BA-25-

5K 191 4
                                    

"Bence artık uyansın?"
"Sen öyle diyorsan uyansın aşkım"
"Off Bora"
"Söyle aşkım"
"Yaa Bora yerim seni"
"Ye aşkım ye kurban olurum sana"
"Deme öyle şapşal"
"Eğer öpüşürseniz kusarım"dediğimde Duygu kahkaha atıp Boranın dudaklarına yapıştı.
"Duygu siktir git midemi bulandırdın"diyerek Duygu ile Boraya arkamı dönüp tek açtığım gözümü kapadım.
"Hadi hadi kalk mezuniyet töreni ve balosu var"dediğinde tekrardan bir gözümü açtım.
"Saat kaç"
"10'u çeyrek geçiyor"dediğinde sıkıntıyla nefesimi verdim sonrada aniden yataktan kalkıp önümdeki saçlara aldırmadan gülümsedim.
"Aha yine dabbedeki kıza döndü"diyen Duyguyla gülümsememi bozmadan önümdeki saçları üfledim ve çok kısık sesle konuştum.
"Bugün liseden mezun oluyoruz yaniii LİSE BİTTİ!!"diyerek son iki kelimede sesimi yükseltip bağırdım.
Birden kendimi yatağın üzerinde Duyguyla birlikte zıpladığımı görünce uzun upuzun zamandır bu kadar mutlu olduğumu hatırlamadım.
"Duygu lise bittiii"
"Evet lan üniversiteye gidiyoruz"dediğinde dengemizi kaybedip yatağa sertçe düştük bunun üzerine Bora kahkalarla gülüp telefondan fotoğrafımızı çekmek için cebinden çıkardı.
Duyguyla yüzlerimi buruşturup poz verdiğimizde Bora daha da çok güldü.
"Çok tatlı çıktın hayatım"diyen Borayla yanımdaki ayıcığımı Boranın kafasına attım.
Evet hala ayıcıkla uyuyorum ne var bunda??
Boranın başına isabet eden ayıyla Duyguyla kahkahalara boğulduk.
"Ben nasıl çıktım Bora bey?"
"Eh işte, güzelim kadar iyi olmasada iyi"dediğinde dil çıkardım.
O sırada zil çaldığında gelen kişiyi tahminince yataktan zar zor kalkıp koridordan kapıya koştum.
"Emir geldi"diyerek kapıyı açtığımda Emir gülerek bana bakıyordu.
"Emirrr"diyerek çığlık attıktan sonra üzerine atlayıp kahkahayı bastım.Emirde beni son anda tutup çığlık attığım için yüzünü buruşturmuştu.
"Kulağımı siktin Melis"
"Lise bitti oğlum boru mu?"diyerek kucağında boynuna güçlüce sarıldım sonra kucağından inip elini tutup mutfağa gittim.
"Emir yaa lise bitti inanmıyorum LİSE BİTTİ!!"dediğimde Duygu ile Borada mutfağa girdi.
"Nasıl uyandırdınız lan bunu beyni bir milyon olmuş"diyen Emirle sahteden yüzümü buruşturdum ardından saçlarını düzeltmeye çalışan Duyguya gülümseyip saçlarını tekrardan dağıttım.
"Melis kırıcağım lan o kolunu rahat dur"
"Lan bugün mezun oluyoruz lise bitti diyorum yaaa BİTTİ"
"Tamam lan anladık lise bitti"diyen Borayla sıkıntıyla nefesimi verdim.
"Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş gereksiz çift"
"Hiçte bile"diyerek tekrardan Borayı öpen Duyguyla daha fazla midemin dayanamayacağınını anlayıp poşetlikten poşet çıkardım sonra ağzıma tutup nefes alıp verdim bu süreçtede poşet şişip iniyordu.
"Dayanabilirim"dediğimde Borayla Duygu yüzünü buruşturdular Emir ise gülümsemeye başladı.
"Dur kızım yeter sakin ol"
"Nasıl sakin olayım Emir lise bitti.Ben Melis Atalay liseyi bitirdi"dedim poşeti ağzımdan çekip.
Bunun üzerine Emir yanıma gelip kolumu okşadı.
"Anlıyorum ama bu kadar sevinmen....fazla değil mi?"
"Hayır efendim değil"
"Melis"
"Efendim Emir"diyerek poşete nefesimi verip şişirdim.
"Sana bir şey söyleyeceğim ama daha deminki manyaklıklarını tekrardan yapmayacaksın"
"Tamam ne?"
"Söz mü?"
"Söz ne?"diyerek şişmiş poşetimi döndürüp tam patlatmalık duruma getirdim.
"Okul da başarı oranı olarak en yüksek sen seçilmişsin ve yaklaşık 1 saat sonra diplomalar verildikten sonra okulun kürsüsünde konuşma yapacaksın"
Ne?
Ben mi yüksek puan
Kürsü
Konuşma
Okul
Diploma
Elimde şişmiş poşeti bütün gücümle patlatıp ne ara gittiğim salonda bağırmaya başladım.
"Yaşasın ulaaannn"diyerek yeri göğü inlettikten sonra ilk olarak Emire ardından Bora ile Duyguya sarıldım.
"Hadi böyle sevinmeye devam edersen ne diplomanı alacaksın nede konuşma yapacaksın"diyen Emirle bir an panikleyip aceleyle ekmek çıkarıp üstüne nutella sürdüm.
Bıcağıda yalamayı unutmadım tabi kii
Onun üzerindeki nutellaya kurban
"Hadi ben üzerimi değiştirip geliyorum"dedikten sonra mutfaktan çıkmak için yürüdüm.
"E bize?"diyen Borayla yerimde stoplayıp bana masum bakışlar atan Emir, Bora ve Duyguya baktım.
"Ne size?"
"Bize kahvaltı"diyen Emirle nutellalı ekmeğimden büyük bir dilim alıp:
"Bok size kahvaltı.İyice aş evi sandınız burayı"dedim ardından mutfaktan çıktım.
"Boğazında kalsın inşallah"diyerek peşimden bağıran Duyguyla odama girmeden:
"Töbe de lan"dedim sonra odama girip son kez giyeceğim iğrenç formalarımı giyindim.
Mal okul müdürü
Diploma verilirken formalı olmalıymışız mış mış gerizekalı
Neyse bari son gün adama hakaret etmeyeyim.
Formamı giyindikten sonra köşedeki cübbem ile kep'imi alıp odadan çıktım.
Duygu, Bora ve Emir ayakkabılarını giyip bir yandan da kendilerine hazırladıkları nutellalı ekmeklerini yiyorlardı.
"Ben hazırım"diyerek yanlarına gittiğimde hepsi bana ölümcül bakışlar atıyordu.
"Bakmayın hiç öyle iyice aş evine döndürdünüz"dediğimde hepsi aynı anda oflayıp kapıdan çıktı.Etrafıma bakıp evin anahtarını ararken dün masada unuttuğum aklıma gelip salona geçtim.
"Yine nereye?"diyen Emirle:
"Anahtarımı masada unutmuşum geliyorum"diyerek bağırdım.
Anahtarı aldıktan sonra kapıya ilerleyecektim ki kolumun bir şeye çarpmasıyla halıya düşen çerçeveye baktım.
Yerden çerçeveye aldıktan sonra fotoğraftakilere bakıp burukça gülümsedim.
"Kızınız bugün mezun oluyor...keşke burada olsaydınız...keşke anne bana zorla o maske tariflerini hazırlayıp suratıma sürseydin....keşke baba bana sarılıp 'benim güzel kızım'deseydin"dediğimde çerçeye düşen gözyaşıyla çerçeveyi gelişi güzel silip özenle çerçeveyi eski yerine koydum sonra yanağımı silip son kez annem ile babama gülümseyip kapıda beni bekleyen Emir, Bora ve Duygunun yanına gittim ardından ayakkabılarımı giyindim.
"Ne uzun sürdü bir anahtarı almak"dedi Bora.
"Sanane be man kafa"diyerek kapıyı kapatıp kilitledim.
"O zaman gidelim"diyen Duyguyla gülümseyerek merdivenlerden yukarı baktım.
Gelmeyeceğinden emindim fakat yinede
"Geleceğini sanmıyorum"diyen Emirle burukça gülümseyip başımla onayladım.
"Hadi bakalım"diyerek sesimi yükselttikten sonra merdivenlerden inmeye başladım.Dış kapıyıda açtıktan sonra Emir, Bora ve Duygunun çıkmasını bekledim ardından kapıyı kapatıp son kez geçeceğim okul yolundan yürüdüm.
"Yalnız ben heyecanlanmaya başladım"diyen Duyguyla gülümseyip kendimi test ettim.
Evet Melis Atalay heyecanlı mısınız değil misiniz?
Şaka mısın sen iç ses deli gibi heyecanlıyım.
Sakit olun
Sakit ne lan o bir kere sakin
"Melis, sen heyecanlı mısın?"diyen Emirle derin bir nefes aldım.
"İnanılmaz derecede"dediğimde kolunu omuzuma atıp beni kendine çekti.
"Sakin ol prenses heyecan yapma"
"Demesi kolay"
"Bende bu anı yaşadım Melis"
"Of..tamam ya"diyerek güldüm.Emirde burnumu sıkıp kahkaha attı.
Okulun önüne geldiğimizde kalbimin çıkacak derecede attığını hissederek derin derin nefesler aldım.
"Kızım ben çok heyecanlandım yalnız"
"Bende lan kalp krizi geçiriceğim"
"Durun Merkür Satürünle zıtlaştı kesin bir bokluk çıkacak"
"Şom ağızlı sus"diyerek elimi kalbimin üzerine koydum.
Allahım ne olur sen bana yardım et.Alnımızın akıyla şu töreni bitirelim
"Hadi artık cübbelerinizle keplerinizi takında okula girelim"diyen Emirle aceleyle cübbemi giyindim.
"Dur dur sakin"
"Demesi kolay Emir bey"diyerek kepimide kafama geçirdim.
"Lan Duygu versene şu tel tokayı"diyerek cübbesini giyen Duygudan tel tokayı alıp kepimi koca kafama sabitledim.
"Gel buraya"diyerek kollarını açan Emirle gülerek ona sarıldım.
"Çok güzelsin prenses şimdi sakin ol ve bu hayatta en çok sevdiğin kişiyi düşün ki bu Yiğit olacak"dediğinde sırtına vurup dahada sarıldım.
"Teşekkür ederim Emir her şey için"
"Asıl ben teşekkür ederim"dediğinde ondan uzaklaştım.
"Ya Bora iyice saçmaladın ama ya!!"diyerek çığıran Duyguyla gözletimi onlara çevirdim.
"Ya aşkım bak bu cübbe ve kep sana çok yakıştı ya okuldaki şerefsizler sana bakarsa"
"YUH!!"
Emir, Duygu ve benim aynı anda bağırmamızla Bora hafiften irkilip Duyguyu bir süre süzdü sonra onu kendine çekip yanağından uzunca öptü.
"Hadi girelim artık"dediğimde Duygu cinsiyetini belli edip çığlık attı.
"Hadi gidelim"
Birlikte okula girdiğimizde sahne çoktan hazırdı ve sanki bir tek biz eksikti.
"Okulumuzun mezuniyet törenine hoşgeldiniz"diyen müdürle Duygu ile birlikte diğer mezun olacak kişilerin yanına gittim.
"2014-2015 eğitim-öğretim yılını iyi-kötü bitirdik ve evlatlarımızın mezuniyet törenini kutluyoruz"
"Onlar buraya ilk geldiklerinde ufacık fidanlardı şimdi kocaman çınarlar oldular"diyen müdürle Duygu beni dürttü.
"Lan adama bak alttan alta bize odun dedi ayrıca ben buraya son sene geldim nasıl ilk geldiğinde fidandım?"
"Ne olacak inadına yapıyor ayrıca genellemeye yapıyor mal adam nereden bilsin senin sonradan geldiğini"dediğinde dil çıkarı müdüre tekrardan döndü.
"Şimdi rahatlayın ve bu güzel son yolculuğumuzu keyifle izleyin"dedikten sonra herkes alkışladı.
"12/A'dan Engin Yücesoy..."
"Ooo bu daha çok uzar"diyen Duyguyla sıkıntıyla nefesimi verdim.
"Aynen lan birde ben en son çıkacağım"
"Neden lan?"
"Konuşma yapacağım ya"
"Al işte birde diyorlar ki başarılı olmak güzel neresi güzel lan her boka son sen giriyon"dediğinde gözlerimi devirdim.
Yaklaşık yarım saatir müdür öğrencilerim adlarını okuyordu sonunda bizim sınıfa geçtiğinde Duyguyla birbirimize yaslanmayı kestik.
"12/G Duygu Savaş"
"Sonunda"diyerek merdivenlerden sahneye çıkıp diplomasını alan Duyguya gülümsedim.
"İşte benim aşkım beee"diyerek sesi yankılanan Borayla kahkaha attım.
Bizim sınıftaki salakların hepsi gittiğinde kendimi boşlukta hissettim.
Sadece ben vardım.
"Ve okulumuzun birincisi gururumuz 12/G'den Melis Atalay"
Yolun sonu muydu bu?
Nasıl gelmiştim ben bu okula?
Sadece mesleğimi elime almak için.
Peki şuan
Okulun birincisiydim
Kalbim deli gibi hızla atarken herkesin alkışlarıyla merdivenlerden çıkıp diplomayı bana uzatan müdürün yanına gittim.
"Tebrikler kızım"
"Teşekkürler hocam"dedikten sonra diplomamı alıp kürsünün karşınına geçtim.
Ne diyecektim lan ben?
Nereden bileceksin mal sabah haberin oldu.
Ne yapacağım iç ses
İçinden geçenleri söyle
Yani sen söyleyeceksin
Evet yani ben senin iç sesinim
Peki sana güveniyorum canım
Hadi rock göreyim seni
"Şey...aslında konuşma yapacağımı sabah öğrendim yani her öğrencinin yapacağı bir konuşma yapmayacağım neden buradayım? Okul birincisiymişim yeni haberim oluyor açıkcası neyse başlayalım"dediğimde Emir ve Bora hariç herkes bana şaşkınca bakıyordu.
"Babam ve annem...her zaman bana 'asıl başarı eğitim değil hayattır'derdi daha doğrusu babam derdi annem anca Zahideyi izlerdi ve bana maske yapardı zorla....O yüzden ikiside derslerimi pek önemsemezlerdi.Benimde işime yarardı açıkcası..ders çalışmayı seven kaç kişi vardır ya bir kere çok sıkıcı saçma sapan bir şey.Şu 4 sene boyunca hocaların hiç birinin adını ezberlemedim çünkü hepsinden nefret ederdim hocalar hepinizden ayrı ayrı özür dilerim fakat bunlar doğru..."dedim son cümlemi hocalara bakarak sonra topluluğa geri döndüm.
"Derslerden kaçardım ödevlerimi yapmazdım sınavda boş kağıt verdiğim bile oldu hocaların hiç biri beni sevmiyordu sırf bir an önce benden kurtulmak amacıyla hepsi beni derslerden geçirdi yoksa ben hala 9.sınıfta sümüklülerin arasında okurdum...Bunları neden anlatıyorum onu bile bilmiyorum ya neyse benim sıkıcı gereksiz 4 yılımı dinleyin...Gelelim hocalardan hariç okulda çalışan teyzelerime amcalarıma onlarda benim bir an önce mezun etmek istiyordu.Hayriye teyze ellerinden öperim senin sayende bedavaya çaylarını içtim gerçi borç olarak yazdın ama aramızda borcun lafı olmaz dimi dimi kız?"dedim son cümlemde Hayriye teyzeye bakarak.Ağlayarak:
"Manyak kız"dedi.
"Nerem manyak benim ya...Hayri amca sanada çok teşekkür ederim sayende az kaçmadım okuldan bir tek şu son dönem izin kağıdını öğrenmenden sana kırgınım o kadar"dediğinde Hayri amca gülerek başını önüne eğdi.
"Hadi hadi yine kurtuldunuz Melisten..aslında bütün okul kurtuldu Melis Atalaydan kız başıma herkese dikleniyordum..ama ne yapayım onlarda adam gibi dursaydılar"
"Neyse bu geçmiş 4 yıl fazla uzadı gelelim şu son 6 ay'a...bir gün yine ben Tarih dersinde sıkılıp tuvalet'e gitme bahanesiyle bahçeye çıktım.Ne güzel kendi halimde bankta otururken bir basketbol topu başıma isabet etti hala acısını hissedebiliyorum"diyerek güldüm gözlerim birden onu bulduğunda Emirin yanında benim gözlerimim içine bakıp gülümsediğinde içimdeki heyecan gidip yerine tatlı bir mutluluk geldi.
"Hayatımda en nefret ettiğim spor basketboldur ama şu an diyorum ki iyi ki o top benim kafama denk geldi sanki o top sihirli değnek gibi sıkıcı hayatımı renklendirdi...tabii bunun kötü yönleride var fakat onlara girmeyeceğim...benim nefret ettiğim sporda sevdiğim üç kişi vardı...Benim basketbol aşkımdılar onlar...O zamandan sonra bir piramit kuruldu benim üzerime benden habersiz..Mesela Selim, ona çok güvendim fakat şuan güveniyor muyum? Açıkcası bilmiyorum ama onun sayesinde bir hedefim oldu o benim ilk piramitim onun sayesinde belki yani umarım İTÜ'yü kazanma isteğim kabardı teşekkür ederim Selim....sonra Emir o piramitimin ikinci katı onun sayesinde sınavlarda panik olmadım onun desteği onun bana gösterdiği inancı başka kimsede bulamazdım teşekkür ederim Emir...ve piramidin son katı ve piramidi sağlam tutan Yiğit belki o olmasaydı şuan burada olamazdım benle birlikte sabahlayıp daha 2+2'yi 4 diyemeyen kıza ders çalıştırdı onun sayesinde ben 1.oldum onun sayesinde buradayım teşekkür ederim Yiğit"dediğimde gözümden bir damla yaş aktı.
"Neyse fazlasıyla uzun bir konuşma oldu...Bana dayandığınız için teşekkür ederim son olarakta arkadaşlarıma tebrik ediyorum"diyerek kürsüden indiğimde koca bir alkış tufanı oldu.
"Konuşman için teşekkürler kızım ve evet okulca senden bayağa çektik"diyen müdürle gülümseyerek Duygunun yanına gittim.
"Ne güzel konuştun lan"
"Tabii oğlom kaç yılın Melis Atalayyım ben"dediğimde Duygu kahkaha attı bunun üzerine bende kahkaha attım.
"Ve beklenen an geldi yavrularımızın gökyüzüne uçmasının anı geldi"diyen müdürle tel tokalarımı atıp kepimim ucunu tuttum.
Aramızdan bir çocuğun üçe kadar saymasıyla hepimiz aynı anda keplerimizi mavi gökyüzüne fırlattık.
İçimdeki huzurla Emire baktım.Gülümseyerek bana bakıyordu gözlerim yanına kaydığında gördüğüm boşlukla derin bir nefes alıp bana sarılan Duyguya sarıldım.
Yine gitmişti..
Fakat bu sefer üzgünmüydüm
Belkide
Ama olsun beni yalnız bırakmamıştı gelmişti..
"Tebrikler canım"diyen Duyguyla daha çok gülümsedim.
"Sanada tebrikler tek kız arkadaşım"dediğimde oda gülümsedi.
Herkes yavaş yavaş merdivenlerden inerken bizde Duyguyla inip Emir ile Boranın yanına gittik.
Emire gülümseyerek bana baktıktan sonra beni kendisine çekip güçlüce sarıldı.
"Tebrikler prenses"
"Teşekkür ederim Emir"
"Bu kadar teşekkür fazla değil mi Melis hanım"dediğinde sırtına vurdum sonra Emirden ayrılıp Borayla sarıldım.
"Hadi Melis şimdi kuaföre akşamda balo var unutma!!"diyen Duyguyla Boradan ayrılıp yüzümü buruşturdum.
"Hayırrr"
"Evettt"diyerek Boranın elini tuttu sonra önden yürümeye başladı.
"Tekrardan tebrikler"diyen Emirle gülümseyip Duyguların peşine takıldım Emirde yanımda yürüyordu.
"Yiğit gelmedi diye bu kadar üzülme tamam mı?"diyen Emirle koludan tutup durdurdum sonra kaşlarımı çattım.
"Yiğit geldi ya Emir daha demim senin yanındaydı"
"Melis iyi misin? Yiğit hiç gelmedi"dediğinde kaşlarımı daha çok çattım.
Ne demekti bu?
Ben ben hayal mi gördüm?
Ama bu bu olamaz
Yiğit gelmişti
"Melis..iyi misin?"diyen Emirle başımla onaylayıp gülümsedim.
"Hadi gidelim işkence merkezine"dedikten sonra kapıda bizi bekleyen Duygu ile Boranın yanına gittik.
"Çok şükür"diyen Duyguyla dil çıkardım.
"O zaman Emir sen bizi kuaföre götürüyorsun Bora aşkım sende kıyafetletimizi alıp kuaföre geliyorsun"diyen Duyguyla Emir ile Bora başlarıyla onayladı daha sonra Emirin arabasına binip kuaföre doğru yol aldık.
"E hadi biz kuaförde üzerimizi değiştiricez peki Bora ile sen ne ara değiştireceksiniz?"diyerek araba kullanan Emire baktım.
"Sizin saçınız olurken bizde eve gidip üzerimizi değiştireceğiz sonra tekrardan yanınıza gelip oradan balonun olduğu yere gidiceğiz"dediğinde başımla onaylayıp üzerimde hala duran cübbeyi çıkarıp arka koltuğa attım.
"Melis radyoyu açsana"diyerek arka koltukta selfie çekinen Duyguya bakıp nefesimi üfledim sonra radyoyu açtım.
Radyoda çalan müzikle Duygu selfie çekinmeyi bırakıp hayran hayran radyoya baktı.
Ah lanet olsun
"Teomann"diyerek derin derin nefesler aldığında Emirle Duygunun haline güldük.
"Şarkının adı ne Duygu?"
"Ne cahilsin Melis serseri"
"Teoman mı?"dedim tek kaşımı kaldırarak bunun üzerine Emir kahkaha atarken Duygu sinirle gözlerini devirdi.
"Bana bak lan bana göz devirme"
"Üff...şarkının adı serseri"dediğinde pekte umursamayıp camdan yolu izledim.
Teoman eşliğiyle kuaföre sonunda geldiğimizde sıkıntıyla nefesimi verip kuaförün kapısına umutsuzca baktım.
"Bak Duygu yol yakınken geri dönelim yemin ederim saçlarımızı yolacaklar"dediğimde Duygu gözleriyle'saçmalama' mesajı verdi sonra arabadan indi.
"Bas gaza Emir bas gaza"dediğimde Emir gülerek başını olumsuz anlamda salladı.
"Vay be arkadaşa bak insan cidden kötü günde arkadaşını tanıyormuş şarafsız"dedikten sonra arabadan indim ardından elleri belinde kuaförün kapısında beni bekleyen Duygunun yanına gittim.
"Ben buradayım kızlar"diyen Emire sertçe baktım.
"Cehennemin dibine kadar yolum var Emir defol"
"Beni affet prenses ama cidden bir prenses olmak istiyorsan o lanet yere girmelisin"dediğinde yüzümü buruşturdum.
Banane lan prenseslikten?
Son umut olarak çaresizce Duyguya baktım fakat Duygu kuzuyu kapmış kurt gibi sinsi sinsi bana bakıyordu.
"Şeyy...Duygu ben bi şeye gideyim sonra şey yaparız"diyerek ufak ufak kaçarken Duygu kolumdan aniden tutup lanet yere beni soktu.
"Ne olacaktı tatlım?"diyerek yüzüne bir kilo makyaj yapmış kadınla yüzümü buruşturdum.
Ulan Duygu ulan Duygu
"Şeyy bizim randevumuz vardı.Duygu Savaş adına iki kişi"
"He siz şu mezuniyet şeysi için gelenlersiniz"
"Evet"
"Peki tatlım sen şu koltuğa geç tatlım sende yanındaki koltuğa"diyen kadınla Duyguyla yan yana koltuklara oturduk.
Az sonra daha demin ki kadından daha fena kızıl saçlı biri arkama geçip aynadan bana baktı.
"Nasıl bir model isterdin hayatım"dedi bir yandan da ağzındaki sakızı şaplatarak çiğnerken.
"Senin saç modelin olmasında onun haricinde her şey olabilir"
"Anlamadım?"
"Şey...onun saçına şöyle bir model yapıcağız"diyen Duyguyla o tarafa baktım.
Kadın sakızını balon yapıp patlatırken bir yandan da Duygunun telefonda gösterdiği modele bakıyordu ardından bana gülümseyip saçımı yolmaya geçti.
Hassiktir
İşte bu yüzden sevmiyorum bu lanet yeriii
Gözlerimi yumup daha fazla bu işkencenin ne kadar süreceğini hesaplarken kapının açıldığına dair minik zil çaldığında hepimiz oraya baktık.
Bora kapının ucundan elindeki elbiseleri içeriye doğru uzatıyordu.
"Elbiseleriniz geldi"
"Elbiseleri al Gül"diyen ilk gördüğümüz kadınla saçımı yapan kadın saçlarımı bırakıp Boranım elindeki elbiseleri aldı ardından elbiseleri arkaya götürül saçlarımı yolmaya devam etti.
Yol Allah yol
Kafamda saç kalmıştır umarım.
Saçımdaki acıyı unutmak adına 1'den 1000'e kadar saymaya başladım.
1 2 3 4 5 6 ahh 7 8 9 10 11 12 1-
"Uzat elini tatlım"diyerek dibimde bilmediğim aletleri tutan kadınla Duyguya sertçe baktım fakat hanımefendi halinden memnun vaziyette dergi okuyordu.
"Duygu"diyerek tısladığımda diyeceğimi anlamış olacak ki:
"Hiç Duygu deme Melis birazdan makyözde gelir"dediğinde ateş saçan gözlerle ona baktım.
"Uzat tatlım"
"O elindekiler ne tatlım?"diyerek sorduğumda kız kahkaha attı.
"Manikür setini bilmiyor musun tatlım?"
"Hayır tatlım"
"İyi öğrenirsin tatlım"diyerek zorla elimi alıp tırnak kenarlarımdaki etleri almaya başladı.
Siktir
Lan Duygu bende Melis Atalaysam bu manikür denilen aletleri bir yerine monte etmessem.
Off Allahım off.
Ellerimde her türlü alet edevatı kullandıktan sonra kırmızı renk ojeyi açıp parmağımı bacağında sabitleyip sürdü.
Kırmızı oje nedir yaa??
"Saçların bitti tatlım"
Hay o tatlıya
Aynadan saçıma baktığımda gözlerimi kocaman açıp aynaya yaklaştım.
Oha lan
Ne güzel olmuş
Vay be evrime kafa atmışım resmen
Kızıl kız gittikten sonra bu seferde siyah saçlı kız elindeki kutuyla yanıma gelip bana göz kırptı ardından kutusundan makyaj malzemelerini çıkardı.
"Allahının Peygamberinin aşkına ne olur aşırıya kaçma"dediğimde kız sinsice sırıttı.
"Merak etme çok güzel olacaksın tatlım"
Aha buda Duygugillerden
Sıçtın kızım Melis
Kız yaklaşık 1 saatir gözlerimi boyadıktan sonra kutusundan bir ruj çıkarıp açtı.
Hay ananı
"Yok yok her şey olur bu olmaz kırmızı ruj OLMAZ!!"dediğimde Duygu kıza gülümseyip:
"Sen ona bakma sür sür"dedi.
"Ulan Duygu seni öldürürüm"
"Kızsın sen kız"
"Lanet olsun ki"dediğimde kız koca karılar gibi kahkaha atıl dudağıma o iğrenç kırmızı rujdan sürdü.
"Ellerin bitti"diyerek bir saatir ellerimi oyan kız yanımdan kalktığında ellerimi havaya kaldırıp baktım.
Ne yaptınız lan benim masum ellerime??
Bu eller fazlaca şeyy olmuş...sexy
Tövbe tövbe
"Evet tatlım bitti"diyen makyazör kadın mıdır ne haltsa yerimde dikleşip aynadan kendime baktım.
Bu ben miyim lan?
18 yaşımdan çıkıp bildiğim 24 yaşındaki kızlara benzemişim
Fazlaca güzel ve asi
"Tatlım sen istersen elbiseni giy"diyen başka kadınla yerimden kalkıp arkadaki yere geçtim.
Siyah uzun elbiseme söyle baktıktan sonra büyük bir uğraşla giyindim.Topuklu ayakkabılarımı giyindikten sonra çantamı elime alıp boy aynasından kendime baktım.
Bu ben miydim?
Bu Melis Atalay mıydı?
Derin bir nefes aldıktan sonra ön tarafa geçip Duygunun yanına gittim.
Duygu dergiden kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerini belertti.
"M-Melis"diyerek kekelediğinde aynadan tekrardan kendime baktım.
Kızın şaşırması normal ben bile kendimi böyle yolda görsem tanımam
"Kızım sen...ne taşmışsım be"
"Hop yavşama"
"Melis!!Gecenin bitimine kadar konuşmayacaksım böyle bir güzelliği mahfetmene izin veremem"dediğinde dil çıkardım.
"Sende hazırsın tatlım arkada üzerini değiştir"diyen kadınla Duygu aceleyle yerinden kalkıp arka tarafa geçti.Bende elbisemin uçlarını hafiften kaldırıp çıkışa doğru yürüdüm.
"Nerede kaldı lan bunlar"diyerek spor tarzı şık olmuş Emire gülümsedim.
"Burdayım"dediğimde Bora ile aynı anda bana bakıp şaşkınlıkla ikisinin ağzıda açık kaldı.
"Melis bu sen misin?"
"Yok Barak Obama"dediğinde ikiside gözlerini devirdi sonra Emir yanıma gelip kolumu bana uzattı.
"Buyrun Melis hanım"dediğinde bu kadar öküzlük yeter diyere koluna girdim.
"Çok naziksiniz Emir bey"
"D-D-Duy-y-ygu"diyerek kekeleyen Borayla Duygunun çıktığını anlayıp Duyguya baktım.
Cidden çok güzeldi.
"Hadi artık gidelim"diyen Emirle hepimiz onaylayıp arabalara bindik.
"Cidden inanılmaz değişmissin Melis"dediğinde gülümsedim.
Yol boyunca hiç konuşmadan camda dışarı izledim daha doğrusu Yiğiti düşünüyorum.
Belkide onla baloya gidebilirdik...sevgili olarak
Ama onun dediği gibi masal bitti.
Yapacağım tek şey Yiğitten vazgeçmek olacak imkansız olsada.
"Melis"diyen Emirle camdan dışarı bakmayı kesip ona döndüm.
"Geldik"dediğinde yanımızdaki cafe gibi restoranta baktım.
"Peki"dediğimde Emir gülümseyip arabadan indi sonra yanıma gelip kapımı açtı.
"Buyrun hanımefendi"dediğinde arabadan inip koluna girdim ardından mekana doğru yürüdük.
Şuandan itibaren beynim tamamen durmuştu sadece ve sadece Yiğitti düşünüyordum.Allahım sen bana yardım et.
Emirle birlikte bir masaya oturduktan sonra gözlerimle etrafı süzdüm.
Keşke şimdi gelse yinr bana 'pijama güzeli'dese..
"Melis iyi misin?"diyen Emirle başımla onaylayıp gelenleri izledim.
Bir umutla bakıyordum sanki
Gündüzde gelmişti eminim.
Sınavdada gelmişti
Şimdide gelecekti
Zamanlar geçerken gözlerim hala kapıdaydı yemeklerimizde gelmeye başlamıştı
"Yiğiti mi düşünüyorsun?"diyen Emirle zoraki güldüm fakat gözümden akan bir damla yaşla Emir üzüntüyle elimi sıktı.
"Dayanamıyorum Emir o olmadan dayanamıyorum"diyerek akmaya hazır yaşlarımı durdurup derin derin nefesler aldım.
"Yiğitte söz verdim ama.."dediğinde gözlerinin içine baktım.
"Gündüz mezuniyet törenine Yiğit geldi Melis"dediğinde burukça gülümsedim.
"Kalk hadi"
"Ne?"
"Kalk Melis dans edeceğiz"dediğinde kapıya bir kez daha bakıp Emirle masadan kalkıp ilerledik sonra dans pozisyonunu alıp dans ettik.
"Rahatla"diyerek kulağıma fısıldayan Emirle kendimi sıkmaktan kurtarıp rahatladım.
"Şuanda Yiğittin burada olmasını istiyor musun?"dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.Konuşsam ağlayacaktım çünkü.
"Ağla prenses akmayan makyaj yaptırdın o kadar ağla içini akıt"dediğinde dediğini yapıp boynuna daha çok sarıldım sonra sessizce ağlamaya başladım.
"Ne yapacağım ben Emir"dediğimde Emir dans etmeyi bırakıp olduğu yerde durdu sonra geri çekilip kararlılıkla elimi tuttu.
"Bunj yapacaksın"dedikten sonra elimden çekiştirerek mekandan çıkardı sonra arabaya beni bindirip kendiside bindi.
"Nereye Emir"
"Mutluğun yanına"dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım fakat o gülerek arabayı çalıştırıp gaza bastı.
Yol boyunca konuşmadan etrafıma baktım.
Sonunda sahil kenarına gelip durduğumuzda etrafıma bakıp mutluluğu aradım.
Gözlerim basketbol sahasına takıldığında hafiften gülümseyip Emire döndüm.
"Em-"
"Hiç bir şey deme.Sadece mutluluğuna git ve içinden geçenleri harfi harfine söyle...Bak Melis ben hayatımda sadece sana aşık oldum ve bunu zarar vererek kaybettim hemde bir tek sana değil kendimede zarar verdim o yüzden git ve hem kendini mutlu et hemde aşık olduğun adamı mutlu et"diyerek sözümü kestiğinde gülümseyerek ona güçlüce sarıldım sonra arabadan inip mutluluğumun yanına ağırca yürüdüm.
Orda vazgeçemediği basketboluna sığınıyordu.
Adımlarımı hızlandırıp basketbol sahasınım içine girdim.Arkası bana dönük olduğundan durmaksızın atışlar atıyordu.
En sonunda attığı bir top sekerek ayağımın dibine geldi.Umutsuzca arkasını döndüğünde gözlerimiz buluştu.
"M-Melis"diyerek kekelediğinde yaşlarımı serbest bırakıp önüne yürüdüm.
"Yiğit"dediğimde kendini toparlarcasına sertçe bana baktı.
"Ne işin var burada"dediğinde zamanın geldiğini anlayıp onun konuştuğu dilden konuşup sertçe suratına baktım.
"Yeter artık senin için geldim anlıyor musun senin için"
"Melis sana benden uzak dur dedim"dediğimde içimdeki öfke birden taştı.
"Duramıyorum lan duramıyorum anlıyor musun duramıyorum"diyerek bağırdığımda kulaklarını sertçe kapatıp sertçe bana baktı.
"Bana bağırma!!"
"Bağırıyorum lan anlıyor musun yeter ulan yeter sen acı çekiyorsun ya Yiğit Albay ben onun iki katını çekiyorum!!!"diyerek daha çok bağırdığımda Yiğit elini tekrardan kulağına götürdü.
"Melis son kez diyorum bağırma"
"Her gün yüzüme bakmıyorsun nefes alamıyorum artık Yiğit anlıyor musun ölüyorum lan ölüyorum!!"diyerek bir kez daha bütüm gücümle bağırdığımda Yiğit kolumdan sertçe kavrayıp sıktı.
"Ne ölümü lan ne ölümü sen neden bahsediyorsun!!"diyerek bu sefer o bağırdığımda nefesimi ayarladım.
"Senin çektiklerini diyorum gerizekalı!!Sen ne kadar acı çekiyorsan bende o kadar acı çekiyorum neden biliyor musun? Çünkü ben bu lanet ettiğim hayatta ilk defa aşık oldum ve lanet olsun ki o aşık olduğum kişi tam karşımda duruyor!!"dediğimde Yiğit derin derin nefesler alıp şaşkınca bana bakıyordu.
"Ne?"
"Duydun işte aptal seni seviyorum sana deliler gibi aşığım!!"diyerek tüm gücümle bağırdığımda kolumu dahada çok sıktı.
"Ne aşkından bahsediyorsun lan sen? Sen benim kardeşime-"
"Ne kardeşi mal ne kardeşi ben hayatımda sadece birine aşık oldum o da sen!!"dediğimde kaşlarını çattı ardından kolumdan ittirip:
"Git buradan Melis bir dahada karşıma çıkma"dedi.
"Gitmiyorum lan gitmiyorum"diyerek bu sefer ben onun kolundan tuttuğumda tekrardan kolumu tutup bu sefer daha fazla sıktı.
"Yiğit..acıyor"diyerek zar zor çıkan sesimle gözlerinin içine bakarken daha çom sıktı.
"Uzak dur lan benden!!"diyerek üzerime kükrediğinde gözlerimdeki yaşlar dahada akmaya devam etti.
"Yiğit canım yanıyor bırak!!"
"Uzak durucaksın anladım mı benden!!"dediğinde kolumu artık hissetmiyordum.
"Tamam lanet olsun bir daha karşına çıkmayacağım tamam yeter bırak artık"dediğimde Yiğit kolumdan sertçe ittirdi.
Gözlerim koluma gittiğinde kocaman bir morluk görmemle ağlamamı şiddetlendirdim.
"Git Melis git"diyerek cılız çıkan sesiyle Yiğitte baktığımda onunda gözlerinin kızardığını gördüm.
Arkamı dönüp bir müddet öyle kaldığımda tam arkamda nefes alıp veren Yiğitti son kez hissedip bir adım attım.
"Siktir"diyerek kolumu tutup birden beni kendisine döndürdüğünde gözlerimi yumup tekrardan kolumdaki acıyı hissetmeyi bekledim.
Fakat onun yerine dudaklarımdaki baskıyı hissetmemle gözlerimi hafiften açtım.
Yiğitle öpüşüyorduk!!
Kollarını belime sarıp kendine daha çok çekerken bende kollarımı boynuna dolayıp beceriksizce karşılık verdim.
İkimizde aynı anda inlediğimizde kollarımı boynundan çekip yanaklarına götürdüm ardından okşamaya devam ettim.
Yiğit ellerini belimden çekerken kafama gelen sert şeyle birbirimizden ayrılmak zorunda kaldık.
"Sıçıyım böyle sporun içine"diyerek yerde duran basketbol topuyla Yiğit kahkalarla güldü.
"Ya gülme"dediğimde ellerimi saçlarıma götürüp okşamaya başladı sonra kahkahalarına devam etti.
"Özür dilerim abla"diyen sahanın dışındaki çocukla Yiğit kahkahaların arasında topu çocuğa attı.
"Önemli değil"dediğinde çocuk topuyla birlikte gitti.
"Gel buraya"diyerek belimden çeken Yiğitle içimde kapak yapma hissini bastıramayıp:
"Özür böyle dilenir"dedim.
"Ne?"
"Diyorum ki 'pardon' demekle özür dilemiş olmuyorsun"
"Yaa"
"Yaa"dediğimde Yiğit tekrardan dudaklarıma yapışıp derince öptü sonra alınlarımızı birleştirdi.
"Özür dilerim pijama güzeli"
"Özrün kabul edildi basketbol canavarı"
--------------------------------------------------------
Merhabaaaa
Fazlasıyla uzun veee muhteşem bölüm oldu.
Açıkcası pazar gününü bekleyemedim ve yazmak istedim :)
İyi geceler :)
Kendinize cici cici bakın
Sizleri seviyorum :))))

BASKETBOL AŞKIM (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin