Fortes fortuna juvat ou Audaces fortuna adiuvat
(Şans ancak cesurlara yardım eder.)**********
Kütüphanede kalmaya karar verdiğimiz an bir şey kesinleşmiş olmuştu.Eninde sonunda savaşmak zorunda kalacaktık,yeniden.
Düşünmeden edemiyorum,var olmayan ülkeyi bulana kadar daha kaç kez savaşmak zorunda kalacağız?
Yola çıktığımızdan bu yana en iyi adamlarımdan bazılarını kaybettim.Oysaki bu yola çıkma amacım onların daha uzun süre yaşamaları,daha iyi bir eve sahip olmalarıydı.Eğer yol boyunca hepsini kaybedeceksem ne anlamı vardı ki? Bu yolculuk anlamsız bir şeye dönüşmez miydi tüm bunlar olursa?"Ben ve adamlarım arka tarafı alacağız."
Fırat,yanında Savaş ve Rose ile birlikte bana doğru geliyor.Cesetleri bir odaya taşıdık ve kapıyı kokunun dağılmaması için sıkıca kapadık.Hala etrafta kesif bir çürümüş et kokusu var ama en azından ortada ölü bedenler yok.Son olaylardan sonra herkes gergin,burdaki gördüklerinden sonra ise gerginlik fark edilecek düzeyde arttı.Fırat'ın yüzü dahi gerginliğin izlerini taşıyor,benimde aynı şekilde göründüğüme eminim.
"Ben ve adamlarım da ön tarafı alacağız,"diyorum.Bir saat önce hızlı bir plan yaptık.Yamyamlar mutlaka geri dönecek bundan eminiz,sadece bunun ne zaman olacağını bilmiyoruz.Bu yüzden arka ve ön kapıları güvenliğe alacağız.Birini yada birilerini görürsek savaşmaktan çekinmeyeceğiz,tabiki hepimizin son istediği şey bu.En azından benim istediğim bu.
"İyi,"diyor Fırat.Bir baş hareketi yapıyor ve Savaş sessizce arka kapılara doğru yürümeye başlıyor.Bu kez Rose'a dönüyor Fırat.İlk kez Rose'u bu kadar mutsuz görüyorum,ilk karşılaştığımız andan itibaren hep gülen suratı derin bir bir kedere boğulmuş.Bunun nedenini tahmin etmek zor değil,hala aklı küçük kızda ve büyük ihtimalle onu koruyamadığı için kendini suçluyor.Acaba kızın kaybolmasının ardında Fırat'ın olduğunu bilse ne yapar? Grup ile kalmaya devam eder mi?
"Rose,yanına kadınlardan ve çocuklardan bir grup al,"diyor Fırat benim düşüncelerimden habersiz.Rose ruhsuz bir şekilde başı ile onaylıyor."Yakmak için kitap,ahşap ne varsa toplayın.Hava iyice soğumadan önce ateş yakmak gerek."
Rose konuşmuyor,biraz önce yaptığı gibi başını bir kez sallayıp gidiyor.Bende hemen arkama dönme dürtüsü hissediyorum,Fırat'ı bir şeyler için suçlamıyorum ama yinede ona bakmak istemiyorum.Belkide içten içe vicdanım küçük kızın başına gelenleri kabul edemiyordur,oysa bende onu bir tehlike olarak görmüştüm.Yinede dışarıda gittikçe soğuyan hava her aklıma geldiğinde içimde bir şey oluyor.
"Benden korkuyorsun."
Öyle aniden söylüyor ki bunu bir an öylece kalakaliyorum.Tam burada hayır demem gerekiyor aslında,senden korkmuyorum ama bunun yerine sessiz kalıyorum.
"Depoda olanlardan sonrada bana böyle baktın,"diyor bu kez Fırat."O şerefsizin boynunu dişlerim ile kopardığımda ve şimdi yine aynı şekilde bakıyorsun.Sanki ben dünyanın en iğrenç şeyiymişim gibi."
"Hayır,"diyorum nihayet."Seni dünyanın en iğrenç şeyi olarak görmüyorum."Bu söylediğimde samimiyim aslında.İvan'a aynı şeyleri bende yapardım,çocuğa gelince,sanırım evet bende aynı şeyi yapardım.Bende en az Fırat kadar kötü biriyim,birilerine zarar verdim,öldürdüm,yağmaladım ve kendi çetemin canını herkesten önceye koydum.Şimdi bana ne olduğunu bilmiyorum,mantığım tüm bunları söylerken varlığını unuttuğum vicdanım başka şeyler söylüyor."Seni suçlamıyorum Fırat,sadece o kızın yüzü gözlerimin önünden gitmiyor."
"Yapmam gerekiyordu."
"Biliyorum,biliyorum ve sana hak veriyorum,"diyorum.Fırat'ın sıkıntılı yüz ifadesini incelemeye başlıyorum,kasları kasılmış ve bu sinirli olduğu anlamına geliyor.Yinede gözlerinde başka bir şey var,belki yanılıyorumdur,belkide sadece hayaldir gördüğüm ama sanki yanlış bir şey yapmadığını duymaya ihtiyacı varmış gibi.Bu yüzden,"Sen yanlış bir şey yapmadın,"diyorum.Yapmayı planlamadım ama elimi uzatıp hafifçe eline dokunuyorum.Yaptığım şey benim kadar onuda şaşırtmış olmalı çünkü mavi göz bebekleri büyüyor,el temasımızı hemen kesmiyorum.Henüz söyleyeceklerim bitmedi,"Hepimiz kötü şeyler yaptık,yapacağızda ve yapmak zorundayız.O küçük çocuğu gönderdin çünkü bizi düşündün,"diyorum.Bizi kelimesine bastırıyorum,hala ikimizi aynı kelime içine koymak garip geliyor ama var olmayan ülkeye kadar olacak olan bu.Ondan sonra neler olacak henüz düşünmeye başlamadım."Bende bizim için aynı şeyi yapardım,bana bir kaç gün izin ver eninde sonunda bunları sindireceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bellum
Fanfiction"lustum enim est bellum quibus necessarium, et pia arma ubi nulla nisi in armis spes est." Üçüncü dünya savaşından sonra insanlık yerle bir olmuştu. Birbirimizle yarışırcasına diktiğimiz binalar artık sadece birer harabeydi,yüzlerce hayvanın nesli s...