"Ne zaman tükendim, kendimi sana atıyorum Allahım, bana yeniden can ver."
Sabah ezanı için kurduğum alarm ile uyandım. Başıma örtüğüm şalım ile üzerime giydiğim uzun yeleğimle mutfağa geçtim boğazım kurumuştu bir bardak su içeyim derken bir anda arkamdan birinin geldiğini hissettim. Arkamı dönüp çığlık atıcakken karanı gördüm " Ya bi insan kendi mutfağına neden sessiz girer" Dedim. Sitemle, elini sus deri gibi yaptı.
" Baban uyuyor, aşağıdaki katta, uyanmasın diye sesiz geldim." Dedi. Oda dezgaha elini uzattı benim doldurduğum suyu içti. " Imm bu su neden bu kadar lezzetli, normal de böyle değil, ne yaptın suyun içine ilaç mı attın" dedi, şaşkınlıkla. Sırıttım birazcık oyundan zarar gelmez bence, benim doldurduğum suyu nasıl içermiş görsün. " Evet, ne yaptın sen, onun içine attığım uyku ilacı, geceleri uyuyamıyorum diye." Dedim. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Dudaklarımı birbirine bastırdım.
" Nee? Niye daha önce söylemedin, iki saat sonra işe gidicem ben." Dedi. Bak ya birde cevap veriyor sıkıysa vermesin. " Benim suyumu içiyorsun, üstüne bana kızıyorsun öyle mi" dedim, kaşlarımı çattım.
Elini anlına kattı, fazla sürdürmek istemediğim için. " Şaka yaptım ya, ilaç yoktu içinde." Dedim, başını kaldırdı ve bana baktı, kaşlarını kaldırdı. " Şaka öyle mi peki, neden suyun tadı değişikti." Dedi. " Çünkü, içine bana hac dan gelen zemzem suyunu kattım. Rahatsızım o yüzden şifa niyetine" dedim anlamış olucaktı ki. Elini ensesine attı." Kursa bakma ya ben bı an da alıp içtim." Dedi. Önemli değil derecesine baktım ona.
" Bu arda babam uyanık yani ses isteğini kadar yapabilirsin, zaten bugün benim evime geçicez babamla." Dedim, kendi evim varken, tanımadığım adamın evinde kalıyordum, aynen efsun tanımadığın ve evlenecek olan adamın evi.
" Sen bilirsin. Bugün öğleden sonra gelicem işimiz var. Ve ayrıca beyaz giysen iyi olur." Dedi ve gitti. Bari ne işimiz olduğunu söyleseydin. Neden beyaz giyecekmişim?
Namazımı huşu ile kıldıktan sonra. Kahvaltı sofrasını hazırladım. Kahvaltı yaptıktan sonra. Karan bizi evime bırakmak istediğini söyledi. Evime geldiğimde ise, öyle mutlulu olmuştum ki, tüm eşyalarıma tek tek dokunuyordum. Babam evde kalıcaktı. Ve bende işime gidicektim. " Kızım bugün eve erken gel olurmu." Dedi, tamam anlamında başımı salladım.
İş yerine geldiğimde, içerinin dolu insan olduğunu gördüm. Normal bi çiçekçi dükkanı neden bu kadar kalabalık. İnsanların çeşit çeşit çiçekler alıp çıkıyordu. İçeri girdim. Yasemin otuz iki diş sırıtıyordu. Ne oluyor anlamında baş salladım. Yanıma geldi koluma girdi. " Gel gel sana ne anlatıcam" dedi.
Oturmak için yukarıda hepimize ait bi oda var oraya geçtik, " ne bu kalabalık yasemin,?" Dedim. " Senin burda çalıştığını öğrenmişler defne bolat" dedi. Nasıl yani kim beni öğrenmiş. " Nasıl yani" dedim. "Hani magazin haberlerine çıktın ya herkes seni defne efsun bolat zannediyor" dedi. Hiç şaşırmadım.
" Ee bu nasıl hâl olucak," dedim. Elini açtı." Hâl olucak bir şey yokki," dedi. Bu kalabalık hepmi olucak yani. "O zaman bizim daha çok elemana ihtiyacımız var. " Dedim. " O işte hâl oldu." Nasıl yani. " Ya gelenler iş te istedi bizde uygun olanları işe aldık" dedi. Buna da şaşırmadım.
" O zaman bana gerek kalmadı" dedim. Onları yokluktan kurtardım desem bencil mi olurum. Sonuçta karan tarafından tanındım. " Ne demek gerek kalmadı, kızım sen buranın ilk ortağısın." Dedi. Doğru ama, benim daha ulaşamadığım hayallerim var. " Ben üniversiteme kaldığım yerden devam edicem yasemin belki. İstediğim gerçek olur." Dedim. Bana sarıldı. " Bensiz mi gidiceksin" dedi. Tabi ya beraber gidicektik. " Hayır sende geliceksin hadi benim işim var, buralar sizde " dedim. Tamam dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELLERİN ELLERİME
Romansa"Karan bey bu olanlar doğrumu. Karınız sizi aldatıyor mu" "Karan bey Efsun hanım sizin gerçektende eşiniz mi" insanların olamayan eşlerinden bahsetmeleri ne kadar da ironi, onlara yok öyle bir şey desemde inanmıyorlardı. Buna bir açıklık getirmenin...