4-B ŞÎNÂ TÂL-|ACI AĞIT|

5.6K 374 151
                                    

İyi okumalar💐

"Zülfinazla seyad'ın sevdası mahşere kaldı ya benimle hejar'ın sevdası?"
_______________________________

Murat bir sevdanın acısına, bir kavuşmanın yarıda kalışına şahit olmuştu. Süre gelen bir sevdanın kavuşması belkide mahşere kalmıştı ihanetten boynu bükülen sırtı kambur olan kadın gelinlik diye aldığı kefenle muradı boğmuştu..

Acılara şahit olan Murat hiç bu kadar hırçın davranmamıştı, Gündüz gözüyle kararan gökyüzü insanı ürpertecek derece de karanlığa bürünmüştü, ona tezat su seviyesi yükselmişti ani değişiklik gösteren evren sanki kadının acılarına eşlik ediyordu. Belki de sevdalıların acılarını kaldıramamıştı.

Biz insanoğlu kırılıp gücenip üzüldüğümüzde sinirlenip öfkelendiğimizde zehrimizi göz yaşlarımızı taşa, toprağa, gökyüzüne denize anlatabiliyor içimizden geçenleri yaşananları kolayca anlatabiliyoruz peki ya anlattığımız gökyüzü, taş, toprak, denizler kime öfkeleri ve üzüntülerini kusuyor..

İnsanı ikilemde bırakacak bir soru değil mi? Kiminiz gökyüzünün taşın toprağın denizin duyguları varmıdır ki diye aklınıza gelen soruların cevaplarını aramaya çalışıyorsunuz. Kiminizde benimle aynı fikre kapılıp duygularını kime anlattıklarını sorguluyorsunuz.

İnsan tüm duyguları aynı anda yaşayabilecek bir psikolojiye sahiptir aynı anda birşeye ağlarken bir anda başka birşey için kahkaha atabilir ona tezat tüm gün güldüğü gibi akşamında hıçkıra hıçkıra ağlayabilir. Yaratılışları gereği bu duygulara muhtaçtır insan bazen ne kadar duygularını yansıtmamak istesede aynı duyguları yaşamak isteyecek Kadar da çaresiz ve muhtaçtır.

Gölün kenarında ki adam ani hava değişikliğine ve suyun seviyesinin yükselmesinin sebebine anlam veremesede, köprüden süzülen gelinliği görünce başını kaldırarak yukarı bakmıştı. köprüye tutunmuş usulca gelinliğin süzülüşünü izleyen kadına uzunca bakmıştı duygu doluydu belliydi. Çaresizdir diye düşündü adam, herkesin bir hikâyesi vardır diyip köprüye doğru yürümüştü. Elleri cebinde temiz havayı içine çekerek yılların hasreti olan memleketini seyre dalmıştı. Köprünün başında gördüğü kadının duvarlara tutunduğunu görmesiyle ellerini cebinden çıkarmış hızlıca kadına doğru ilerlemişti.

"Hanımefe.." demesine kalmadan kollarına bayılan kadınla ne yapacağını şaşırmıştı. Bir müddet kadının yüzünü inceleyen adam dudaklarının arasında oluşan tebessümle şaşkınlığını üzerinden atamamıştı. Kendine gelen adam bir kaç kere kadının yüzünü hafif tokatlar atarak ayıltmaya çalışsa da başarılı olamamıştı. Etrafında yardım isteyecek birilerini aradı ancak ikisinden başka kimse yoktu ortada, Bir yandan kadını tutarken elini cebine atarak korumasını aramış hızlıca yanına gelmesini söylemiş bir şey demeden telefonu suratına kapatmıştı. Bir süre sonra gelen arabayla inen şoförünün yardımıyla kadını arabasına bindirmişti.

Hareket eden araçla kollarının arasında baygın olan kadını bir kaç kere sarsmıştı.

"Uyan uyan.. hey.."" uyanmıyordu bedeni zangır zangır titreyen kadınla ne yapacağını şaşırmıştı. İsmini de bilmiyordu nasıl seslenecekti.

KARDELEN HANIMAĞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin