"evet uykucular uyanıyor hadi bakalım!"
Başımın dibinde davul gibi çalınan bir ses olduğu için gördüğüm en güzel rüya bölünmüştü. Şimdi günüme ters başlama zamanıydı.
"Ya uyuyacağım! Anne!"
Yorganımı hızla diğer tarafa çekmeye çalışırken üstümden bir anda alınmasıyla bütün kemiklerim buz kesilmişti. Artık Antartika'daydim.
"Tamam, sen kalkma ben yatağı topluyorum."
Gözlerim kapalı yorganimi bulmaya çalışırken, 3. yastığımın da benden gittiğini hissedebiliyordum.
"Tamam! Kalkıyorum! Bırak eşyalarımı!"
Derin bir iç çekip tekrar gözlerim kapalı doğrulmaya çalıştığımda telefonumu bulmaya uğraştım. Gözlerim kapalı bu iş çok zor olduğundan pes ettim.
"Pekala, sanırım görmek için gözlerini açmalısın?"
Gerçekten de gözlerimin tamamen kapalı olduğunu ve rüyada olmadığımı bana hatırlatan cümle buydu. Şimdi En zor kisimdaydim. Gözlerimi açmak.
"Tanrım! Nasıl yapacağım?! Dur, açılmıyor!"
"Yoongi! Pir pir yap gözlerini!"
"Pir pir ne be?! Açılmıyor işte!"
"Ya gözlerin nasıl açılmıyor Yoongi?! Gitmemek için bahane uydurmasana!"
"Jimin gerçekten açılmıyor!"
"Dur ben şimdi! Hay!"
Jimin hızla yanıma oturup elleriyle yüzümü ona doğru çevirdi. Gözlerimin kenarlarını ovusturmaya başladı. Birkaç saniye sonra gözlerimi gulerek ona doğru açmamla karşımda tam onu bulmam benim için biraz pir pirlik bir durumdu.
"E açıldı bunlar?"
Bana karşı o da şaşkınlıkla konuşurken, girdigim transtan bir anda çıkıp gülmeye başladım.
"Intikam, Bay Park!"
"Tanrım, Yoongi gerçekten korktum!"
Omzuma bir tane vurduğunda, daha çok gülmeye başladım. Gerçekten onu sinirlendirmek hoşuma gidiyordu.
"Üstümden yorganimi alınca ben de böyle hissediyorum bir kere!"
Sadece Tanrıdan sabır dileyip beni gıdıklamaya başladığında cidden dizilerdeki gibi bir sabaha başladığımızı düşünüyordum. Mutfaktan pankek kokusu alsaydım iyidi, fakat aldığım tek koku ramenlerdi.
"Lan!"
Gidiklanmaktan nefret ederdim. Beni gıdıklayan herkes, büyük bir intikama mahkumdur.
"Tamam pes!"
Ellerimi teslim olmuş gibi yukarı kaldırıp Jimin'in durmasını sağladım. Daha sonra elimi tokalaşmak adına ona uzattım.
"Barış."
O da bir zafer edasıyla kibirli gülümsemesini takınıp elini bana uzattı. Ve işte, intikam vakti!
Elini hızlıca bana doğru çekip karnını gıdıklamaya başladığımda, benim hainliğime sovmekle meşguldü. Birkaç dakika boyunca onu sadece gıdıkladım, arada o da elini uzatmaya çalıştı ama üstün karate yeteneklerimle onu savmayi başardım. Fakat sinsi şeytan, beni alt etmeyi başardı. Ben tekrar mağlup pozisyonuna düşmüştüm.
"Pes et!"
"Lütfen, Bay Park! Beni öldürmeyin!"
Sanki o da bu anı bekliyormuş gibiydi, ukala havasını takınıp direkt kraliyet moduna büründü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy•yoonmin
General Fiction"Ama şimdi, neredeyse babam olacak bir adama aşık oldum ve neredeyse babam olacak adam da gelip bana aşık oldu." .