9.BÖLÜM

354 16 4
                                    

Sınırlar...

Herkes gelmeye başladığında zıplaya zıplaya Su'yun yanına doğru yol aldım. Canım hala çok acıyordu.Kolumu omzuna attım ve onu kenara çektim.

Yaptığım ne kadar doğru hiçbir fikrim yoktu. Rüzgar' ı affetmemelimiydim bilmiyorum. Yaptığım şey doğrumu hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim onunda dediği gibi mutluydum.Pişman değildim içimdeki his farklıydı. Onunlayken kendimi aptal gibi hissetmemi sağlıyordu bu beni sinirlendirirken hoşuma gidiyordu. Ona aşık değildim ama onu görünce karnımdaki kelebekler uçuyordu. En azından şuan arkadaştık. Yani gibi. Sınırları aşmicağını söylemişti. Mesafaseni koruyacaktı. Şundan eminim ki Rüzgar kendini tam anlamıyla bana affettirecekti. Bunu çok istiyordum açıkçası. Eskisi gibi olmayı her şeyden çok istiyordum.

Su anlamsız gözlerle beni incelerken onu daha fazla bekletmemek için konuşmaya başladım. "Barıştık" diye fısıldadığımda anlamsız gozleri bir anda pörtleyip küçük bir çığlık attı. Elimle ağzını kapadığımda "Mehmet Emir bilmesin daha erken. Bundan hoşlanıcağını zanletmiyorum." Diye ekledim. Kafasıyla beni onayladı ve kamp alanına geri döndüğümüzde Mehmet Emir'in korkutucu bakışlarını üzerimde hissettim. Gözlerim istemsizce Rüzgar'ı arasada onu görememiştim.

Mehmet Emir'in yanına çöktüğümde hiçbir şey demedi. Beş on dakika kadar sustuktan sonra pes edip ağzımı araladım. "Ne oldu?" diye sorduğumda cevap bile vermedi kolumun dirseğiyle onu dürttüğümde "ŞŞŞŞ" diye şaçma bir ses çıkardım. Homurdanmaya başladığında konuşacağını anlayıp daha fazla üstelemedim. "Biz yürüyüşteyken eğlendinizmi bari?" imalı bir şekilde sorduğu soruya sadece yalan söyleyerek cevap verebilirdim. " Bişey olmadı Emir hem ne olabilir? Ne ima ediyosun sen ahmak.? Siz gidince o çadıra gitti ve bende taşta oturup popomun acısını çektim." Gerçeken yalan konusu hakkında çok iyiydim. Ayak üstünde kırk takla atabilirdim. Yalan söylediğinde burnun uzaması gibi bişey olsaydı benimki tüm düyayı kaplardı herhalde. "Eminmisin?" diye sorduğunda "Hayır Derin'im." Gibi iğrenç bir espiri yaptım. Kafama vurduğunda güiümseyip havaya baktım. Oldukça kararmıştı. "Off ben şimdi yine mi Rüzgar'la kalıcam yaa?" suratımı buruşturduğumda yine bir yalan daha söylemiştim. Onunla kalmak istiyordum. "Hayır tabiî ki bir gün daha onla kalamazsın. Ben kalırım onla sen benim çadırımda kal." Al işte bu nerden çıktı oldumu hiç. Hayır yani sanki Rüzgar senle kalıcakta bıdı bıdı ediyon. "Hıhı" diye mırıldandığımda çatık kaşlarıyla bana baktı.

*

Mehmet Emir Rüzgar'ın yanına gittiğinde hemen hızlı arkasından gittim. "Bak abisi bir kere söylüyorum bu kız benim çadırımda kalacak bende senle ve bidaha bu kıza yaklaşmicaksın" gözlerimle ona susması gerektiğini bildirmek için hareketler yapsamda hiç bakmadı bile. " Kes lan sesini denyo. O beni affetmiş..." "Sus" diye fısıldasamda devam etmişti. " Barışmışız sana noluyo aq malı. "
Mehmet Emir hızla bana döndüğünde çatık kaşlarına karşılık çaresizce baktım. "Neyi ima ettiğimi anladın mı? " diye bağırdığında çok utanmıştım. Rüzgar ifadesiz bir şekilde bana baktığında hiç bir şey söylemeden Mehmet Emir'in yanına koştum. Yere çökmüş elindeki küçük dal parçasıyla yere bir şey yazdığını gördüm. Arkasından sessizce yaklaştığımda yerde yazan şeyin Simge olduğunu görünce " Bence oda seni seviyor." Diyerek yanına oturdum. Hemen ayağıyla ismi karıştırıp " sen nerden biliyorsun?" Diye sordu. "Size geldiğimde yanıma geldi ve konuştuk. Adını duyunca bir garip oldu heycanlandı gibi. Bence sevdiğini söylemelisin." Diye açıkladım. Kız gerçekten çok tatlıydı ama bizim şuanki sorunumuz Simge değildi. " Sana fikrini soran olmadı." Diye çıkıştı. Gerizekalı biz senin iyiliği isteyelim sen bana gelmiş laga luga yap. Laga luga ne demek gerçekten bilmiyorum ama sevdim. "Niye böyle bir tepki verdiğini anlamıyorum. Sen benim neyimsin? Annem mi? Babam mı? Sevgilim mi? Hiç bişeyimsin ben kaç yaşındayım kimlerle küsüp kimle barışacağımı sana mı sorcam. Ne bu atarın senin?" Fazla ileri gitmiştim sanki. Sinirlenince ağzımdan çıkan kelimeler gerçekten istemsiz oluyordu. " Sen böyle diyene kadar en azından ben seni kardeşim olarak görüyordum. Rüzgar senin canını acıttı. Benim değil. Seni iddia için yatağa atıcaktı. Ben sırf senin için ona yumruk attım ve sen barışıyosun. Ama dur bir dakika ben senin neyinim ki? Ben kimim ? Umrumda değilsin artık ne bok yersen ye Derin. "
Söyledikleri kulağımda yankılanıp durdu. Bazı gerçekleri görmemi sağladı. Ama ciddi derecede fazla ileri gitmişti. " Doğru söylüyosun. Zaten istediğim boku yerim. Sen kimsin ki ? "
İstemeyerekte söylemiştim. "Ne duruyorsun defol git burdan." Gerçeken ağır konuşuyordu. Gözlerimdeki dolan yaşlar bana akmak için yalvarsada izin vermiyordum.

UFAKLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin