a

162 15 14
                                        

üçüncü bölüm:
bana sevilmeyi öğretiyordu.

wooyoungs pov

aylar geçmiş olmalıydı. buraya geldiğimden beri hiç gün ışığı görmemiştim. her gün aynı yeri işaretliyordu, bazen daha da derini işaretliyordu. san sadece kendini cömert hissettiğinde yiyip içebiliyordum. en son günler önce yemek yemiş olmalıydım...

yapmak için çok çalıştığım tüm kasların yavaş yavaş yok oluyordu. kendimi boşlukta hissediyordum. güzel yüzü her zaman kafamda beliriyordu. simsiyah saçları gözlerini kapatıyordu. gamzelerinin kanımı görünce nasıl da ortaya çıktığını düşünüyordum. choi san gerçekten çok güzeldi.

ampul yandığında bakışlarımı merdivenlere çevirdim. aynı soğuk bakışlarla oradaydı. bana yaklaştı, bıçağını çıkardı ve aynı noktayı, muhtemelen her zamankinden daha derin bir şekilde kesti.

acıyı hissedecek gücü kendimde bulamadım. bu sebepten ölsem de umurumda değildi. burada bulunduğum süre zarfında tamamen pes etmiştim. sonuçta kimse beni aramıyordu.

dudaklarını boynumda hissettiğimde, o morlukları emerken düşüncelerimden ayrıldım. ağlayamamıştım. belki de umurumda değildi? belki de bana öğrettiklerini yavaş yavaş öğrendiğimdendir. neden rahatsız olmadığımı ben bile çözememiştim. kalbim onu çok sevdiğimi söylerken beynim aksini söylüyordu.

ellerini baldırlarımda hissettim, benden bir tepki almaya çalışırken sertçe sıktı. çakısının uyluğumu kanamaya yetecek kadar derinden kestiğini hissedene kadar sessiz kaldım.

kafasının aşağı doğru hareket ettiğini hissettim, kanı yaladı ve zevkle inledi. eğer onu tanımasaydım, onun bir vampir olduğunu düşünürdüm.

"biliyorsun... sen bana aitsin." dedi, sanki biri beni çalabilirmiş gibi bir kez daha bunu söylemişti. ona ait olduğumu zihnime kazıyordu. beni sevebilecek tek kişinin o olduğunu zihnime kazıyordu.

ben onundum. beni sevdiğini söylüyordu ve bir süre sonra ona inanmaya başlamıştım. muhtemelen aklım sadece onu görmek ve başkasını görmemekle çıldırıyordu. sadece onu görmeye alışmıştım. istediğim tek kişi oydu.

dudaklarını dudaklarımda hissettim, dudağımı sertçe ısırarak ağzımı açmama neden oldu. dilinin ağzımın dolaştığını hissettim. tekrar dudaklarımı ısırmaya başladı, dudaklarımın kanamasına neden olmuştu.

dudaklarımı emdiğini hissettiğimde sonra bana dudaklarıma zarar gelmesin diye dudak koruyucu vermeyeceğini bildiğim için kendime lanet ettim.

bana bunu neden yaptığını hatırlatmıştı, bana sevilmeyi öğrettiğini söylüyordu. artık onun her hareketine ve dediğine inanıyordum.

ona aşık olma düşüncesi beni korkutmuyordu. bana şefkat veriyordu, bana sevildiğimi hissetmeyi öğretiyordu. beynim kalbimi takip etmeye başlamıştı, tek istediğimin san olduğunu biliyordum.

hostage - woosan, çeviri.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin