giriş.

52 4 4
                                    

Merhaba arkadaşlar. ben burda yeniyim ve biraz heyecandan yazım hatları olabiliyor kusura bakmayın şimdiden. Kafamda kurduğum hikaye bambaşka Bir şey ama bir ana da tek bir cümle ile değiştirebiliyorum. Ve bu çok canım sıkıyor neyse umarım beğenirsiniz. Giriş tarihini yazarmısınız.

Defne efsun korkmaz.

Sabahın ilk ışıklarıyla kalkıp hazırlandım. Buzdolabından bir kaç parça kahvaltılık çıkarıp ekmek arası yaptım, yedim. Bugün güzel ve şık olmalıyım. Çünkü arkadaşımın düğün organizasyonunu ben yapıcaktım. Küçük bir çiçekçi dükkanımız vardı orda bir kaç arkadaşımla beraber yönetiyorduk. Az da olsa katkı sağlıyordu bize ama yetmiyordu. Ben de nasıl kolay yoldan zengin olurum onu bulmaya çalışıyorum.
Ve Sanırım buldum. Arkadaşım, elanın düğün günü girişte bir pano olucak ve orda yazılan bizim bilgilerimiz olucak. Bu sefer olucak gibi. Ela ve savaş aşık olarak evlenen bir çift Zengin ve yakışıklı aile çocuğu olan savaş ve baya tanınan biri olduğu için davete ismileri ile ün salmış insanlar olucak. Bu sayede ben de bir şeyler kazanıcam.

Hazırlanıp evden çıktım ve beni her şeyden habersiz yeni hayatın içine alan yere gitmeye koyuldum.
Arabam olmadığı için otobüs durağına kadar yürüdüm, her sabah buraya yürümek o kadar zor ki, bazen hayata gelişimi sorguluyorum. Hep yaptığım gibi yine bir şeylere sayıp duruyorum.
Bazen neden ben diyorum ama hep aynı çıkış noktasında buluyorum kendimi, annemi küçük yaşta kaybetmem benim suçum değil sadece onun dünyada vakti o kadarmış. Babamı ise ben hayattan soğutmadım o annemin gidişine hala inanamıyor, yani sorun ben değilim. Sorun kaderimiz

Otobüs durağına yaklaştım ve bekledim aradan 5 dk geçti ve araç gelmişti, insanlar Teker teker bindikten sonra bindim ve Akbili bastım. Oturacak yer olmadığı için yine şansıma sövdüm. Her gün mü yer olmaz yaa bir kere şans benden yana olsa ne kadar güzel olurdu.

Neyse defne sinirlenmek yok sakin ol! Sakinn!

Ela Savaş ile oturacağı evi ayarlamıştı ve beni yeni dizdiği evine çağırıyordu, sessiz ve sakin bir yer istediği için kabul etmiştim.
Evinin yakınında bir durakta durdum. Yine yürümeye başladım
Ela, sarışın alımlı ve ela gözlü hafif minnak bir tipti ve annesi babası ile Ankara'da yaşıyordu. biz ela ile orta okulda tanıştık. o da lisede sıtaj gördüğü bir şirkette savaş ile tanıştı, yani savaş elanın çalıştığı şirketin sahibi.
Her ne kadar dışarıdan o kız para için evleniyor bu adamla diye görünse de. Onlar aslında aşk evliliği yapıyor. Elanın da bunu çok taktığı belli ki her gün bunun tartışmasını yapıyordu. Ben de, kim ne derse desin takma hiç te öyle görünmüyor desem de aynıydı.

Elanın atığı konuma baktım, evin önündeydim. Meraklı gözlerle gerçek olmayacak kadar güzel ve ihtişamlı evi süzdüm. Vaycanına dercesine içim gitti resmen ağzım açık saray gibi olan evi taciz etmeye başladım. Demek burda oturucaktı. Dev, siyah olan kapının yanına ulaştığım da kapıda mavi takım elbise giyinimli görevliye baktım."buyrun kime bakmıştınız"
Dedi, ben de biraz daha yaklaşarak " ela bolat, arkadaşım olur kendisi düğün hazırlığı için çağırmıştı da" dedim. Elini bir dakika dercesine gösterdi ve kulağındaki kablosuz kulaklıkla konuştu" ela hanımın misafiri gelmiş kapıyı açın" dedi, sanırım evin kapıcısıydı. Peki neden kapıda bekliyordu ki, acaba güvenliği mi sağlıyordu iyide kimi kimden koruyordu.? Büyük kapı otomatik olarak açıldıktan sonra. Karşımda yol gibi dizili görevli görmemle ikinci şokumuda yaşamış oldum. Ama bunlar siyah takımlı. Evi kapıdan dolayı tam görmediğim için gözlerim her yerdeydi. Çiçekler ayrı bir hava katarken havuzun görünüşü muhteşemdi. Tam içeriye adım atıyordum mavili olan önüme geçti." İsminiz " dedi. Hiç beklemeden söyledim çünkü eve girmek istiyordum dışı böyleyse içi nasıldır acaba." Defne korkmaz " göbek adımı söylemek istedim onu bilmesine gerek yoktu nede olsa. Başını salladı ve geri çekildi. ben de nihayetinde içeri girebildim. Tabi girene kadar etrafa ağzım açık bakmayı da ihmal etmiyordum. Görevlilerinde başı yerden kalkmıyordu. Beyaz ahşaptan yapılmış kapıyı açan bir kadın çıktı. " Hoş geldiniz. Ela hanım sizi salon da bekliyor buyrun" dedi kız çok değişik suratlıydı teni de esmer ve giydiği elbisenin kısalığını hiç bahsetmiyorum bile.

Salona girdiğimde ela beni gördüğü gibi ayağa kalktı ve koşarak sarıldı. Ben de karşılık verip sarıldım. " Hoş geldin canım" dedi. " Hoş buldum canım" dedim ve beni tekli koltuklara yönlendirdi. Salon evin dış görünüşüne göre daha sade ve düz renklerleden oluşuyor du.
" Evet, nasıl bir organize istersin." Dedim ve kağıt kalem çıkardım çantamdan. Ela elini çenesine koyup düşündü. "Ya aslında ben öyle büyük abartılı şeyler istemiyorum. Sade olsun, mesala elinde sade olarak nelere var" dedi, ben bunları söyleyeceğini hiç düşünmemiştim. Süsü, abartıyı, çok severdi oysaki. Merakla baktım ona." Bunu sen mi söylüyorsun. Şaşırdın herhalde." Dedim tepki vererek. Elimdeki kağıdı ve kalemi bırakarak. Bana gülümsedi ve ellerini birleştirdi." Gerçekten öyle şatafatlı şeyler istemiyorum. Hem" " elaaa! Kızım nerdesin" bı kadın sesi yaklaşıyordu salona doğru. " Burdayım Bensu hanım." Diyerek kadını cevapladı. Bensu kim. İçeri hafif kısa ve tombik, kumral tenli bir kadın girdi. " Aa misafirin mi var. Merhaba ben Bensu elanın kaynanası." Dedi ve elini uzattı yanıma gelerek. Ben de hemen ayaklanıp elini sıktım hafif. " Merhaba ben de defne, elanın düğün organizasyonu için gelmiştim." Dedim. Büyükler benim için hep değerlidir bu yüzden ağzım kulaklarımdaydı. Annemi küçük yaşta kaybetmenin acısı vardı ve her zaman da büyüklerimize saygılı olma konusunda benimle konuşurdu. Bu yüzden di heyecanım. Bensu hanım da bu sıcaklığı hissetmiş olmalı ki gülümseyip elini otur dercesine uzattı ve kendiside karşımdaki koltuğa oturdu." Öyle mi çok sevindim ela çok heyecanlı ve gergin bu düğün için o yüzden her şeyle sen ilgileniceksin dimi yani sağdıçsın" dedi. Baş salladım

Ela gülümsedi ve bensu hanıma döndü." İlacınızı içtiniz mi tok karına olan" dedi kadın birden ayaklandı ve salondan çıktı giderken de cevap veriyordu." unutmuşum kızım iyiki hatırlattın." Dedi.

Ela bana döndü ve elimi tuttu." Defne ben hamileyim" dedi bi an da. " Nee! Sen ne dediğinin farkında mısın ela. Daha evlenmedin üstelik." Dedim sinirili bir şekilde. Bu nasıl olur ya nasıl yapar hiç mi düşünmedi ya savaş onu istemezse bı anda ben evlenmicem derse ne olucak peki. Ela öyle gözü kara Bir insan değil di ki hemen kanardı ve üstelik resmi nikahtan önce dini nikah yoktu. Ben geleneklerine bağlı bir insan olduğum için çok büyük tepki veriyordum. Ayakta bir ileri bir geri hareket ediyordum. Elimi anlıma kattım. Ve ela ya döndüm. " Ya Bir şey desene niye susuyorsun. Kızım Allah korkusu yok mu sen de" dedim. Oda hafif sinirlenmiş olmalı ki " delirdin mi tabi ki var. Biz de dini nikahı çok önceden kıymıştık." Dedi. Biraz olsun rahatlarken tekrar konuştum sinirle." Öyle mi ya seni istemezse resmi nikah yok çocuk benim değildir derse." Dedim. Bu çok aptalca. Ben böyle bir şey aslaa yapmam! aslaaa!.

" Savaş söz verdi. Düğünü onun için sade istedim. Lütfen beni yanlız bırakma defne senden başka arkadaşım yok biliyorsun." Dedi, bana yalvarırcasına. Kabul edicektim tabi. Çünkü benim de onadan başka arkadaşım yoktu. Bu zamana da kolay değil ki dost olmak.




Evet nasıl buldunuz bölümü.
Burda defne yi tanıdınız. İkinci bölümde ise karan ı yani esas oğlanı tanıyacaksınız. Ve sonradan Defne ve karan tanışacak bakalım nasıl olucak karşılaşmaları.

Sizce evlenmeden iki insan bir araya gelmelimi. Çünkü bu zaman da görüyoruz ki insanların artık gizlisi saklısı yok. Yaptıkları şeyleri bile gizlemeden yaşıyorlar. Mesela nişanlı bir insan sanki evliymiş gibi yaşıyorlar resmen ve sonra hamile kaldım çok pişmanım bile denilmiyor. Dinimizce de uygun değil. Bu raddeye gelme sebebimiz ise inançlarımız olsa gerek.

Şu an da yeni olduğum için biraz az gelmiş olabilir ama ikinci bölüm sizler için daha uzun yapacağım. Oy verirmisiniz.

Allah'a emanet olun.

ELLERİN ELLERİME Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin