Yaklaşık iki hafta geçti, iki hafta boyunca annemden hicbir ses soluk çıkmadı. Onun için ne kadar endişelensem de yalnız kalmasının iyi olduğunu düşündüm ama birkaç kez evine gitmekten kendimi alıkoyamadım. Fakat gittiğimde aldığım tek cevap 'defol' oldu ve ben de şansımı fazla zorlamamaya karar verdim.
Ayrıca bu iki hafta içinde çocuklarla tekrardan idmanlara başlamaya karar vermistik. çünkü tatilde tekrardan maçlar başlıyordu ve ne kadar erken ısınsak o kadar iyidi.
Iki haftalık süreç içinde final haftama girmiştik ve bu iki hafta boyunca daha yoğun bir tempoyla gece gündüz ders çalışıyordum. Dolayısıyla kimseye vakit ayiramadigimdan Jimin bu durumdan şikayetçiydi.
"Pekala, biraz kahve molası."
Jimin önüme bize couple olarak aldığı kahve bardağını bırakınca onun bu düşünceli haline gülümseyip benden daha ağır olan kitabımı kapatarak Jimin'in yanına, koltuğa geçtim.
"Seni özledim."
Jimin kolunu omzuma atınca onun göğsüne doğru sokulup göz devirdim.
"Jimin, alt tarafı sadece ders çalışıyorum. Evdeyim ve beni görebiliyorsun. Ayrıca geceleri beraberiz?"
Jimin'in bu ilgi bağımlısı halleri ne kadar hoşuma gitse de gerçekten onu boşladığım için üzgün hissediyordum çünkü Jimin ne kadar yoğun olursa olsun her zaman bana ayıracak vakit bulmayı biliyordu.
"Üzgünüm. Gerçekten sadece yarin kaldı ve püf, hepsi bitiyor!"
Kolumu beline sarınca blöf yaptığını belirtircesine kıkırdadı. Gerçekten şu hallerine nasıl her zaman kanıyordum anlamasam da ben de gülerek ona birkaç kez vurup sarılmaya devam ettim. Kahvelerimizi bitirince Jimin projesine döneceğini söyledi ve ben de derse geri döndüm.
Yarının da artık bitmesini umuyordum çünkü cidden bu haftalar o kadar stresli ve yorucu oluyordu ki tuvalete gitmeyi bile unutabiliyordum.
"Bebeğim telefonun çalıyor!"
Jimin bana böyle hitap şekillerini uzun süredir kullansa da ben her kullanışında kelebekleniyordum çünkü onun ağzından onun sesiyle duymak benim için özeldi.
"Kim arıyor?"
"Pekala tahmin et."
"Muhtemelen çocuklardan biridir."
"Düt, yanlış tahmin. Favori oğlan Jackson arıyor."
Bu tanımlamasına gülüp sandalyeden kalkarak tahta basında duran Jimin'e ilerledim. Ne kadar isteksiz olsa da telefonu elinden alıp onu öperek masaya geri döndüm.
"Efendim, Jackson?"
"Yoongi tekrar rahatsız ediyorum ama şu yarın için olan notlar hala sende mi?"
"Evet, lazım mı?"
"Fotoğraflarını atarsan çok mutlu olurum"
"Tamamdır beş dakikaya atarım."
"Çok teşekkürler."
Telefonu kapatınca hızlıca mesajlardan Jackson'i bulup fotoğraflarını çekerek hepsini yolladim. Anında görüp teşekkür ederek küçük bir kalp emojisi gönderdi ve çevrimdışı oldu.
Telefonu yine Jimin'e vermeye götürürken tavrını gerçekten yüzüne o kadar iyi yansıtıyordu ki gülmeden edemedim.
"Neden notlarını herkesle paylaşıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy•yoonmin
General Fiction"Ama şimdi, neredeyse babam olacak bir adama aşık oldum ve neredeyse babam olacak adam da gelip bana aşık oldu." .