436 34 64
                                    

Hızlıca kendini onun ellerinden kurtardın ve merdivenlere koştun. Ama hızını alamayıp giriş kata inmek yerine üçüncü kata çıktın. Koridorun sonuna koştun ve kendini odana kapattın.

"Ne kadar da utanç verici!" dedin kendi kendine. "Ne var adımı öğrense!? Kendi kendimi rezil ettim!"

Hâlâ aklına geldikçe seni utanç ve öfke sarıyordu. Ama dramatik davranmanın bir işe yaramayacağını hatırladın ve gidip yatağına uzandın.

Masanın üstünden cep saatini alıp baktın. Saat 6'yı geçiyordu. Güneş batıyordu.

Ailenle bu eve yerleştiğinde bilerek buranın odan olmasını istemiştin ve ailen kabul etmişti. Geceyi çok severdin. Ve çatı katı, yıldızları izlemek için en iyi yerdi.

Bir saat kadar odanda kalmaya karar verdin. 'Sonra aşağıya inip yemek hazırlarım' diye düşündün ve üzerine örtmek için bir battaniye aldın.

Uykuya daldıktan -tam planladığın gibi- bir saat sonra uyandın.

Uykuda dağılan saçlarını taradın ve yüzünü yıkadın. Sonra da odandan çıkıp merdivenlerden indin.

İkinci kattan inerken hiç bir sorun yoktu ama birinci kattan inerken biraz duraksadın. Sırtında bir ürperti hissettin. 'Acaba camı açık mı bıraktım?' diye düşünsen de inmeye devam ettin.

Aşağıya indiğinde etrafta pek bir değişiklik yoktu, hâlâ düzenliydi. Mutfağa yöneldin.

Oradaydı. Yemek yapıyordu.

"Önce evimi topladı, şimdi de yemek yapıyor. Bu adamın kafası mı güzel?" diye mırıldandın. "Önceki hayatında hizmetçi falandı sanırım."

"Efendim? Bende hizmetçi tipi bile yok!" dedi sana sitem ederek.

Sanırım biraz sesli konuşmuştun. Ya da bu adamın kulakları çok iyi duyuyordu.

"Uyuduğunu görünce ben el atmak istedim." diye açıkladı mutfakta olma sebebini.

"Odama mı girdin!?"

"Kapıdan bakmak girmek sayılmaz... Ayrıca evde bıçakla dolaşan biri olmaması da uyuduğunu anlamak için yeterli." dedi yemeği karıştırırken

"Beni dinle," dedin ve bir elini beline koyup diğer elini de ona savurdun. "...bu evde kalacaksanız bari benim mahremiyetime saygı duyacaksınız!"

"Keşke koyduğun kurallara sen de uyabilsen." dedi gözünü yemekten ayırmayarak.

Elini yavaşça indirdin ve yumruğunu sıktın. Tekrar o an gözünün önüne gelince gözünü ondan çekip etrafına bakındın. Sonra masayı kurmak için mutfaktan çıktın.

Mutfaktan çıkıp oturma odasına geçtin. Ama masanın çoktan kurulduğunu gördün. Çatal ve bıçakların hizada olmasından bile bu masanın özenle kurulduğu belli oluyordu.

"Masa örtüsünü mü ütülemiş bu manyak? Nasıl bu kadar düzgün?"

"Yemek hazır, servis için tabakları almalıy- sen örtüyü niye inceliyorsun?" dedi odaya giren Fransız.

Sen de o sırada masa örtüsünü tarihi eser inceleyen arkeologlar gibi inceliyordun.

"Iıı... Hiiiç, ben yemekleri koyarım!" diyerek tabakları aldın ve mutfağa kaçtın.

Yemekleri koyup geri geldiğinde o da masa örtüsünü inceliyordu.

"...Her neyse, hadi yemek yiyelim."

"Peki." dedin ve tabakları koyup masaya oturdun.



5. Bölüm Sonu

ғʀᴀɴsɪᴢ İᴍᴘᴀʀᴀᴛᴏʀʟᴜğᴜ x ʀᴇᴀᴅᴇʀHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin