limerence ❀ lee heeseung

XX

Amon

''Uyan Amon!'' arkadaşımın sesini duyduğumda gördüğüm rüyadan arınmış ve uykumdan uyanmıştım. Karanlık odaya anında güneş ışığı girmeye başladığında gözlerimi kıstım çünkü şu an bunun hiç de sırası değildi. Derin bir nefes alıp, Arin'in ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım. Önce odamdaki, aslında Heeseung'ın eski odasıydı, bütün perdeleri açmış daha sonra da dolabıma gidip kıyafetlerimden seçmeye başlamıştı. Örtüyü üstümden attım ve yatakta dikleştim. Saçlarım önüme düşerken, saatin kaç olduğunu anlamaya çalışıyordum. O buraya nasıl girmişti? Sunghoon'la ilişkisini saklamıyor muydu?

''Neler oluyor Arin? Sen buraya nasıl geldin?'' Yaptığı işi bırakıp tebessüm etti. Başını hayır anlamında salladı. ''Hafızan geri geldiğinde hatırayacaksın. Kraliyet artık beni tanıyor. Sunghoon'la bu ay içinde evleniyorum. Tabii geri gelirse.'' Gözlerim irileşirken kaşlarımı da çattım. Ne demek evleniyorlardı? Daha geçen güne kadar onu saklamaya çalıştığımı hatırlıyordum. Ama hesaba hafıza kaybımı katmamıştım. Ayağa kalktım ve hızlıca onun yanına gittim. ''Nereye gitti ki?'' En sonunda kıyafetlerimden bir tanesinde karar kıldıktan sonra elindekileri bana uzattı. Ardından banyoma doğru ilerledi. İçerisine girip bir şeyler ararken, bana da cevap veriyordu. ''Heeseung'la beraber!'' O zaman endişelenmesine gerek yok diye düşünmüştüm. Shiyun bana onun keşife gittiğini ve bir hafta içinde gelebileceğini söylemişti. Bu basit bir keşifti sadece.

''Endişelenme. Sadece basit bir keşif.'' Başını kapının ardından çıkararak bana baktı. Yüzünde gerçekten şaşırdığını belli eden bir ifade vardı. Elindeki tarak ve diğer malzemelerle banyodan çıkıp makyaj masama doğru yürüdü. ''Sana keşife mi gittiklerini söylediler?'' Hiçbir şey demeyip sadece başımı salladığımda güldü. Fısıltılı bir şekilde küfür etti. Bunu duymamış gibi yapmayı tercih etmiştim. Yanıma gelip ellerimden tuttu. Daha kısık bir sesle konuşmaya başladı. ''Hafızanı geri getirmenin yolunun susmak olduğunu düşünüyorlar ama öyle olmadığına eminim.'' Ne demek istediğini anlamadığımdan yine sessizliğimi korumuştum. ''Hafızanı, zehirlendiğin için şok etkisiyle kaybettin Amon.''

Dediklerinden sonra yutkundum. Arin bana yalan söylemezdi. ''Kuzey kralı Heeseung'ı öldürmek istedi ve sen de onun için kendini siper ettin. Onun yerine sen bıçaklandın.'' Başımda başlayan hafif ağrı nedeniyle elim oraya gitmişti. Sanki biraz daha anlatsa o dakikalar gözlerimin önüne gelecekti. ''Hain damgası yedin, zindana girdin ve hatta seninle Yeonjun da oraya kapatıldı. Kraliyet seni asla sevmedi ama Heeseung senin için her şeyi göze aldı.'' Gözlerim istemsizce dolarken, acıyı hissetmiştim. Neden olduğunu bilmediğim bir acıydı bu. Gerilerken, bir yere tutunma isteği duymuştum. Korkarak gözlerimi kapattım bir süre. Acı tekrar bastırırken, Heeseung'ın kucağında olduğum kesik sahneler belirmişti zihnimde. O ağlıyordu ve ben de gülmeye çalışıyordum. Eli, kan akan yaramdaydı.

''Ve şimdi, nişanlım senin sevgilinle beraber o hain kralı haklamaya gitti. Bir oduyla beraber. Ama ne biliyor musun? Başlarına bir şey geleceğinden adım gibi eminim.'' Elimden yavaşça düşürdüğüm kıyafetlerimi toparlayıp tekrar bana verirken kendinden o kadar emin duruyordu ki, bir an gelecekten haber almış olabileceğinden şüphe etmiştim. ''Bu yüzden biz de gidiyoruz.'' Onlar koca bir orduyla gitmişti. Askerlerin yardımı olmayacaksa, biz hiçbir işe yaramazdık. Gitmemiz çok aptalcaydı. ''Ordunun yapamadığını mı yapacağız?'' Başını hayır anlamında salladı.

''Biz sadece kralı onlardan önce bulacağız.''

''Heeseung'ın gittiği yere gideceğiz yani.'' Hiçbir şeyi doğru düzgün anlatmadığından daha da gerilmiştim. Hafızam yerinde değilken olayları toparlamam zor oluyordu. Kıyafetlerimi yatağımın üzerine koyup Arin'e yaklaştım. ''Kral yandaşlarından uzak bir yerde, ve kimsenin bilmediği bir yerde olacaktır. Onu kolay bulmalarını istemez dimi?'' Sırıttım. Omuz silktim ve kollarımı göğsümde birleştirip başımı sağa doğru yatırdım. Çok şey istemiyor muyduk? ''Peki o kimsenin bilmediği yeri biz nasıl bulacağız? Heeseung ya da Sunghoon bunun için dışarı çıktığımızı öğrenirlerse, neler olabileceğini tahmin edebiliyor musun?''