3. Bölüm : "Üsteğmen"

23K 986 248
                                    


Beni takip etmeyi unutmayın ki duyurularımı kaçırmayın. Oy ve yorumlarınızı da eksik etmeyin lütfen, iki saniyenizi bile almaz. Bu küçücük şeyin eksikliği bile benim yazma hevesimi düşürüyor.

Keyifli okumalar. 🖇

multi: Alpay Bozok

••••••••

|Ahu Ülküm Alaca|

(Hastaneden çıktıktan iki gün sonra)

"Aslanım bize çay getir." diyip telefonu kapattı Burak. Sonrasında gelip dikdörtgen, siyah masada yerini aldı. Masayla birleşik uzun benchin benim oturduğum kısmında Emre ve Çömez oturuyordu. Karşımızda ise Alper abi ve Burak.

Albay bize time yeni birinin katılacağı bilgisini vermişti. Tim komutan yardımcısı pozisyonunda olacaktı.

Selçuk bacağından yaralandığında maalesef bir aksaklık oluşmuştu. Bu yüzden göreve devam edemeyecekti. Bu durum bizi çok üzsede yapacak bir şeyimiz yoktu.

"Sizce tanıdık biri mi gelecek komutanım?" diye sordu Çömez.

Elimdeki soğumuş çayı masaya bıraktım "Bilmiyorum Çömez, tanıdık biri olsa duyardık." dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Bence de komutanım, başka karargahtan gelecek." dedi Burak. Onu başımı sallayarak onayladım. Geceden beri burada bekliyorduk. Yirmi bardak çay içtim, üç acı kahve.  Acil bir görev çıkabileceği bilgisi geldi, bu yüzden çıkışlarımız iptal oldu.

Albay postasını kapıda gördüğümde kaşlarımı çattım, selam verip elinde çay tepsisiyle yanımıza geldi.

"Abdik?" dedim tek kaşımı kaldırarak. "Buyrun komutanım çayınız." dedi ve çayı önüme koydu. Boş bardağı alıp sonrasında bir tabağın içinde tostu önüme koydu. Diğerlerine de aynı şekilde çay ve tostları dağıttı.

"Komutanım geceden beri bekliyorsunuz, içim elvermedi." dediğinde gülümsedim. Kalbi güzel mehmetçiklerim benim.

Mavi beresini düzeltti ve konuşmaya başladı "Olcay ayakta uyuyor komutanım. Diyorum ki Asil timine çay gidecek, sallana sallana yapıyor. Yav diyorum bu adamlar dağlarda tepelerde geziyor, yoruluyor hızlı ol Olcay diyorum. Ya görev çıksa da aç aç gitseler diyorum komutanım. Ama dinlemiyor komutanım." hızlı hızlı konuşmaya başlayınca onu susturmam gerektiğini hatırladım.

"Abdik, tamam aslanım." dedim gülerek. Abdik sözleşmeli erdi. Albay postasıydı ama her işe koşuyordu. Bizi çok severdi, Albay olmadığında ya da odasından çıkmayacağını söylediğinde bizimle ilgilenirdi.

"Albay nerede?" diye sordum.

"Komutanım Cevher Paşa'nın yanında komutanım." dedi kaşlarını kaldırarak. "Üç saat olmuştur herhalde çıkmadı henüz komutanım." dediğinde kaşlarımı çatarak elimdeki karton bardağa baktım.

"Tamam Abdik saol gözüm." dedi Alper abi, Abdik ise koşarak çıktı.

"Ne düşünüyorsunuz komutanım?" dedi Emre her zamanki gibi beni anlayarak.

"Albay'ın her gün saatlerce üst rütbelerle toplantı yapması hiç hayra alamet değil. Bir şeyler var beyler, çok kötü bir şeyler var. Bizi çok kara günler bekliyor." dedim kafamı iki yana sallayarak.

"Ülkemizin düşmanları biter mi komutanım? Gelsin en kara günler gelsin, biz o günleri de atlatırız evelallah." dedi Alper abi.

"Öyle abi, biz bir oldukça her şeyin üstesinden geliriz." dedim gülümseyerek.

ASİL | Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin