Ardından şu cümleyi kurdu.
" Gözlerimin ,Şeytandan bana bir armağan olduğunu ve sarı harelerine lanetler üflendiğini söyledin fakat öğrettiler." Gözleri kalabalık içinde beni buldu.
" Şeytan'ın armağanı değil, güneş parçaları ile donatıldığını , y...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
. .
Nemesis Dünya'yı dolaşmaya başladığı vakit , Gökyüzü , kara bulutlarla kaplanır. Nemesis, bunu nedenini merak edip sorduğunda ise, Gökyüzü şöyle cevap verir:
"Bir yıldız vardır ki efendim, bu Güneştir. Kalbin uyuşturucusudur. Ona maruz kaldığınızda teninizi, eksikliğinde ise kalbinizi yakar." Nemesis daha da bir meraklanır.
"Eksik olmasına rağmen, Şu Güneş görmemiş kalbim, şimdi neden yanmaz?" Gökyüzü ılık bir rüzgar gönderir. Bu rüzgar ise cevaptır.
"Daha bağımlısı olmadınız..."
. . . .
. .
.
Beyler, şimdi ne yapacağız?"
Bu soru belki de dünden beri düşündüğümüz tek soruydu. En başından beri birbirine dolanmayan ipler şimdi çözülmesi imkansız düğümlere dönüşmüştü.
Çipi isteyen kişi, çipin elimizde olduğundan haberdardı ve bir an önce eline geçmesini istiyordu fakat biz sahibine verip vermemek arasında karar verememiş bir de üstüne Kraliçe olduğundan şüphelendiğimiz kızı ve onun ortağını kaçırmıştık. Bunun bize ne gibi kazancı veya zararı olacaktı bilmiyorum fakat bir ihtimal bizim için güçlü bir fırsat olabilirdi.
Şimdi ise üçümüz yan yana durmuş, odanın diğer tarafında baygın yatan bu genç kızın uyanmasını bekliyorduk.
Onunla aramızda sadece kırılmaz camdan bir duvar vardı. Kaldığı odada ise hiçbir eşya yoktu. Sadece sinir bozucu sarı renkli floresanlar ve onların yansıdığı beyaz duvarlar.
Akıl hastanesini aratmıyordu.
Elimize geçen kurbanları nadiren buraya getirme kararı alırdık ve genellikle olay yerine onları, kurbanları katlederdik.
Buraya getirdiğimiz kişiler ise genelde bizim için bir tehlike barındıran, güçlü bağlantıları olan kişiler olurdu ve bu ergen kız bu saydığım özelliklere pekâlâ sahipti.
Onun kraliçe olmasına körü körüne inanmak aptallık olurdu. Belki Kraliçe ile uzaktan yakından bir bağlantısı olsa bile, bu onu Kraliçe yapmazdı fakat bizi ona ulaştırabilirdi.