°1

786 80 39
                                    

Yürüdüğüm yollarda, kulağımda çalan parçalar eşliğinde insanları izleyerek okula doğru adımlıyordum.

Büyük meşhur kapımızdan içeri girerken yine her zamanki gibi aşırı özgür hissediyordum.

Üniversite bana hep böyle hissettiriyordu. Aile evinde olmak elbette güzeldi ama onların yanında olmayınca daha çok şey yapabiliyordu insan. En başta bir yere giderken izin alma derdi yoktu. Zaten İstanbul'a aşık birisiydim. Daha ne olsun yani.

Kapıdan girdikten sonra telefonun çalmıştı. Arayan Helindi.

"efendimmm"

"kuzum neredesin"

"kampüse girdim şimdi"

Helin benim yurtta oda arkadaşımdı. Onu çok severdim ve her daim arkamı toplardı.

"bende geliyorum şimdi beklesen beni. Bugün yine ortak dersimiz var. Beraber gidelim"

Olduğum yerde durup Helini beklemeye başladım. O sırada kampüste yürüyen, derslere yetişmeye çalışan gençleri izliyordum. Herkes bir telaş bir koşturma içerisindeydi. Hayat hep böyleydi değil mi. Asla bitmeyecekti bu koşturmaca.
Gözüme az ilerde banklarda oturan bir suret dikkatimi çekti.

Batuhan

İlk aşkım, ilk hayal kırdığım.
Bir ay önce ayrılmıştık. Bir yıllık bir ilişkimiz olmuştu. Geçen ay benden sıkıldığını söyleyerek benden ayrılmıştı. O kadar çok üzülmüştüm ki. Bu süreçte beni toparlayan kişi Helindi.

Yanında bir kız oturuyordu ve kızın neredeyse içine düşecekti. Bu görüntüyü görmek içimi cız ettirdi. Ben hala onu düşünürken, unutamazken onun başkalarıyla olması delirtiyordu. Neden bu kadar acizdim ki.

Uzun süreli bakışım yüzündne hissetmiş olacak ki benden yana baktı. Hızla arkamı döndüm ve kapıya doğru döndüm. O sırada da Helin kapıdan giriş yapıyordu. Koşarak yanına gidip koluna giridm ve fakültemize doğru yürütmeye başladım.

"ne o Batuhanı mı gördün yine"

"off evet. Yine o simge yosması ile birlikte oturuyordu"

"of Asiye, yeter ama kuzum ya. Bir ay geçti adamın umrumda değilsin neden kendini bu kadar üzüyorsun"

Hızlı attığım adımları aniden durdurunca Helin de otomatikmen durmak zorunda kaldı.

"sağol ya Helin. Umrunda değilsin falan değince çok iyi oldu"

Helin benim dolan gözlerime karşılık yine her zamanki gibi yüzüme koydu ellerini ve yanağımı öptü.

"güzelim, Asiyem. Ne kadar güzel ve değerli bir kız olduğunun farkında mısın. O şerefsiz seni hak etmiyordu bile. Hem o bir yıllık ilişkinizden kaç defa ayrılıp birleştiniz siz. Ya gereksizin biri için kendini üzmeye değer mi yaaa"

"ne yapayım Helin, o benim ilkimdi. İlk defa elimi tutan, ilk defa öpmesine izin verdiğim kişi o. Kalbimi ilk defa böyle attıran da oydu. Unut değince unutulmuyor"

Helin beni kendine çekip sıkı sıkı sarıldı.

"kuzum benim unut demiyorum de, en azından bırak üzülmeyi. Değecek birisi değil çünkü"

Gözyaşlarım silip kendime gelmeye çalıştım. Haklıydı, değmeyen biriydi. Aslında bazen gözyaşlarımın sebebi de bu yüzden di. Değmeyecek olan biri için kendimi heba ettim. Bir yılımı verdim ona.

Fakülteye girerken kapının önünde adımı duydum. Arkamı döndüğümde Batuhanın yanındaki Simgeyi görmeyi beklemiyordum.

"ne var Simge ne istiyorsun"

Oyun BozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin