22> you're the one that i want at the end of the day

332 20 147
                                    

+ "SİKTİR GEORGE!?!"

aşık oldugum çocuk gözümün önünde güvendiğim arkadaşlarımdan biri ile öpüşüyordu. gözlerime inanamasam da içim sızlıyor, yanıyordu. sinirle yanıyordum. patlamak ve ikisine de saldırmak istiyordum. yiyişmelerine daha fazla tahammül etmeden bağırdığımda bir anda dudaklarını birbirlerinden ayırıp kafalarını hızla bana doğru çevirmişlerdi.

+ "bu ne şimdi? siz ciddi misiniz??"

sinirle sorduğum soruya, george kaymış ve umursamaz bakışlarıyla cevap veriyor gibiydi. sinirim artıyor, kalbim daha fazla parçalara ayrılıyordu...

+ "karl? ne yaptığını sanıyorsun?!?"

içimdeki his gittikçe artıyordu ve her an patlayacakmışım gibi hissediyordum...

o anda george sendeleyerek doğrulup ayağa kalktı. alaycı dalgın gözleri bana bakıyordu, ama yüzündeki ifadenin ne olduğunu anlayamıyordum. bana doğru yaklaştı ve beni omuzlarımdan tuttu.

- "oh dreaamm..bu ne sinir yaa"

+ "george... ne yaptığını sanıyorsun"

- "sana mı soracağım"

+ "sana inanamıyorum çek ellerini"

şuan ne karşılık vereceğimi bilemiyordum, ne söylesem anlamayacak gibiydi. bana ukala davranışlarıyla yaklaştıkça bu sinirim ile onu yumruklamak istiyordum...

- "ne istersem onu yaparım tamam mı"

+ "tamam falan değil, bırak gideceğim, daha fazla burada durmak istemiyorum"

gittikçe omzumu çırmıklıyorcasına sıktığı elleri ile kendini bana daha da yaklaştırıyordu. karşı koyacak gücü bile bulamıyordum kendimde. sadece bir şeyleri yumruklayıp bağırmak kusmak istiyordum. kendini bana ittirip dudaklarını dudaklarıma yapıştırdığında ağızındaki biranın acı tadını almıştım. kusacak gibi hissediyordum kendimi. onu hızla ittirerek bağırdım...

+ "DUR DEDIM SANA"

hafifçe ileri savrulmasına rağmen, tekrar ellerini üzerime doğru yapıştırmaya çalışınca kendimi tutamadan elimin yüzüne bir tokat çarpmasına engel olamadım...

bir anda hiç beklemediğim bir şekilde duruldu. elini yüzüne koyup bana bakakaldı kafası yeni yerine gelmiş gibiydi. o kadar sert vurmamıştım bile-

sonra arkasını döndü ve etrafa bakınmaya başladı, kanepeye doğru kolunu uzattığında eline telefonunu aldı

_ "bu ses ne amına koyayım"

arkamdan sapnap salona giriyordu.
o anda george telefonunu kaptı ve kapıyı çarparak hızla evden çıktı.

_ "LAN NE OLUYO 2 DAKIKA TUVALETE GITMISTIM-"

+ "bunlar bu haldeyken nereye gidiyorsun? hem nasıl bu hale geldiler? niye izin veriyorsun"

_ "içmeye başladık sonra birkaç şişe daha içmek istediler. çocuk değiller ki karşı koyamadım"

ne yapacağımı bilemiyordum, oflarayarak yüzümü ovuşturdum

+ "george'un peşinden gidebilir misin, buraları pek bilmiyor nereye gidecekse"

_ "siktir"

sapnap da sehpanın üzerindeki telefonunu aldığı gibi dışarıya fırladı.

şimdi evde karl ve ben kalmıştım. ne düşünüyorlardı anlamıyorum. sinirle dolduğum karla baktığımda yerde uyuyakaldığını fark ettim. üzerini örttüm ve odama çıktım.

kaç gündürki garip davranışları ve şimdi bu... gerçekten o kadar daralmıştım ki, bu olaya bu kadar tepki vermekten kendimi alamadım resmen. yine de içim şimdiden acımaya başlamıştı... keşke vurmasaydım... ama kahretsin ki kendimi tutamadım...

nasıl bir kafa içindelerdi hala anlayamıyordum. hala içimde geçmek bilmeyen bir kıskançlık ve öfke doluydu. ve bunu nasıl yok edeceğim konusunda hiç bir fikrim yoktu.

yatağımın kenarında oturmuş kendime gelmeye çalışırken, beynime dolan an ile kala kaldım. geçen gün yine ben tam burada otururken, george tam üzerimde yaşadığımız yakın anlar...elim o zaman ısırdığı yerime gittiğinde ayağa fırladım. beni bir anda bırakıp aşağı gittiği geldi aklıma. sinirle saçlarımı yoldum.

bağırmak istiyordum ama bağıramadım. onun yerine banyoya girmeye karar verdim. banyoda kıyafetlerimi çıkartmaya başladım. tişörtümü çıkartırken aynadaki yansımama baktığımda bana bıraktığı izi gördüm. her şeye rağmen içim yanmaya başladı. şimdi şuan tam burada bu odada onunla beraber olmak istiyordum. onu ne olursa olsun yanımda tutmak istiyordum. ona sarılmak, saçlarını okşamak, o gözlerini devirene kadar saçlarını karıştırmak bozmak istiyordum. bütün hayallerle kalbim teklediginde elim kalbime gitti. ağlamamak için zor duruyordum. ağlamak istemiyordum. bir yanım hala  ben onu bu kadar severken bana böyle davranması, benden uzaklaşması yüzünden ona sinirliydi. ama onu bunlara rağmen ona sinirlenemeyecek kin tutamayacak kadar fazla seviyordum.

suyun altına girdiğimde cildimi yakan soğukluğu hoşuma gitmişti. cezamı çekmek istiyordum. bu ceza yetersizdi ama elimden hiç bir şey gelmiyordu. kafamdan aşağı doğru akan su ile birlikte giderden akmak istiyordum. ama olmuyordu işte. tek yapabildiğim devam etmekti. içim yanmaya devam ediyordu. acaba şuan neredeydi. ne yapıyorlardı, ne hissediyordu, üzgün müydü yoksa sinirli mi.. beni affedecek mi, etmeyecek mi...

delirecek gibi hissediyordum. hızla duştan çıktım. yine hızla kurulandıktan sonra üzerime bir tişört ve eşofman giyip  elime aldığım telefonla aşağı indim. karl horlayarak uyuyordu. ona göz devirerek baktıktan sonra hızlıca evden çıktım. koşmak ve seni bulmak istiyordum george. sana sarılıp özürler dilemek istiyorum...ama yapamadım, seni bulamadım. dışarı çıktığımda koştum etraftaki sokaklarda george ve sapnapı aramaya başladım. nefesim kesilene kadar aradım ama yoklardı. telefonlarını aradım ama açan olmadı. evin kapısına geri döndüm. geleceklerinden emindim. eninde sonunda sapnap onu ikna edip geri getirecekti. bu yüzden kapının basamaklarına oturdum.

kendimi kapıya yasladım ve etrafı izlemeye başladım. sokağımız her zamanki gibi sessizdi. ama gecem diğer gecelerden farklı bir sessizlikte ve soğukluktaydı. rahat yatağımızda ona sarılıp uyumak yerine salak davranışım yüzünden sert ve soğuk mermerde oturmuş sevgilimi bekliyordum. ıslak saçlarıma vuran rüzgar arada minik bir titreme veriyordu. geleceğinden ve beni affedeceğinden emin bile değildim ama onu özlemiştim. telefonumdan saatin sabahın dördüne geldiğini gördüğümde inanamadım. birkaç saattir dışarıda onları arıyor ve bekliyordum... düşüncelerim ise bir türlü beni rahat bırakmıyordu

böylece otururken geçen biraz daha zaman ile gözlerim kapanırken telefonumla tekrar onları aramaya çalışmalarıma devam ediyordum. sürekli uzun süre çaldı. açılmadı. tekrar aradım tekrar açılmıyordu. tekrar ve tekrar. tekrar aradım ve gözlerim yorgunluk ile kapanırken telefonu açmalarını bekledim...




ya amk yazarken begenilerimden karışık çaliyoru. eski sevdiğim şarkılar gelince dans etmeye başlıyoru. bölümü yazamıyorum bu nasi iş. cık cık cık

okuyan herkese teşekkür ederim. kısa ama umarım segmissimiñiz dur
yazamıyorum artık uykum geldi amq şimdi bu bölümü atınca kesin 198391839192818281 yıl yenisini yazamam. arkadaşlar sebebi şu nasıl olsa yeni bölüm attım diue rahatlıyorum sonra yeni bölüme baslamiyorum sonra yazmıyorum öyle uzuyor of. kusura bakmayın.. sizi seviyorum💙🏃

~dnf~ yakın arkadaşlar birbirine yanıktırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin