Bölüm 2

15 4 5
                                    

                  Nasıl yani?
Evden çıktım. Tabi çıkmadan önce Aylanında odasına baktım. Oda tam onun istediği gibiydi. Beyaz yatak, dolaplar, çalışma masası, makyaj masası, boydan ayna. Tam bir genç kız odası. Tam onun istediği gibi. Bu da beni bir nebze sevindirmişti. Evin bir de bodrum katı vardı. Bura da sporla ilgili ne ararsan vardı. Burayı çalışmam için yapmışlardı. Evden çıkıp direkt hastahaneye gitmedim önce bir elektronik mağazaya girdim. Bir telefon aldım. Benim vardı ama ikizime lazımdı. Sonra ise hastahaneye yol aldım. İçeri girer-girmez Ayla hem endişe, hem rahatlama, hem kızgınlık,hemde korku dolu bakışlarla baktığında kaç saat önce hastahanede çıktığımı sorguladım. Sanki bakışlarımdan anlamış gibi "6 saat 46 dakika"
diye cevap verdi bakışlarıyla aynı duyguları barındıran ses tonunda.
"Hı?"
"Kaç saatdir hastahanede olmadığını sorguluyorsun ya, onu dedim" çıkardığım garip sesin karşılığında ikizimin bana verdiği cevapla bir şey söyleme sırasının bana geçtiğini umursamadan düşündün. Gerçekten bu kadar geç kalmışmıydım.
"Evet"
"Ne evet?"
"Gerçekten bu kadar geç kaldımmı diye sorguluyorsun ya kendini ona dedim evet"
"Sen benim içimi mi okuyorsun"
"Evet. İkizim değilmisin. Senin her şeyini biliyorum."
"Bende sizin her şeyinizi biliyorum" dedim. Aslında daha konuşurduk da bizi bölen kardeşimin sesi oldu.
"Yağ bir susun uyuyoruz burda." dediğinde ikimizde güldük. Gülmemizi de bölen doktorun kapıyı açması oldu. Üçümüz de ona bakarken konuşmaya başladı.
"Küçük bey iyi ama bu aralar kendine dikkat etsin."
"Her şey için teşekkürler"
"Önemli değil, görevimiz" bu küçük dialogumuz bittikten sonra doktor odadan çıktı. Ama garip bir şey hissettim sanki. Sanki bir şeyleri söylemek istememişdi kardeşimin yanında. Bunun için dışarı çıkıp doktoru bulacak ve kardeşim hakkında tam bilgi vermesini isteyecektim.
"Ben hemen geliyorum" deyip kapıya yöneldiğimde beni durduran şey Aylanın sorusu oldu.
"Nereye?" ses tonundan onunda hissettiğini anladım. Beni anlamasını umarak
"Kan aldılar ya Mertden meyve suyu akacaktım"dedim. Sanki benim Mertin yanında söylemek istemediğimi anlamış  gibi yalanıma ortak oldu.
"Vişne  suyu al. Mert çok sever." gibi fazlaydı. Anlamıştı. Bu yönümüzü çok seviyordum. Bir-birimizi konuşmadan anlıyorduk.
"Tamam. Başka bir şey istermisiniz?"
"Yok"
Yok dese de aç olduklarını biliyordum. Param yok sanıyorlardı ama vardı. Hatta  doktorun söylediklerinden sonra içinde  bir endişe olduğunu biliyordum. Hastahane den çıktıktan sonra nereye gideceğimizi düşünüyordu. Çünki korkuyordu. Mertin yine aynı duruma düşmesinden korkuyordu. Odadan çıktım. Doktorun odasını buldum. Kapının önün de derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı iki kez tıkladım. "Gel" sesini duyduktan sonra içeri girdim. Beni görünce konuşmaya başladı.
"Anladın değilmiş? Hiç uzatmadan konuşucam.Mertden normal de kan almamalıydık. Ama şüphelendiğim için aldık. Test yaptık ve..."
"Ve..."
"Kanın bir madde bulduk"
Dediklerine karşı diyecek bir şey bulamadım sadece
"N…ne" diyebildim.
"onu hasta eden. Ama merak etmeyin. Serumla kanını temizledik. Allahtan ilacın miktarı azmış."
"Teşekkürler"
Sadece bunu diyebildim. Bunu her kim yaptıysa onu bulacaktır. Ve eminim ki onu bulduğumda kendimi kontrol edemeyecektim.

Akşamlar soğuktur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin