2. bölüm ummak

32 6 1
                                    

"Uçup gidebilecekken, yanında kalan; kanatlarının varlığın yok sayan ve senin kalbini gökyüzü yerine koyan bir kadının kıymetini iyi bil."

Defne efsun korkmaz.

Nerdeyse ölümden dönmenin ardından eve sağ salim gelebilmiş tim. Kırmızı ışığın yanması onun omrunda değil miş gibi. Ezicekti beni. Mafya tipi var gibiydi. Nedense öyle geldi. Benim elanın yanından ayrılmamın ardından yarım saat geçmişti ve bu olayı yaşamıştım.

Bi türlü çıkmıyordu aklımdan. Nasıl böyle bir hataya düşebilir di insan?
Savaşa ne demeli hadi ela saf peki savaş hiç mi düşünmedi. Bunun doğru olmadığını. Elimi anlıma kattım ve diğerini de bel boşluğuna kattım. Oturma odasında dönüp duruyordum. Ben kirasını bir hafta geciktirdigim. Evimde dört dönüyordum çok sade sessiz bir sitenin ikinci katında oturuyordum. Babam ise adana da kendisine babadan kalan evde yaşıyor du. Babamı görmeyeli üç sene olmuştu. Neden bilmiyorum ama, belkide biliyorum.

Telefonumun zil sesi kulağıma ulaştığında. Yatak odasından geldiğini duydum ve oraya yöneldim. Arayanın iş yerinden olduğunu gördüm. Yasemin di." Efendim yasemin" dedim onun konuşmasını beklerken. " Efsun bugün gelmedin bir şey mi oldu diye aradım." Dedi. Ela dan sonra çiçekçi dükkanına gidicektim." Aa! Evet birazdan geliyorum. Görüşürüz." Dedim ve kapattım.

Dükkanıma girdiğimde her yerde takım elbiseli adamların olması beni çok şaşırtmıştı. Ve yanlarında savaş da vardı. Her biri ellerinde malzemelerle dışarıya koli taşıyorlardı.

Dükkanın ayrı yerlerin de ışıklar vardı ve bu çok güzel hava katıyordu. Bu benim fikrim di çünkü ışıklarla süslemeyi çok seviyordum. Yasemin ise gerçek bı bahçe yapmayı seviyordu. Savaş a el sallayıp yanına yürüdüm. O da bana bakıp gülümsedi.

"Hoş geldin savaş sen burdamıydın." Dedim onunla biraz mesafeli konuşarak. " Evet,ela seçtiklerimizi hemen al diyince ben de geldim buraya" dedi. Ve elinden düşmeyen telefonuyla ilgilendi. Umarım ela mutlu olurdu umarım savaş onu üzmez di. " Hım anladım" dedim. Neden bu kadar aceleci davranıyorlar ki daha bir hafta vardı. " Bu arda düğün yarın olucak ela beklemek istemedi" diyince. Ona doğru şaşkın gözlerle döndüm. " Bana yedi gün sonra olucağını söyledi" dedim hafif kaşlarımı çatarak. Ela bu kadar mı güvenmiyor du savaşa. " Onu kırmak istemedim ve hamile olduğunu biliyorsun" dedi elini ensesine atarak. yine anlamış gibi yapıp başımı salladım. Ve son işlerini de halledip gönderdim. Kendime yarın için bir şeyler almam lazım. Ama tek başıma saçma sapan şeyler de bakmak istemiyorum

"Efsun, hadi gidelim düğün için Bir şeyler bakmaya" dedi yasemin çantasını alıp yanıma gelerek. Gülümsedim ve beni bu durumdan ancak Yasemin kurtara bilir diye düşündüm. " Tamam hadi gidelim." Dedim koluna girerek. Şimdi keyfim yerine geldi.

Ankara'nın çarşısında gezip durduk ama yaseminin istediği kıyafeti bı türlü bulamıyorduk. Herkesten güzel olması gerekiyormuş. Belki düğünde aşık olacağı adam vardır. Gözlerimi ona devirdim. Bekarlık daha güzel dedim içimden ne dert edicektim ki? hayatımın aşkının peşinden koşmayı mı. Güldüm içimden. düşündüm de çok komik oluyor du ben aşık olucam ve onun peşinden koşucam. Ayy tam bir rezillik! Hiç benlik bir hareket olmaz. Yasemin gizliden yapıyordu bunu. Ama yüzde vermiyordu. Nasıl beceriyor böyle şeyler. Hiç anlamıyorum. "Yasemin al artık ta gidelim. Başlıyacam şimdi senin herkesten güzel olucam takıntına." Sıcağın ortasında pişmiş kelle ye döndüm ya. Ankara hiç bu kadar sıcak görmemiş ti bence. Ben daha fazla dayanamadım kendimi bi kafenin içine attım. İçerisi serin ve ferah tı. Yaseminde benim girdiğimi görünce. Geldi yanıma oturdu. " Off yaa sen istediğini buldun tabi, ya ben." Dedi surat yaparak. " Soğuk birşeyler içelim tekrar çıkar bakarız olur mu" dedim gülümseyerek. Oda başını aşağı yukarı salladı ve önüne döndü.

Ben, soğuk portakal suyu içerken yasemin de limonata içiyordu. Bı anda kapının sert kapanmasıyla kafede oturan kişilerle birlikte o tarafa döndük. Elinde telefon ve sinirili bir şekilde konuşan adama baktım. Bu o değil dimi? Yok ya tevafuk un bu kadarı olsa gerek. Bana neredeyse çarpan kişi bu. Onu orda öyle bırakmam merhametsiz olduğum anlamına gelmez. Ben Yanlızca erkeklerden uzak durmaya çalışıyordum. Hem bakınca hiç bir şey yok tu Tek de değildi yanında. Ondan Biraz kısa bi adam vardı.

"Efsun, ne oldu. Adamı tanıyormusun." Dedi yasemin şaşkın gözlerle. "Bana nerdeyse çarpan kişi" dedim önüme dönerek. " Ciddi Misin, kızım bu adamın büyük bir şirketi var. Karan demir bolat." Dedi bağırarak. Şimdi rezil olucaz onun yüzünden." Ya bağırma şimdi duyucak bizi. Hem kimse kim banane. Hadi içtiysen kalkalım." Dedim onun kolun tutup kaldırdım. Bana baktı ve sırıttı. " Kız yoksa sen de mi hıı" dedi. Gözlerimi ona devirdim ve yürümeye zorladım. " O kim ben kim. hem o baksa ben bakmam" dedim burnum havada. Adam yakışıklı olabilir ama bu ona aşık olacağım anlamın gelmez dimi.
Yok canım gelmemeli.

Bir daha karşıma çıkarsa işte o zaman bu işte bir şey var derim. Umarım çıkmaz. Oflayıp çıktım dışarı ve yasemine hiç dönemeden." Ağzını açıp tek kelime bile etme. Elbiseyi alalım ve evlerimize gidelim." Dedim sinirli ses tonumla. Önüme geçip. Ağzına fermuar çeker gibi yaptı ve yürüdü. Onun istediği kıyafeti alıp evlerimize döndük.

Ben, yeşil renk, kolları balon, saten bir elbise aldım yasemin ise pembe kuyruklu uzun bir elbise aldı. Şallarımızıda elbiselerimize uygun aldık ve evlerimize döndük. Yarın güzel geçer umarım, yatağıma uzandım uyku moduna geçmek için küçüklüğümden şimdiye kadar hep yaptığım gibi, mırıltılar çıkarmaya başladım. ve uykuya daldım. Önceden garip gelse de ancak böyle uykumun geldiğini anlıyorum.

Sabah namazını heda ettikten sonra kalkıp sitenin etrafında biraz koştum ve eve geldim. Zinde olmak için hep yapardım yada sert acılı bir kahve içerdim. Bu huylarımı babamdan aldım diye bilirim. Annemin pek hatırası yok ben de bu yüzden onun neleri sevdigini ve nelerden hoşlandığını sadece babam biliyordu. Bize de anlatmaz dı. Banyo yaptıktan sonra kendime Bir şeyler hazırladım ve vakit geçirmek için biraz kitap okudum. Umarım sorun çıkmadan düğün olup biterdi. Düşüncelerimi bozan zil sesi ile kapıya doğru gittim. Banyo yaptığım için saçlarım açık ve ıslaktı. Kapıyı açmadan önce kapı deliğinden baktım. Yasemin gelmişti.

Kapıyı açtım. Benden önce davranıp " hadi hazır değil misin."
Dedi ve salona geçti. Ben de peşinden gittim. Boydan Elbisesi ona çok yakışmıştı. Pamuk şekeri prensesi gibi de diyebilirim. Ayakta durdu." Hadii efsun, "annemin bana seslendiği ismimi söyleyince. gülümsedim. Yanlızca değer verdiğim insanlar bana bu adımla seslenirdi. " Tamam patlama" dedim gülerek sanki gören sanacak o evleniyor. Odama geçip hazırlandım. Aynadan kendime bakınca, beyaz tenime yeşilin çok yakıştığını fark ettim.salımı yaptım

Ayakkabı olarak beyaz tek bant topuklu. Çantamı da kıyafetime uygun seçtikten sonra hazırdım. Makyajımı abartmadan yaptım. Salona gelince yasemin bana döndü. " Vay vay vay! analar neler doğuruyor be " dedi. her zaman ki sözlerini tekrar etmişti. " Teşekkür ederim. Senin kadar olmasam da. neyse hadi geç kalmayalım." Dedim. Çıktık siteden arabaya bindik ve davete doğru yol aldık.

Umarım güzel gider:)

ELLERİN ELLERİME Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin