Bölüm 6

155 18 26
                                    

"Possunt quia posse videntur."

(Yapabilirler çünkü yapabileceklerini düşünüyorlar.)

******

Gözlerimi açtığımda bir depodaydım.Ensemde şiddetli bir ağrı vardı,genzim toz yüzünden yanıyordu.Etrafa bakmaya çalıştım ama karanlıktı,görüş mesafem sıfırdı.Son hatırladığım ensemde hissettiğim sızıydı,sonrası ise derin bir karanlık.

Kurtların mekanında olmalıydık,diğerleri neredeydi ve ne haldelerdi bilmiyorum.Ellerimi hareket ettirmeye çalıştığımda canım yandı,buraya gelmeden önce bizi hırpaladıkları aşikardı.Bulunduğum alanda ki toz yüzünden öksürük nöbetine tutuldum,biraz sonra ciğerlerim ağzımdan çıkacak gibiydi.Bu arada deponun kapısı gıcırdayarak açıldı ve içeriye el fenerlerinin soluk ışığı girdi.Çevre biraz olsun aydınlanmıştı,böylece etrafıma kısa süreliğine bakma fırsatı yakaladım.Depo oldukça büyüktü,bana çok uzak olmayan bir köşede Sasha'yı gördüm.Alnından kan sızıyordu,olduğum yerden  nefes alıp almadığını anlayamadım,ona seslenmeye çalıştığımda toz ve susuzluktan kurumuş boğazım acıdı.Geri cevap alamamak endişelerimi arttırdı,oraya doğru sürünmek istedim ama bir el beni omuzlarımdan tutup duvara fırlattı.

Bu kurtlardan biriydi,el fenerleri ile içeriye girmişlerdi ve şimdi etrafa bakınıyorlardı.Hemen arkalarından liderleri girdi,önünde ise Fırat vardı.Yüzü hırpalanmıştı,sağ kaşından yüzüne doğru derin bir kesik göze çarpıyordu.Mavi gözleri öfkeyle kısılmıştı,adam onu deponun ortasına doğru itip yere düşmesini sağladı.Fırat durumuna rağmen pes etmedi,yeniden ayağa kalkmaya çalıştığında adam onun suratına ağır botları ile tekmesini geçirdi.

"Bu bana attığın yumruk için dostum,"dedi.Burnu Fırat'ın yumruğu yüzünden patlamıştı ve bu ona daha iğrenç bir görünüm vermişti."Biliyor musun en başta seni öldürmek gibi bir planım vardı.Kadınları ve çocukları alacak,seni ve adamlarını öldürecektim."Fırat'ın deponun zemininde olan ellerinden birine sert bir şekilde bastı,mavi gözler kendine döndüğünde ise sırıtışı genişledi.Onun bu halinden zevk alıyor gibiydi ve bu beni daha fazla ürküttü.Korkak biri değilim,ölmekten asla korkmam ama bu adam bize ölümü dahi çok görecekti.Nitekim konuştuğunda haklı olduğumu anladım."Bana yalvaracaksın Fırat,ölmek için ayaklarıma kapanacaksın."

Deponun kapısını kapatıp bizi yeniden karanlığa boğdular.Ayağa kalkmaya çalıştım ama bacaklarımda o gücü bulamadım.O yüzden sürünerek,biraz önce Sasha'yı gördüğüm yere doğru ilerlemeye başladım.Fırat'ın sesi çıkmıyordu,iyi olup olmadığını sormak istiyordum ama aynı zamanda ona öfkeliydim.Var olmayan ülke ile ilgili kafama düşünceler sokmuştu,sonu olmayan bir yolculuğa çıkmama neden olmuştu.Umudumu kaybetmiş,kendimi kaçınılmaz sona hazırlamıştım ama o bana bir umut verme cüretkarlığını göstermişti.İşte şimdi burdaydık,bok gibi kokan tozlu bir depoda ölümü bekliyorduk.Ya da daha doğrusu,herifin söylediklerini hesaba katarsak ölmek için yalvaracaktık.

El yordamı ile Sasha'nın kafasını kaldırıp,dizlerime yerleştirdim.Gözlerim karanlığa biraz alışmış gibiydi,Sasha'nın yarasının derinliğini görmeye çalıştım.Başarılı olamayınca elim ile hafifçe sarsmaya başladım,"Sasha,"diye seslendim ama geri cevap alamadım.Nefes alıyordu,nabzı ise normal gibiydi ama uyanmıyordu.Endişenin tüm bedenimi ele geçirmeye başladığını hissettim,"Sasha,"diye fısıldadım yeniden ve bu kez çabalarım sonuç verdi.Sasha'nın hareket etmesi ile tuttuğum nefesimi bıraktım."Nasıl hissediyorsun?"

"İyiyim,"dedi ama sesi kötü çıkıyordu.Benim ilk uyandığımda yaptığım
gibi etrafına bakındı.Bu canını yakmış olacak ki acıyla inledi ve elini yarasına götürmeye çalıştı.Elini tutup bunu yapmasına engel oldum."Neredeyiz?" Diye sordu bu kez.

BellumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin