Mihriban...

220 39 6
                                    

Oldukça hareketli başlayan Şanlıurfa macerası, her gün yeni bir hareketliliğe gebe gibi duruyordu. Dün gece Mihriban, kendinden sonra olay yerine gelen emniyet amiri ile yaşananları konuşmuş ve olay yerinden uzaklaşan aracı daha önce de gördüğünü ve bu olayın araştırılması için ilçe savcılığı ve emniyeti ile irtibata geçmeleri gerektiğini aktarmıştı. Bir isteği daha vardı Mihriban'ın. Emniyet bünyesindeki bir ressamı yarın adliyeye gönderilmesini ve dün akşamki şüphelinin eşkalini çizdirmek istediğini söylemişti. Son değerlendirmeleri de yaptıktan sonra olay yerinden ayrıldı ikili.

Ertesi sabah yine gün aydınlanmadan uyanmıştı Mihriban. Sabah serininden korunmak için üzerine geçirdiği hırkası ile yakındaki fırına doğru yürümeye başladı. Niyeti güzel bir kahvaltı hazırlayıp, bütün gün annesi ile ilgilenirken yorulan Gülsüm ablasına sürpriz yapmaktı. Fırından istediklerini alarak tekrar eve döndü ve elinden geldiğince mükellef bir sofra hazırlamak için işe koyuldu. Çok geçmeden evin diğer üyeleri de uyanıp ona katıldı. Oldukça sakin başlayan kahvaltı faslı, Mihriban'ın telefonuna tanımadığı bir numaradan gelen çağrı ile bozuldu. Arayan kişi, olay yerini birlikte incelediği polis amiriydi.

" Sayın savcım iyi günler, rahatsız etmiyorum umarım."

" Estağfurullah Tahsin amirim, buyurun. Bir gelişme mi var?"

" Efendim istihbarat dinlemelerine Siverek kaymakamına yapılacak bir suikast planı takılmış. Ancak istihbarat yetkilileri bütün üst düzey devlet memurlarının uyarılması gerektiğini düşünüyor. Sizin için de koruma polisi ayarlandı efendim. Tehdit savuşturulana kadar size eşlik edecekler. Şuan binanızın önünde görevdeler."

"Anlıyorum Tahsin amirim. Haber verdiğiniz için teşekkür ederim."

" Rica ederim sayın savcım. Tekrar hayırlı günler."

Yaptığı esrarengiz konuşma Gülsüm hanımın da dikkatini çekmişti. Annesi ise tabağındakileri en ufak parçalara ayırmakla meşguldü. " Mihriban, bir sıkıntı mı var canım?" sorusuna karşı ayrıntı vermeden onları dikkatli olmaları konusunda uyardı. Sonrasında ise odasına giderek yeni mesaisi için hazırlanmaya başladı. Önce emniyet binasına gidip tanık ifadelerini okuyacak, sonrasında ise adliyeye geçecekti.

Siyahtan kolay kolay vaz geçmezdi Mihriban. Etek giymeyi pek sevmez ve zaruri durumlar haricinde tercih etmezdi. Siyah kalem pantolonunu üzerine koyu gri kırçıllı blazer ceketini, ceketin içine ise siyah bir bluz giymişti. Omuzlarının hemen altına kadar gelen siyah düz saçlarını ensesinde toplamış ve her zaman tercih ettiği hafif göz makyajını yapmıştı. Yaprak yeşili gözleri yüzünün en belirgin özelliği idi. Beyaz teni, nispeten uzun boyu, zarif vücut hatları ve zerafetiyle her zaman dikkat çeken biriydi. Bu nedenle giyim kuşamda aşırıya kaçmayı tercih etmezdi. Evrak çantasını kontrol etti, babasının alyansını taktığı uzun zincirin boynunda olup olmadığından emin oldu, telefonunu ve güneş gözlüğünü de aldıktan sonra evinin sultanlarına birer öpücük kondurarak evden ayrıldı. 

Dışarı çıktığında Tahsin beyin bahsettiği iki sivil polisi fark etmesi uzun sürmedi. Keza iki genç onu görünce kendilerine çekidüzen vermişler ve savcıya tahsis edilen aracın kapısını açmışlardı. Aslında Mihriban kendi aracıyla gitmeyi tercih ederdi ama eğer emniyet bu yolun daha güvenli olduğunu düşündüyse ısrar etmenin bir öneminin olmadığının farkındaydı. Memurlara teşekkür edip yerine yerleşti ve on dakikalık mesafeyi almak için yola koyuldular. Kısa yolculukları süresince birbirlerini tanımış ve vazifelerinde kolaylıklar dilemişlerdi. Genç polislerin oldukça saygılı ve mesafeli oluşu Mihriban'ı bir nebze olsun rahatlatmıştı.

Emniyet binasına geldiklerinde direk amirin odasına gidip tanık ifadelerini okumaya başladı. İçlerinden birisinin ifadesinde belli tutarsızlıklar vardı. O da döviz bürosunun sahibi idi. İfadede içeri giren üç kişinin yüklü miktarda döviz bozdurduğunu ve devamının geleceğini söylediklerini, işleri bitip dışarıya adım attıklarında ise silah sesleri duymaya başladığını, kendisini masasının altına atarak gizlendiğini söylemişti. Ancak maktüllerin hiçbirinin üzerinden ne döviz bozdurduklarına işaret eden bir dekont ne de onun bahsettiği gibi yüklü miktarda bir para çıkmıştı. Israrla ateş açanların onları soyduğunu iddia etse de ne olayın tanıklarından biri olan Mihriban, ne de diğer tanıklar herhangi bir soygun girişimine şahit olmamıştı. Mihriban bu adamın savcılığa getirilerek sorgulanmasını istedi. Tahsin beye dün akşam ilettiği robot resim meselesi için ise odaya gelen memur, genç kadının tariflerine uyan eşkali kağıda resmetmeye başladı.

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin