İğrenç bir pazar günü olacağına emindim. Çünkü bu gece Poyraz'ın sevgilisi rolünü üstlenecektim. Dün bütün gün Çağla bana zerafet dersleri vermişti. Poyraz'ın sevgilisi rolünü oynamak azıcık, miniminnacık da olsa hoşuma gidiyordu.
Akşama kadar ders çalışıp, kitap okudum. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Ama işe yaramadı galiba. Çünkü 100 sorudan 97 yanlışım vardı. Bu sonucu gördükten sonra kendimi daha da aşağılamak istemediğimden dolayı ders çalışmayı bıraktım.
Anneme okulun partisine gideceğimi söylemiştim. Ama Poyraz'ın gelip beni alacağını bilmiyordu. Sabah 7'de insan dışı bir şekilde uyandırılana kadar ben de bilmiyordum. Nasıl insan dışı uyandırıldığımı merak ediyorsanız açıklayayım:
'Geceleri odam oldukça sıcaktır. Bu yüzden pencerem açık uyurum. Sabah annem işe giderken camımı kapar. Ama kapım kilitli olduğu için bu sabah kapayamamış. Poyraz'da Çağla'dan evimin adresini öğrenip gelmiş. -Çağla bizim yakışacağımızı düşündüğü için...- Yangın merdiveninden tırmanıp, odama damlamış. Yüzüme yastık bastırarak beni uyandırdı.'Ders çalışmayı bıraktıktan sonra dolabımın karşısına geçip şöyle bir elbiselerime göz gezdirdim. Sonra bordo elbisemde karar kıldım. Altına da siyaah dolgu topuklularımı giyecektim. Saçlarımı da düzleştirirsem ohoo ne de güzel olacaktım. Tam da Poyraz'a yakışır biri gi-. Ne diyorum ben ya?
Akşam olduğunda kapımın önünde uzunca korna çalan Poyraz'a "Azıcık beklesene öküz! Senin yüzünden göz kalemimim arabada süreceğim!" diye çıkıştım. Sonra da ön koltuğa binip üstteki aynayı açtım. Göz kalemimi sürmeye tam başlamıştım ki Poyraz beni beğendiğini belirten bir ıslık sesi çıkardı. "Bu gece tam da benim kızım gibi olmuşsun." dedi. Yanklarımın kıpkırmızı olduğuna yemin edebilirim.
Yol boyunca ağzımı açmadım. Ya da ne söyleyeceğimi bilmediğim için konuşmadım. Poyraz her kıza böyle davranırdı. Ben özel biri değildim. İç sesim "Madem özel değilsin neden seni ailesine 'sevgilim' diye tanıştırıyor?" diye bağırıyordu. Ama onu bastırdım.
Evin önünde durduğumuzda ağzım 'O' şeklinde açıldı. "Yuh!" diye sesli düşünmüş olmalıyım ki "Ağzını kapat da sinek kaçmasın." dedi. Yüzünde alaycı bir gülüş vardı. Utançla ağzımı kapayıp eve doğru yürüdüm. Tam zile basacakken elimde bir sıcaklık hissettim. Bakışlarımı elime doğru yönelttiğimde Poyraz'ın elini gördüm. Yanaklarım yine domatese dönmüştü.
Kapıyı bir hizmetçi açtı. Acaba annesinin açmasını mı bekliyordum?
Bu düşünceme kıkırdadım. Komikti. Poyraz bana "Neden gülüyorsun?
bakışı atınca sustum. Garip bir gecenin beni beklediğine adım gibi emindim.Poyraz elimdeki sıcak dokunuşundan cesaret alıp içeri girdim. Anne ve babasını göreceğimi sanıyordum ama oda boştu. Ona hayretle baktım. O da şaşırmış gibiydi. "Gülay!" diye bağırdı. Bir hizmetçi bayan yanımıza geldi. "Buyrun Poyraz Bey?"
"Annemler nerede?"
"Az önce ortağınız Sedat Bey aradı. Apar topar Amerika'ya gittiler. Bavullarını bile hazırlamaya zamanları olmadı. Şimdi kardeşiniz hazırlıyor. Sonra onlara göndereceğiz." dedi. Yani boşu boşuna hazırlık yapmıştım.
"Beni evime geri bırak diye." tısladım. "Hayır." dedi. Yüzünde kararlı bir ifade vardı. "O niye ya?" sinirlenmeye başlamıştım. "Çünkü bu gece senle derin bir sohbet kuracağız..."