"15"

108 12 1
                                    


Sabah ilk kalkan ben olduğum için hemen kızları uyandırıp Rüzgarla bulușmaya hazırlanmaya bașladım. Bir dakika. Ben Rüzgar la nerede bulușucağımızı sormadımki! Bir șeyide unutma zaten Safir!
Balık hafızalının tekiyim resmen. Kendime laf geçirirken bir dem kapı çaldı. Kim bu saatte kızların odasına gelirki? Terbiyesizin teki olsa gerek böyle çalınıyorsa bir kapı. Kapı daha fazla çalınmaması adına hızla gidip sinirle kapıyı açtım. Karșımda tașı görünce şaşırmadan edemedim.

"Rüzgar?"

Buneydi șimdi? Çocuk kapımın önünde duruyor ve benim ilk cümlem Rüzgar mı?

"Bulușucağımız yeri bilmediğimden bende buraya geldim."

Haklı. Ama o da sorabilirdi yani. Nerede Bulușucağımız yeri.

"Haklısın. Biz hazırlanıp geliriz şimdi."

"Biz kim?"

"Kızlarda geliyor da."

"Bende sana söylemeyi unuttum. Mertle Denizde geliyor.

Olmadı bütün sülale gidek olmazmı. Diyecekken dilimi zor tuttum.

"Peki. Biraz bekle hemen geliyoruz"

"Tamam"

Çocuğun suratına kapıyı kapattıktan sonra bizimkileri uyandırma operasyonuna geçebiliriz.

"Hadi kalkın!!!"

Bir Milenin oraya bir Eylül ün yanına giderken yorulmuştum. Taș gibi uyuyorlar bunlarda ne yapiyım. En sonunda çareyi üstlerine su dökmekte bulunca komidinin üstündeki su bardağınî alıp ikisininde üstüne bocola ettim.

"Allah belanı  vermesin senin. Ne yapıyon manyak.

"İki saattir uyanmassanız böyle olur malesef Milen hanım
"Ana ben onu unutmușum hadi hazırlanıp gidelim."

"Biraz hızlı olun Rüzgar kapının önünde haberiniz olsun."

"sanki sen hazırsında bize diyorsun."

"Benim hazırlanmam iki dakikamı almaz kendinize bakın önce siz. Zaten önce bir saraya gitmemiz lazım. Konușup öyle yola çıkarız."

"Belki orda bize kıyafet verirler. Hiç savaș kıyafetimiz olmadığından."

"bilmeme olabilir."

Milene cevap verdikten sonra hemen dolabımın karşısına geçip üstümü hemen giyinip kızlara baktım. Onlarda hazirlanmislardı. Cantalarimizi alıp kendimizi dışarı attık. Rüzgar yine çok karizmatik haliyle ortada dururken Mert ve Denizde iki yanındaydı. Sanki gobekleri bitișik gibi ayrılıyorlar bunlarda canım.

"Günaydın"
Mert yine her zamanki sıcak kanliligiyla cevap verirken bende ona cevap verdim.

"Günaydın"

"Tamam hadi gidelim zaten çok oyalandik"

Her zaman ciddi olmak zorundamiydi bu?
Tabi ne olacak ego, ondaki egoyu kimsede bulamazsınız.

Rüzgargil önden biz arkadan ilerlerken Milengil konuşuyorlardı kendi aralarında ben ise sadece onları izleyip yürüyordum.

Okuldan cikip çıkış kapısına varınca durduk ve kapı otamatik açıldı. Bizi Rüzgar ağaçlık bir alana götürdü ve durdu. Portal acti ve 2. Gelisim olan kıralliga  geldik. Eğer portali okulda acsaydi hocalar kiza bilirdi. Yada birbirimize bir sey yapoyoz sanıp yalnis anlayabilirlerdi.
Kırallıkin kapısından içeri girip yine o büyük salona girdik. Ve tam ortasında durduk ve saygıyla eğilip geri kalktık.

Kayıp KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin