Two

509 48 8
                                    

Titrek bir nefes verirken sakin kalmaya çalışıyordum. Gözlerimin içine büyük bir hasretle bakan bu adam, burada olmamalıydı.

Londra'da olması gerekiyordu. Hayatımdan uzakta.

Ama buradaydı, karşımda bana bakıyor, elimi sıkıyordu. Hemen yanımda duran masaya tutundum. Bakışlarım bakışlarından zorlukla koptu. Gülümseyen eşime baktım. Bir çok şeyden habersiz olan Jongin'e.

"Memnun oldum bay Byun." Soy adımı söylemesi kimsenin dikkatini çekmezken benim gözlerim şaşkınlık ile büyümüştü. Beni tanıdığını belli etmeyecek miydi?

Ne yapmaya çalışıyordu? Hafifçe gülümsedim. O kadar zorlamaydı ki, yanaklarım ağırdı. "Bende memnun oldum." Diye mırıldandım zorlukla.

Ardından hızla döndüm yardımcıma. "Biz bir seni görelim diye uğradık sadece. Eve geçmemiz gerekiyor." Hızla eğildim ve aldım koltukta bıraktığım poşeti. "Gidelim biz."

Jongin hafifçe salladı başını. "Tamam sevgilim." Yaklaştı ve yanağıma bir öpücük verdi. "dikkatli olun." Onun gözlerinin içine bir kez daha bakmamak için gözlerim aşağıda çıktım şirketten.

Onunla göz göze gelmeye bile korkuyordum. Ne hissedeceğimi bilememek benim en büyük korkumdu.

Onun ne hissettiğini anlamak görmek benim en büyük korkumdu.

///////////////////////

Yazarın anlatımından

Baekhyun hızlı adımlarla çıktı şirketten. Tam o sırada daralan nefesleri ve karnının altına doğru giren sancı ile duraksadı.

Kolunu tutan ve destek olan Hyorin onu endişeli gözlerle süzdü. "İyi misiniz bay Kim?" Baekhyun hızla salladı başını. "İyiyim, sadece başım döndü. Yok bir şey."

O sırada içeride hala çıkıp giden Baekhyun'un arkasından bakan Chanyeol hala deliler gibi atan kalbini sakinleştirmeye çalışıyordu.

Ne hissettiğini bilmiyordu ama canı yanmıştı. Onu başkası ile görmek, beklediğinden daha çok yakmıştı canını.

Her şeyi bilerek gelmişti buraya. Başlamıştı bu yola. Ama yine de Baekhyun'un gözlerini görmek bile yenebilirdi onu. Güzel gözleri dolarsa, her şeyi siktir eder geri dönerdi.

O bu hayatta gerçekten mutluysa kabullenir, giderdi.

Elini sıkan Jongin'e baktı yorgun gözlerle. Hiç bir şeyi görmeyen hissetmeyen biriydi karşısındaki. Doğal olduğunu düşünüyordu. Önceden Chanyeol da öyle olduğunu hatırlıyordu. Onu değiştiren gece olmasaydı, başlarına gelen şey olmasaydı belki de hala onun gibi olmaya devam ederdi.

Üstelik Jongin'in iflasın eşiğinde olduğunu biliyordu. Sabırla beklemişti bu raddeye gelmesini. Jongin'in onun teklfini reddetme şansı kalmamıştı bu sayede.

"Yeniden tanıştığıma çok memnun oldum bay Park. Aramızdaki bağı geliştirmek için sizi akşam yemeğine davet etmek istiyorum." Jongin büyükçe gülümsedi. Son şansına sıkı sıkıya tutunuyordu.

"Yalnız değilseniz yanınızda birini daha getirebilirsiniz tabii ki de." Güldü "sizin gibi biri yalnız olmaz diye düşünüyorum."

Chanyeol yutkundu. Hafifçe gülümsedi. "En azından şuanlık yalnızım bay Kim. Akşam yemeğini yeni ortağımın evinde yemekten büyük bir zevk duyarım. Teşekkür ederim."

"Akşam görüşürüz, iyi günler." Diyerek hızlı adımlarla ayrıldı şirketten. Arabasına bindiğinde hızla çalışan ve şirket otoparkından ayrılan araba ile yorgun bir nefes verdi.

Fault/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin