Nefes

1.2K 38 0
                                    

Ogeday
-Allah kahr etsin! Kahveyi üzerime dökmüştüm. Uyandığımdan beri elim ayağıma dolanıyordu. Birazdan sete gidecektim. İçimde onu görme arzusu öyle büyüktü ki küçük cocuklar gibi heyecanlanıyordum. Bu nasıl bir hissti? Ben nasıl bu hale gelmiştim bilmiyordum. Çok garipti. Geceleri birinin gülüşünü hayal ederek uyumak, sabahları yine onu düşünerek uyanmak. Daha önceden de ilişkilerim olmuştu. Ama hiç böylesi bir şey hissetmemiştim. Arkadaşlarım artık benle dalga geçiyorlardı. "Umutsuz vaka" ya kadar çıkmıştı adım. Al işte arıyordu yine.
-Efendim Ata
-Naber kardeşim? Nasılsın?
-Koca bir kupa kahveyi üstüme döktüm, nasıl olabilirim? Kahkahaları kulaklarımı doldurdu.
-Hadi setten önce kafeye gel, sana güzel bi kahve yapayım, heyecanını alır. Yine gülmeye başlamıştı
-Ata?! Sinir etme lan beni
-Harbi diyorum oğlum, gel işte ilk set günün ya herkese benden kahve. Hayırlı olsun şeysi
-Tamam, çıkıyorum şimdi

Nisa
-Nis, uyan hadi geç kalıcaksın
-Ha?
-Kızım setin var bugün, hadi kalk
-5 dakika daha
-Çocukmusun sen? Kalk hadi! diyerek üzerimden yorganı çekti Makbule
-Tamam ya kalktım
Kalkar kalkmaz banyoya sonra da mutfağa geçtim. Makbuşun bu bitip tükenmek bilmeyen enerjisine hayrandım.
-Sana güzel bi bowl hazırladım, sporu da boşladın bu ara, artık bi düzen oturtman lazım dedi hemen
-Teşekkürler, evet haklısın, set bi düzene girsin, spor işini halletcem ben annecim. Lafımı bitirir bitirmez elindeki mandalinyı kafama geçirmişti.
-Ahh, acıdı be
İkimizde kahkahalarla gülmeye başlamıştık

Ogeday
Kafeye gitmek, kahvelerin hazırlanmasını beklemek, Ata'nın dalga geçmesine sinirlenmek derken neredeyse geç kalacaktım. Arabadan indim arkadakı poşetleri aldım ve sete doğru yürüdüm. Herkesle selamlaştım, sohbet ettim, kahveleri ikram ettim. Gözlerim her yerde onu arıyordu ama yoktu. Neredeydi ki? diye düşünürken ekipten biri bana seslendi.
-Ogeday bey merhaba, ben Ayça. elini bana doğru uzatdı, selamlaştık. "Memnun oldum" dedim
-Sizi makyaj odasına alalım isterseniz?
-Tamam olur dedim ve karavana doğru yüremeye başladık. İçeri girer girmez onu gördüm, günüm aydınlandı. Beni görünce gülümsedi, gözleri japon oldu yine. Sonra sesini duydum
-Ogeday! Günaydın!
Bu dünyanın en güzel sabahı olabilirdi benim için. Hiç böyle güzel aymamıştı günüm. Gülümsedim..
-Günaydın,Nisa hanım. Yaklaştım ve yanındakı koltuğa oturdum. Makyajı yapılmıştı, şu an saçı yapılıyordu.
-Peri gibi olmuşsun gerçekten dedim..
-Benzemiş dimi? Çok komik görünüyom
Gülmeye başladım
-Kahve aldım herkese, al bu da senin diye uzatdım kahveyi
-Çok teşekkür ederim
-Bunu da Ata ikramlık koydu yanına. Ben pek sevmem ama
-Oha muffinmi o? diye sordu. Gözleri büyümüş, elini yumruk yaparak ağzına götürmüştü. Nasıl bu kadar sempatik olabiliyordu?
-Evet, muffin
-Bayılırım muffine
-Hangisini istersin? diye sorucam ama  vazgeçtim, al-diyerek çikolatalı muffini uzatdım
-Nerden bildin? Çikolaataa en sevdiğim
-E 2020 de az survivor izlemedim kızım dedim
Gülmeye başladı.
-Ayy evet anladım, dedi ve muffini yemeye başladı. O kadar doğaldı ki. Şöyle yaparsam o ne düşünür, şunu söylersem bu ne düşünür diye hesaplamalar yapmıyordu. Kendisi gibi davranıyordu, hiç kimse umurunda değildi ve bu hali o kadar güzeldi ki..
-Ogeday? dedi bir anda. İsmimi şimdiye kadar kimse böyle güzel söylememiş gibiydi..
-Efendim
-Çok heyecanlıyım, yapabilcekmiyim ben bu işi?
-Yapıcaksın tabi, elbette yapıcaksın
-Hiç birşey bilmiyom, elime koluma bulaştırmasam bari
Öyle içten gülmüştüm ki..Bir şeyleri yalnış söylediğini anladı.
-Ne dedim yine ya?
-Yok bir şey, böyle daha güzel geldi kulağıma valla bende artık öyle söyliycem.
Bu sefer de o gülmüştü
-Ay biri beni düzeltmedi ilk defaaa, şu an listede 1 numaradasın. Bu varya 10 artı falan  birden yazdı haneye
-Yok yok, ben düzeltmem rahat ol sen, en son bana söylersin hanemde kaç artı var diye.
Onun saçı, benim makyajım yapılırken çok güzel sohbet ettik. Genellikle Survivordan. Biraz da oyunculuktan konuştuk. Sohbetimizi Ayçanın sesi bölmüştü
-Evet, hazırsanız sizi sete alalım Ogeday bey
-Nisa? O gelmiyormu? diye sordum. Nisa da bir anda kafasını kaldırıp bize bakmaya başladı
-O daha sonra gelecek.
-Tamam, dedim sonra Nisaya döndüm
-Hadi gittim ben görüşürüz
-Bol şans, Oge ! Sen de bana şans dile
Kısacık bir söz insanı bu kadar mutlu edebilirmiydi? Bana sadece en yakın arkadaşlarım "Oge" derdi. Ve Nisanın ilk günden kendi isteğiyle bana Oge demesi o kadar mutlu etmişti ki beni..
-Bu gün tüm şans dileklerim senin için, herşey çok güzel olucak, hiç korkma dedim ve karavandan çıktım.

Nisa
10 gün geçmişti..Özüme döndüğüm, nefes alabildiğim bir 10 gün yaşamıştım. Sete gidiyordum, bir taraftan da radyoda çalan şarkıya eşlik ediyordum. Telefonum çalmaya başladı. Arayan kişiyi gördüğümde hemen meşgule attım. O günden sonra Barış sürekli beni arayıp, mesajlar bırakıyordu. Hiç birine geri dönmemiştim. Ama ne kadar da böyle devam edebileceğimi bilmiyordum. Arabayı park edip indim. Karavana girdiğimde Ogedayla Tara ezber çalışıyorlardı. Beni görünce gülümsediler.
-Günaydın Nisa dedi Tara
-Günaydın, bölmüyom demi?
-Hayır, gel dedi hemen Ogeday
-Bu sefer kahveleri ben aldım dedim Ogedaya göz kırparak
-Harika! En ihtiyacım olan şey
Kahvelerimizi içerken sohbet ediyorduk. Tara makyaja gidince ikimiz kalmıştık.
-Ayağına ne oldu? diye sordu Ogeday
Bir anda panik oldum, ne yapacağımı bilemedim. Eşofman giymiştim bir ayağımı olduğu gibi bırakmış, diğer ayağımdaysa  hafif yukarı doğru çekmiştim. Aslında yaram iyileşiyordu ama Ogeday farketmişti
-Hiiç, ee hiç birşey önemli değil dedim geçiştirerek
-Kolun da morarmış diye devam etti
-Şey ben.. ee düştüm hı hı düştüm
-Senin ellerine noldu? diye sordum hemen. Ellerini daha önceden görmüşdüm ama, belki söylemez diye sormamıştım. Şu an mevzu benden dönsün diye bir anda soruvermiştim
-Kürek..dedi, zor bi spor. Fenerbahçede oynarken çok fazla çalışırdım. O zamanlardan kalıcı bir hatıra işte dedi. Histerik bir şekilde güldü
-Neden öyle güldün?
-O zamanlar daha kötüydü ellerim, şimdiki gibi değillerdi. Kız arkadlarım pek tutmazdı elimden. Ya da ben onlara dokunduğum zaman ellerim çizerdi, hemen geri çekilirlerdi.
-Halt etmişler dedim pat diye. Ogeday başını kaldırıp masmavi gözleriyle bana bakmaya başladı
-Pardon dedim mahçup bir şekilde. Yani emek vermişsin sonuçta, gurur duyarak tutmaları gerekirdi elinden dedim. Ogeday hala bana bakmaya devam ediyordu. Neden öyle bakıyordu ki? Telefonun sesi bizim sessiliğimizi bozdu o anda. Barış arıyordu. Yine meşgule attım.
Bu sefer Ogedayın telefonu çalmıştı. Adnan diye biri arıyordu
-Efendim Kardeşim? Harbi mi? Tamam bakıyorum hemen. Nisa, İlk bölüm fragmanımız yayınlanmış
-Nee? diye çığlık attım, hemen bakalım!
Fragmanı birlikte izledik çok güzel olmuştu.
-Umarım bölüm de böyle güzel olur dedim. Yine telefonum çalmıştı, yine meşgule attım.
Bu sefer telefonuma durmadan bildirimler geliyordu. Twitter, İnstagram..İlk aklıma gelen şeyi dilime getirdim.
-Kesin bir şey oldu. Olmasın yaa dedim hemen.
-Tamam telaşlanma bak hadi.
Telefonu elime alır almaz Makbule aradı
-Makbuş
-Nisa? Tweeti gördünmü?
-Hayır, hiç bir şey görmedim, noluyo ya?
-Nis sakin olmaya çalış tamam mı?
-Makbule, noldu?
-Barış..
İsmi duyar duymaz donakaldım. Sanki çok kötü birşey olucakmış gibi hissediyordum.
-Ne yaptı yine?
-Bence kendin bak
-Tamam kapat
-Nisa iyimisin? Yüzün kireç gibi oldu
-İyiyim dedim ve Twitteri açtım. Barış tweet atmıştı. İlk bölüm fragmanımızı paylaşmış ve "Hem sevgilim, hem peri" notunu düşmüştü.
Bu sefer histerik gülen bendim. Ogeday baya telaşlanmaya başlamıştı.
-Nisa? Bir şey mi oldu?
-Nasıl ya? Nasıl? diye söyleniyordum bir yandan. Telefonu alıp yerimden fırladım.
-Telefon açmam gerek.

Mavi UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin