29. Bölüm : ''Kalbe Batan Kıymık''

3.7K 258 111
                                    




Helüü! Bölümlerimiz bazı noktalarda paralel ilerliyor, Ahger'i okumayı unutmayalım. Buradan ulaşabilirsiniz koyumorgokyuzu ❤️‍🩹

Keyifli okumalarr.

Hepinize mutlu, huzurlu, sağlıklıı ve bol başarılı bir yıl diliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hepinize mutlu, huzurlu, sağlıklıı ve bol başarılı bir yıl diliyorum. 2023 hepimize iyi gelecek ve yaralarımızı saracak(!) ❤️

Satır arası yorumları unutmayalım, lütfen. Oy vermeyi de öyle. Multideki şarkıyı dinleyebilirsinizz.❤️


••••••••••


''Neden?'' fısıltı gibi çıkan sesimle gözlerini kaldırıp gözlerime sabitledi, ''Bunun için.'' kıstığı gözleriyle beni süzdü uzun bir süre. ''Bu halini görmek için. Tıpkı şu an senin göğsündeki ateş gibi, benim de göğsümde bir ateş yanıyordu. Kendiminkini söndürmek için.'' dudaklarıma yerleşen acı tebessümle bende onu süzdüm birkaç saniye. Eski bir sandalyede otururken elleri ve ayakları plastik kelepçeyle bağlıydı, bedeninin etrafından dolanan halat onu sandalyeye yapıştırmıştı.

''Neden,'' aynı soruyu tekrarladığımda gözlerinin içine baktım ''Neden beni seçtin?'' bana geçerli bir sebep versin istedim. Ona hak vermeyi istedim çünkü korkuyordum. Korkum kendimeydi, ben kendimi tutamamaktan korkuyordum. ''Ayaz ve Efe'ye değer veriyorum çünkü.'' ona arkamı dönüp gözlerimi sıkıca yumduğumda kısıkça güldü ''Sen, uğursuzdun hep. Annenin karnındayken, babam öldürüldü. Haberi aldığımda seni düşürmek için denemediğim şey kalmadı ama direndin. Nefret ettim senden, niye bu kadar inatçıydın bu dünyaya gelmek için?''

Sen, uğursuzdun hep. Nefret ettim senden.

Boğazımdan yükselen yakıcı havayı dudaklarımın arasından sertçe verdim. İçimde bir yerlerde yıkılan, birbirinin üzerine devrilen binalar vardı. Söylediklerinin zihnimde yarattığı depremin büyüklüğünü bile ölçemiyordum. Öylesine şiddetliydi ve öylesine güçlüydü ki Alpay'dan ve abimden aldım dediğim gücü yerle bir etmişti. Bütün umutlarım yıkılan binaların altında parçalara ayrılıp dağıldığında, en üstte bir keresinde kendi bebekliğimi gördüğüm rüyadaki sarı renkli bina vardı. O benim doğmamı hiç istememişti, ben nefretle doğmuştum. Geçirdiğim her doğum günümde nefreti daha da büyümüştü. Kalbime sinsice yerleşen kıymıkları hissettim, etraflarından sızmaya başlayan kan sanki birazdan dudaklarımın arasından süzülecekti.

''Düşmeyeceğini anladığımda bıraktım, doğsun dedim. Doğsun, bende onu ailesinden koparayım. Acı çektiğini göreyim istedim. Gözlerine hep nefretle baktım. Seni her gördüğümde aklıma sana çektireceklerimi getirip, kendimi seni öldürmemek için durduruyordum. İçim her geçen yıl daha da soğudu ama sonuncusu, yaşadığım en büyük hazdı.'' yumruklarımı ne kadar sıktığımı hissetmiyordum ama bir hayli güç uyguluyor olmalıydım ki titremeye başlamışlardı.

ASİL | Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin