"Stultum est timere quod vitare non potes."
(Engellemeye gücünüzün yetmeyeceği şeyden korkmak aptalcadır.)*******
Adamlar bizi yere,kurtların lideri İvan'ın önüne sertçe attılar.Ellerinden kurtulmayı denedik ama silahlarının hedefi kafalarımız olunca bundan vazgeçmek zorunda kalmıştık.Atıldığım yerden doğrulmaya çalıştım,biraz zorlansamda bir kaç deneme sonrasından ayaktaydım.Fırat'da benim gibi ayağa kalkmıştı,hatta sanırım o benden daha önce toparlanmıştı.
İvan,bizi değerlendiren bakışlar ile süzüyor.Siyah göz bebeklerinde garip bir ışıltı var,yüzünde ise taze olduğu belli bir yara.Depoya geldiğinde bu yara dikkatimi çekmemişti,o zaman zaten kendime yeni gelmiştim ama şimdi o yaranın nasıl olduğunu merak ettim.Yine de içimden bir ses yaranın nedeninin Fırat olduğundan emin.Bu düşünce içimi ısıtıyor ve eğer buradan kurtulursak Fırat'ı bunun için tebrik edeceğim.
İvan,bizi değerlendirmeyi bitirmiş olacak ki adımlarını olduğumuz yere yönlendirdi.Tam önümüze geldiğinde durdu,Fırat'ın kendini zor tuttuğunu gördüm.Eğer adamlardan ikisinin silahı hala bize dönük olmasaydı şimdiye kadar İvan'ın yüzüne yeni bir yara açmıştı."Ah be Fırat,asla akıllanmıyorsun değil mi?"Diye sordu ve ben Fırat'ın mavi gözlerinin anbean karardığını gördüm."Yeni dünya düzeninde kimseyi kendinden çok sevmemen gerek,dahası sevsende bunu kimseye göstermemen gerek.Yoksa en büyük zaafın düşmanlarının en büyük kozu olur "
"Kes sesini Ivan!"
Fırat'ın bağırması ve adama doğru atılması aynı anda olmuştu.Engellemek için zamanım olmamıştı.İvan'ın yüzüne bir kez daha geçirdi yumruğunu,ani olan bu olay yüzünden adamları ve Ivan anlık bir şaşkınlığa düştüler.İlk toparlanan İvan'ın yanında duran adamdı ve silahının kabzasını Fırat'ın suratına indirdi.Bu Fırat'ı yıkmaya yetmedi,hala ayaktaydı ve silahlı adama epeyce sağlam bir tekme savurdu.Bir kaç adam daha bize doğru koşmaya başladı,İvan'da bu sırada ayağa kalkmıştı.Gelen adamlardan biri Fırat'a arkadan saldırdı ama başarılı olamadı.Bu yaptığımızın delilik olduğunun bilincindeydim ama Fırat'a önden saldıran adama yumruğumu geçirdim.Büyük bir kaos çıkmıştı,on kadar adam çevremizde bir çember oluşturmuştu.Çemberin ortasında ise ikimiz,sırt sırta duruyor ve gelen hamleleri savuşturuyorduk.Henüz silahlar ateşlenmemişti,bunun nedenini tahmin etmek zor değildi.İvan kolay yoldan ölmemize istemiyordu,ona yakvaracağımızı söylerken şaka yapmıyordu.
"Yaptığımız delilik biliyorsun değil mi?"
Fırat'ın güldüğünü duydum,oysa söylediğim komik bir şey değildi ve ben son derece ciddiydim.
"Biliyorum,"dedi kendisine doğru gelen bir adama tekme atarken."Ama biz zaten çok da akıllı sayılmayız."
Aslında haklıydı.İkimizde normal insanlar değildik,bizi az çok tanıyan herkes bunu bilirdi.Zaten davranışlarımız ile bunu gösteriyorduk.Bu yüzden,"Haklısın,"dedim sarışın bir adamın burnunu kırmadan hemen önce.Kırmadan diyorum çünkü kırıldığına eminim,yumruğumdan sonra bir çıtırtı duyulmuştu ve adam düştüğü yerden bir daha kalkamamıştı.
"Burdan çıkamayabiliriz."
Fırat,nefes nefese kalmıştı.Konuşurken kelimeler kesik kesik çıkıyordu,bende ondan farksız sayılmam.Açlık,susuzluk ve fazlaca hırpalanmanın sonucunda vücudum beter bir haldeydi.Ayakta durmakta zorlandiğımı kabul ediyorum,eğer Fırat'ın bedeni bana destek olmasa çoktan düşmüştüm.Burnunun kırıldığına emin olduğum adam sonunda yerden kalktı,burun deliklerinden kan sızıyordu ve burnu şişmiş görüyordu,ha bir de oldukça öfkeli görünüyordu.Yüzüme sert bir yumruk indirdiğinde son tahminimin epeyce doğru olduğunu anladım,şimdi benimde burnumdan kan akıyordu."Sonuna kadar,"dedim burnumdan akan kanı silip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bellum
Fanfiction"lustum enim est bellum quibus necessarium, et pia arma ubi nulla nisi in armis spes est." Üçüncü dünya savaşından sonra insanlık yerle bir olmuştu. Birbirimizle yarışırcasına diktiğimiz binalar artık sadece birer harabeydi,yüzlerce hayvanın nesli s...