"lustum enim est bellum quibus necessarium, et pia arma ubi nulla nisi in armis spes est."
■■■■■■■
Bir zamanlar yeşil bir orman olan ama şimdilerde sadece bir çöl olan belgrad ormanının kıyısındaydı kampımız.Bir zamanlar burada koşup oynayan çocukların seslerini hala duyuyor gibiyim,şimdi ise derin bir sessizlik hakim savaşın yıkıp geçtiği bu topraklara.
Burası biraz daha gözden uzaktı.İnsanların çoğu hala şehir merkezlerinde yaşamayı tercih ediyor,bizim gibi bir kaç grup ise yerleşim yerlerinin dışında kamp kuruyordu.
Grubumuz,yedi çocuk dahil otuz kişiden oluşuyor.Yılın başında otuzbeş kişiydik ama beş kişi geçen haftalarda sonsuza dek aramızdan ayrıldı.
"Ava çıkmamız gerek."
Yardımcım Sasha'nın sesi beni dipsiz bir kuyuya benzeyen düşüncelerimden ayırıyor.Bakışlarımı,yarım saattir yonttuğum odun parçasından ayırıp yardımcıma çevirdim.Sarı saçlarını bir araya toplamaya çalışmışsada başarılı olamamıştı,saçları esen rüzgarında etkisiyle uçuşuyordu.Son günlerde sık sık saldırıya maruz kaldığımız için o da herkes kadar uykusuzdu,göz kapaklarının kapanmamak adına savaş verdiğini görebiliyordum.Yine de hala ayaktaydı ve tüm yorgunluğuna rağmen savaşmayı bir an olsun bırakmıyordu.Onun bu dayanıklı hali bana kuvvet veriyordu,azmi ise takdire şayandı.
"Erzaklar azalmaya başladı,"diye devam etti konuşmasına.Haklıydı,iki gün önce doğu çetelerinden biri tarafından saldırıya uğramıştık ve erzaklarımızı talan etmişlerdi.Otuz kişi olduğumuz göz önünde bulundurulursa,Sasha'nında dediği gibi bir an önce ava çıkmalıydık.Yoksa açlık ile mücadele etmek zorunda kalırdık.Keza şu an mücadele ettiğimiz şeylerin uzun bir listesi vardı ve listeye yeni bir madde eklemenin gereği yoktu.
"Avcıları topla,"dedim benden gelecek cevabı bekleyen yardımcıma,"Bu gece batı çetesine ava gidiyoruz."
Av diyorduk çünkü bu yaptığımız bir nevi buydu.İnsanları avlıyor ve sahip olduklarına el koyuyorduk.Kulağa acımasızca geliyor değil mi? Üzgünüm ama henüz hiç birşey görmediniz.
Sasha,beni başıyla onaylayıp uzaklaştı.Onun uzaklaşması ile birlikte bende yeniden biraz önce yaptığım işe devam ettim,elimde ki odunu yontmaya ve düşünmeye.
Batı çetesi bize göre çok daha güçsüz bir gruptu.Sayıca bizden üstün olmalarına rağmen,nüfuslarının büyük çoğunluğu kadınlar ve çocuklardan oluşuyordu.Bu nedenle kolay bir hedeftiler,biz dahil bir çok çetenin dikkatini çekmeleride bu yüzdendi.Akşam çıkacağımız av için endişelenmeye gerek yoktu,geçen sefer olduğu gibi kolayca onları alt edecek ve erzaklarını,işimize yarayan diğer şeyleri alıp kampa dönecektik.
Tüm bunlardan bu kadar kolay bahsediyor olmak beni de şaşırtıyor.Eskiden,yani dünya henüz böyle değilken o kadar da kötü bir insan sayılmazdım.Belki melek değildim ama insanları öldürmüyor ya da onların ellerinden sahip olduklarını almıyordum.Ne yazık ki mevcut durumumuzda,sadece kendimi ve çetemi düşünmek zorundaydım.
■■■■■■■
Hava kararmaya başladığında,biz de saldırı için hazırdık.Ben ve Sasha'nın içinde bulunduğu on kişilik av ekibi kampın önünde yerini almıştı.Geriye kalanlar ise bizim yokluğumuzda kampı koruyacaktı.Her daim tetikte olmak zorundaydık,hata kabul etmeyen bir çağdaydık ve en küçük aptallık sonumuzu getirebilirdi.
"Kampa iki ekip halinde saldıracağız,"dedim emirlerimi bekleyen adamlarıma hitaben.Hepsi söyleyeceklerime dikkat kesilmişti.Onlara bakarken hala garip hissediyorum,bir zamanlar hepsi sıradan insanlardı ama şimdi yaşamak için yaşamları sona erdiren bir grup caniye dönüşmüşlerdi."Ekiplerden birini Sasha komuta edecek,diğerinide ben.Benim komutamda olan ekip ön taraftan saldıracak,biz onların dikkatini tamamen üzerimize çektiğimizde ikinci ekip arkadan saldıracak ve onları iki ateş arasında bırakacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bellum
Fanfiction"lustum enim est bellum quibus necessarium, et pia arma ubi nulla nisi in armis spes est." Üçüncü dünya savaşından sonra insanlık yerle bir olmuştu. Birbirimizle yarışırcasına diktiğimiz binalar artık sadece birer harabeydi,yüzlerce hayvanın nesli s...