9-B EVÎNA NE GENGAZE-|İMKANSIZ AŞK|

3.7K 282 45
                                    

                        İyi okumalar 💐

“Dilin lâl gönlün melâl olduğu anlar vardır.
Neyim varsa senin neyin varsa benim gibi..”
__________________________

Acı... İnsanı ayakta tutan tek duygu olabilir. Kimi yaşadığı tramvalar ve kendisinde bıraktığı acılarla kimide başkasının yaşadıklarıyla kendine pay çıkardığı acıyla yaşıyordu..

Kardelen çektiği ve kendisinde bıraktığı acılara keza annesinin yaşadığı kötü olayların acısından kendine pay çıkarıyordu kendini suçluyordu. Suçlu olan acı çekip kendine pay çıkarması gereken adamın ölü olması ve annesine yaşattıklarını yaşamamış olması kadını yaralıyordu.

"Bir de utanmadan karşıma geçmiş can alacağım diyor!"

Kendi kendine söylenen kadın taş duvarlara tutunup derin nefesler alırken sabah şirketini basıp hesap soran adamın konuşmaları aklına geldikçe sinirleniyordu elindeki sigaranın izmaritini önündeki kül tablasına bastırıp söndürmüştü.

Başını gökyüzüne doğru kaldırarak ağzında oluşan sigara dumanını havaya üflemişti. Yıldızlar ne çoktu bu gece diye düşünmüştü. Annesi kadar asildi...
Babasının ve nenesi zarin kadının anlattıklarından sonra şimdilik durgunluğu seçmişti ona kalsaydı Muş'u mezarlığa Mirzanel asiretinide cenazelere çevirmişti. Ama şimdi annesinin iyiliği için zorda olsa suskunluğu seçmişti.

Duyduğu ayak sesleriyle başını merdivenlere doğru çevirmişti. Kendisine doğru gelen adamla,

"Mahir." Demiş bir müddet adamın güneş gözlerinde takılı kalmıştı başını yana yatıran kadın bir müddet gözlere bakmıştı ona tanıdık fakat bir o kadar da yabancı olan güneş gözlere...

Güneşli gözler.. Başını silkeleyen kadın gelen adama doğru ilerlemiş elini uzatmıştı "hoşgeldin mahir. Geç otur!"

"Hoşbulduk yeng.. abla!" Adamın dilinin aşina olduğu kelimeyi yutması uzun sürmüştü bir zamanlar dili ne kadar da çok alışmıştı bu kelimeyi söylemeye her söylediğinde kadının kızaran yüzünü görüp dalga geçmesi aklına gelmiş hafifçe bir tebessüm sarmıştı dudaklarını.. şimdi ise... utanmaktan kızaran yanaklar yerine üzüntüden kızaran gözleri eşlik ediyordu.

Adamın cümlesini düzeltmesiyle kadının dudakları acı bir tebessümü esir almıştı. Geçmişin izleri ile doluydu bedenler memleketin her bir karışı mutluluklarına şahit olmasına rağmen bir o kadar da acılarına şahitlik etmişti.

Her zaman ki gibi kadının gözlerine bakamıyordu "Nasılsın abla?"

"İyiyim mahir sen nasılsın?" İyi değildi biliyordu ikiside sadece bu cümleye alışmıştı dilleri iyi olmamıştı kadın ne kadar atlatılmış gibi görünse de bedeni de ruhuda atlatamamıştı olanları o gün ki acıları yaraları hâlâ tazeydi.

Dolu gözlerle ablası gibi gördüğü kadına bakmıştı kısaca ellerinin üzerine elini koyup"hep iyi ol abla, biliyorum dilin yalan söylese de gözlerin yalan söyleyemiyor , ama iyi olmanı şu hayatta herşeyden çok istiyorum,"

KARDELEN HANIMAĞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin