twenty four (M)

350 39 2
                                        

Bakışlarım tabağımdaydı. Gergindim ve buna engel olamıyordum. Chanyeol ve Eun muhabbet ederken ben sessizce dinliyordum ikisini.

Gerçekten iyi anlaşıyorlardı.

Ji Eun sevgilimin gözlerinin içine parlayan bakışlarıyla bakıyordu. Elimdeki çubukları sıktım ve masaya bıraktım.

Kıskanç biri değildim. Yıllarca evli kalmıştık ve boşuna hiç kıskançlık yapmamıştım.

Ama şimdi kendime engel olamıyordum. Ona normal bir arkadaşının baktığı gibi bakmıyordu ve bunu görüyordum. Chanyeol bunun farkında değil miydi?

"Sevgilim." Chanyeol'un koluma dokunduğunu hissettiğimde bakışlarımı hızla kaldırdım tabaktan. "Dalmışsın, iyi misin?"

Bakışları sıktığım çubuklara kaydığında hızla rahat bıraktım elimi. "İyiyim, sizi dinliyordum yalnızca."

Ji Eun bana yapmacık bir gülümseme verdi. "Sen, ne mezunuydun?" Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Yine de sakin kalmak adına gülümsedim.

Her hareketi gözüme batıyordu resmen. "Aşçılık bitirdim." Diye mırıldandım. Chanyeol gülümsedi büyükçe. "İngilterede özel bir kursta çalışıyordu. Şef yardımcısıydı."

Bana gururla bakıyor olması içime su serperken gülümsedim. "Doğru, Kore'ye dönünce devam etmedim ama. Uzun zamandır çalışmıyorum."

Karşımdaki kadının kaşları havalandı. "Eşin, çalışmanı desteklemiyor muydu?"

Yapamaya çalıştığı şeyi görüyordum. Beni hatalarımdan vuruyordu. Beni Chanyeol'un gözünde kötü göstermeye çalışıyordu.

"Boşandığım eski eşim, çalışıp çalışmama karışmıyordu. Ben, mesleğime geri dönmek istememiştim." Yavaşça döndüm Chanyeol'a. Yüzündeki ifade garipti. Rahatsız olduğunu fark etmiştim.

"Ben o okulu Chanyeol sayesinde kazanmıştım. İlk işime onunla birlikte başladım. O hayatımda yokken, devam edemezdim." Yüzündeki gülümseme büyürken bende gülümsedim.

"Yani, yapılan hataları konuşmak bu masaya pek yakışmaz ama, bir tek mesleğine devam etmemişsin gibi." Gözlerimi gözlerine diktim. Bana iddia ile bakıyordu.

"Ne demek istiyorsun?" Diye sordum bilmezden gelmeye çalışarak. Chanyeol gerilsin istemiyordum ama susmuyordu.

"Hızlı bir evlilik kararı aldığın-" "Ji Eun." Chanyeol cümlesini böldüğünde bakışlarım hızla döndü Chanyeol'a. "Bunları konuşmaya gelmedik buraya. Baekhyun ile yaşadıklarımız özel. Ve geçmiş evliliği de yaşanılanlar da yalnızca bizi ilgilendirir."

"Baekhyun'la benimle olduğun kadar iyi dost olmak zorunda değilsin tabii ki de. Yalnızca birbirinizi tanımanızı istedim. Ama birbirinizi kıracaksanız, onu rahatsız edeceksen bunun devam etmesine gerek yok."

Ji Eun bakışlarını hızla Chanyeol'a çevirdi. Sinirliydi, kırgındı bakışları. Bunu beklemiyor gibiydi.

Gülümsemeye çalıştı yine de. "Davet edildiğim yemekten kovulmadığım kalmıştı yalnızca." Diye mırıldandı ağzının içinde. Yavaşça geri ittirdi sandalyesini. "Senin için ne yapmış olursa olsun kimin daha değerli olduğunu anlamış oldum Chanyeol. Her şey için sağol. Size afiyet olsun."

Hızlı adımlarla bahçe kapısından çıktığında sertçe yutkundum. Böyle olsun istememiştim ama o resmen bunun için çabalamıştı.

"Bu kadar özeli ona açmamalıydım. Bunu kullanarak seni kırmak isteyeceğini düşünmedim hiç. Ama düşünmeliydim. Üzgünüm." Yorgun bir nefes verdim. "asıl ben üzgünüm. Onun bunları söyleyebilmesinin nedeni benim yaptıklarım. Eğer ben bunları yapmamış olsaydım-"

Fault/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin