelediğim sözlerle cama döndüm. Sanırım bu devlet sırrı adam bana asla cevap vermeyecekti.
"Zamanı ne zaman gelecekse!"
"Bir şey mi dedin?"
"Ha? Yoo." fark etmeden dışımdan konuşmuştum bu hiç hayra alamet bir şey değildi, hem de hiç!
"Oha!" Arabanın camına kuş çarpınca istemsizce ağzımdan oha kelimesi çıkmıştı.
"Pardon." diyerek yola baktım. Kuş tam daldığım sırada neden arabaya çarptın ki, canı acımış mıdır acaba? Aptal ama tatlı kuş. Ya bir şey olduysa kuşa?
Araba birden durunca sarsıldım. "Ne oluyor ya?"
Bay kibirli arabadan inip arkaya doğru gitti. Arabadan inip yanına gidecektim ki yere düşmüş kuşu gördüm.
"Aptal kuş?" Arasın yanına koşup yere eğildim.
"Çok mu sert çarptı, yada çarptık?" diye sordum. Kuşu sarsmadan eline aldı ve kanatlarını kontrol etti.
"Kanadı kırılmış sanırım." dedi ve derin bir nefes verdi, ah sen vicdanlı biri miydin...
"Veterinerler güvercinlere bakıyor mu?" Sorduğum sorunun saçmalığıyla kafama vurdum. Kızım azıcık kafa da mı kalmadı sende güvercin insan mı!?
"Arabada ilk yardım çantası olmalı, arka koltukta olabilir. geti-"sözünü kesip,
"ririm." devam ettirerek hızla ayağa kalktım ve arabaya doğru koştum. Arka koltukta ki ilk yardım çantasını alarak Arasa uzattım. Sargı beziyle kuşun kanadı daha zedelenmesin diye sardı ve arabaya bindik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Görev (+18)
Teen Fiction'"Dön arkanı, ellerini çözeceğim." Dedi. Hızla arkamı dönüp ellerimi çözmesini bekledim, onun tek hamlesinde ipler birden yere düştü.' Hazal ve küçüklüğünü beraber geçirdiği defneye gizemli mesajlar gelmesinin ardından, Hazal silah sesleriyle uyanır...