XXVII

278 37 25
                                    

Amon

"Harika görünüyorsun..." dedim karşımdaki beyaz elbisesinin içindeki arkadaşıma bakarken. Arin zaten çok güzel bir kızdı. Şimdi kabarık elbisesinin içinde daha da güzel duruyordu. "Sunghoon çok şanslı biri." Sözlerimle aynada kendine bakmayı kesip bana doğru dönmüştü. Utanmıştı. Bu yüzden yüzü kızarsa da, önce bana teşekkür etmiş ardından da sessiz kalmayı tercih etmişti. Gülümseyip yanına geçtim. Çocukluk arkadaşımın şimdi evlenmek üzere olduğunu idrak ettiğim her saniye, duygulanıyordum. Üstelik, hakkında tereddüt etmediğim biriyle evleniyordu ki bunun prens olmasıyla alakası yoktu.

"Çok gerginim... Kraliçe bu durumdan memnun değil. Doğrusu, gerçekten de korkuyorum." dedi elindeki çiçeği tutarken. Korkmakta haklıydı. Kraliçe, ikimizi de onaylamıyordu ama Sunghoon üzerine çok fazla konuşma hakkı yoktu. Heeseung ise bu hakkı olsa, ona şans tanımıyordu. Kraliçe, sarayını iki istemediği kişiye bırakıyordu adeta. Yine de, Kral eşine nazaran bir hayli mutlu ve heyecanlıydı. Onun tek niyeti, oğlunu ve onun kadar değer verdiği Sunghoon'u mutlu etmekti.

"Yani, içini rahatlatır mı bilmiyorum ama... Evlendikten sonra da Kraliçe'ye katlanmak zorundasın. Şimdi de... Alışman gerekiyor." Gözlerini devirdi ve çiçeği zarar gelmesine izin vermeden bir yere koydu. Elleri elbisenin iki yanına düştü. Yanıma doğru yürümüş ve ellerime uzanmıştı. Sakinleşmedi için ona gülümsedim ve sıkıca ellerini tuttum. "Merak etme, her şey çok güzel olacak. Aylardır bu an için gün sayıyordunuz. Üstelik birbirinizi de gerçekten çok seviyorsunuz. Kraliçe bunu bozamaz."

"Kocanın annesi için böyle konuşman doğru mu?" dedi dalga geçercesine. Ardından etrafıma bakınıp omuz silkmiştim. Buna karşılık gülmüştü. Son olarak  elbisesinin arkasındaki detaylara bakarken, saçlarının düzgün olmasına dikkate ettim. Yardımcılar uzun süredir uğraşıyorlardı ve bozulursa onlardan çok ben üzülürdüm. O an kapı çaldığında, ikimizin de dikkati o tarafa yönelmişti. İçeriye giren Anne Hana ile gülümsemiştim. Koşarak ona sarılmıştım. Aynı şekilde o da bana sarılmıştı ama normalde olsa bunu yapmayacağını biliyordum. Etrafımızda biri olduğunda, gerilerek bana aşırı saygılı bir şekilde davranıyordu.

"Prenses Arin hazırlar mı?" Arkadaşım sakin kalmaya çalışarak başını salladı. Çiçeğini eline alıp, Anne Hana'ya döndü. "Bana karşı resmî olmak zorunda değilsiniz, en azından yalnızken... Kendimi daha iyi hissederim. Hem henüz bir prenses bile değilim." dedi gerginliğinin yüzüne yansımasına izin vererek. "Bana göre prenses olmak için, asil bir aileden gelmene gerek yok. Senin davranışların ve kişiliğin nasıl asil yetiştirildiğini gösteriyor canım." Anne Hana'ya katıldığımı belli etmek için arkadaşıma dönüp başımı salladım. Utandığından dolayı başını eğdi ve kızarmış yanaklarını saklamıştı. Bunun üzerine Anne Hana'yla birbirimize bakıp gülmüştük. "Prens Sunghoon sizi merak etti. Bu yüzden gelmiştim. Düğün başlamak üzere."

Aniden fark ettiğim şeyle kendime gelmiştim. Ben henüz hazır değildim. Arkadaşımı hazırlamakla meşgul olduğum için kendime zaman ayırmamıştım. "Ben hazırlanmadım!" diyerek, orada duran elbisemi kapıp paravanın arkasına geçtim. Bu halime güldüklerini biliyordum. Gerçekten hızlı bir şekilde hazırlanırken, onlar da kendi aralarında bir şeyler konuşmuşlardı ve bu sohbetin daha çok arkadaşımı rahatlatmaya yönelik olduğunu biliyordum. Saçlarımı ve en son da Arin için dizilmiş malzemelerle makyajımı yaptıktan sonra aynada kendime baktım. Normalde ikimizi de, yardımcılar hazırlıyordu ama bundan çok hoşlanmıyordum. Birilerini uğraştırmak benlik değildi.

"Yakında sizin de düğününüz olacak prensesim." Bayan Hana konuştuğunda o tarafa döndüm. "Öyle umuyoruz." dedim biraz ses tonumu düşürerek. Demek istediğimim Kraliçe olduğunu ikisi de anlamıştı. "Kral'ın buna izin vereceğini düşünmüyorum. Bence, Kraliçe'ye kalsa şu an birlikte bile olamazdınız." Heeseung, bu anlamda gerçekten sert biriydi. Annesinin sözleri altına kalmak yerine daha çok statüsünü kullanabiliyordu. Derin bir nefes aldım. Bu sırada kapı birkaç kez tıklatıldığında, gelenin Sunghoon olduğunu düşünmüştüm. Anne Hana, giderek kapıyı biraz araladığında, o beni görmese de ben Heeseung'ın geldiğini görebilmiştim.

limerence ❀  lee heeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin