°11

681 71 27
                                    

Batuhan

Bileğimdeki tokayı sevip dokunarak onu hissetmeye çalışıyordum ama olmuyordu.
Onu kaybetmek yüreğime tahminimden fazla zarar vermişti. Rahmetli annemin dediği gibi insan, kaybedince anlıyor hep değerini. Keşke, keşke böyle olmasaydı sonumuz.

Doruk ve Asiyeye öpüşürken gördüğümden beri evden çıkmamıştım. Onu sahiden kaybettiğimi o an anladım. Kalbimin paramparça olduğunu hissetmiştim. Oysa ben umursamaz adamın tekiydim neden canım yanıyordu. Ben kimseyi umursamazdım. Duygularım yoktu.

12 yaşında annemi kaybettiğim gün duygularım oyuncak kutumun içine koyup onlarla beraber gömmüştüm ben.
Babası her hafta başka kadınlarla takılan bir çocuk olarak büyüdüm hep. Hep garip gelse de yargılayacak biri olmadım.
Ta ki bir gün lise sondayken eve geldiğimde banyodan koşarak çıkan genç bir kızı görene kadar. Kız tanıdık gelmişti. Peşinden gidip kolunu tutup durdurduğumda sınıf arkadaşım Ahu olduğunu görmüştüm.
Babam ve benimle yaşıt bir genç kız. Üstelik reşit bile değildi. Beynim karıncalanmıştı resmen.

"baba, bu kızın kaç yaşında olduğunun farkında mısın"

"evet, ne olmuş"

"delirdin mi baba, benimle yaşıt ya. Çocuğun yaşında bir kız"

"kadınlar böyledir evlat. Parayı biz erkeklerden çok severler"

Babam yanımdan geçip az ötede dıl kapının yanında duran Ahunun yanına gidip ona cebinden bir kaç kağıt para çıkarıp verdi. O da gülerek aldı ve gitti. Bu görüntü karşısında midemin bulandığını hatırlıyorum. Hayatımda ilk defa babamdan nefret ettim. Odama koşarak gidip yatağıma oturdum. Hemen baş ucumda olan annemin resmini elime aldım. Onun güzel saçlarını sevdim.

"her kadın böyle değildir demi anne. Sen bu dünyadaki en güzrl en merhametli en sevecen kadındın"

Anılarımdan sıyrılıp akan gözyaşlarımı sildim.
Asiye yi özlüyordum. Hemde annemi özlediğim kadar.
Cebimden telefonumu çıkarıp onunla olan ve silmeye kıyamadığım bir fotoğrafımızı açtım.

Fotoğrafta ben müzik dinlerken Asiye de arkamdan bana sarılmıştı. Birlikte böyle dururken de bizi çekmişlerdi.

Onunlayken dünyadaki tüm derdi tasayı unutuyordum. O bana özlediğim anne merhametini gösteren tek kadındı. Ona aşık olmayı beklemiyordum ama öyle iyiydi ki ona kapılmaktan kendimi alamamıştım.

Hasta olduğumda sıcacık çorba yapan tek kadın Asiyeydi. Morelim bozukken bana iyi gelen tek oydu.

Arda ile girdiğimiz ve benim köpek gibi pişman olduğum o iddia da sadece bir ay çıkacaktık sonra da ayrılacaktım ama öyle saçma şeyler oldu ki. Ben Asiye den kopamadım.

Daha doğrusu her zaman gölge gibi peşimizden gezen Doruk da buna engel oluyordu. O olmasaydı belki de ben bu kadar uzun süre onunla olmayacaktım ve ona aşık olmayacaktım. Beni Asiyeye iyen ve ona aşık olmamın sorumlusu oydu.
Evet evet oydu.

Mesela Asiye ile beraber bir yerlere giderdik gizli gizli uzaktan izlerdi bizi. Asiye bende direk istemezdi belki ama bazen oturduğumuz yerlerde çiçekler görürdü ne kadar güzel olduklarını söylerdi. Anlardım ama almazdım bilerek.
Ama akşamına mesaj gelirdi çiçekler için teşekkür ederim diye. Kimin aldığını tahmin etmek zor değildi.

Mesela Asiyenin boynundan düşürmediği ve doğum gününde aldığımı düşündüğü kolyesi. Ben onun doğum gününü bilmezdim o zamanlar. Ama o benim aldığımı sanırdı. Doruğun benim adıma aldığı kolyesi.

O hep gölge gibi gezdi bizim peşimizden. Ben Asiyeden ayrılamadıkça ona daha çok bağlandım. Bu sefer kendim ondan gidemedim. Ona aşık olmaya başladığımı fark ettim.

Mesela öptüğüm ve asla aklımdan çıkmayam tek kız Asiye oldu. Bir çok kızın ilk öpücüğümü almıştım belki de ama bir tek Asiyenin ki beni çok mutlu etmişti. Onun ilkiydim, tıpkı benim ilk defa bi kızdan gidememem gibi. Unutamamam gibi.

Doruğun sürekli etrafımızda olması beni ayar etmeye başladığı sıralarda onın bizden gitmesi için uyarmak istedim.

"artık bizim etrafımızda dolanmasan mı Atakul"

Doruk saklandığı ağacın arkasından çıkıp yüzüme bakto.

"onu üzmeyeceğini bilirsem bırakırım"

Sinirle kahkaha attım.

"farkındaysan sevgiliyiz biz. Üzmem. Hem ben aşık oldum. Evet ona aşık oldım Doruk"

Doruk gözlerindeki hüznü saklamaya çalışsa da belli oluyordu. Onu üzmüş olmata içimi yakan şeylerden biriydi. Keşke böyle olmasaydı.

"inanmıyorum sana. Şimdi müsaadenle"

Yanımda geçeceği sırada onu durdurdum.

"ne o, Asiyeye benim adıma hediye mi alacaksın. Ama farkındaysan benim adıma alıyorsun. Senden bi haber. Gururuna dokunmuyor mu lan"

Doruk sinirle bir anda yumruğunu geçirmişti yüzüme. Sarsılarak geriye gittim. Sonra da kalkıp ona bir yumrukta ben attım. Bir kaç dakika süren kavgamızdan sonra Doruk eli yüzü kan içinde yanımdan ayrıldı. Benimde ondan farkım yoktu.

O sinirle gidip Doruğun babasına söylecektim. Doruğun babası sett adamdı. Bir de ondan dayak yesin istedim.

Kapıya geldiğimde babasının sesini duydum. Kulağımı verip dinledim. Bir yandan da ses kaydı alıyordum.

"Doruğun oğlum olmadığını söylüyorsun öyle mi. Lan ben benim olmayan çocuğu bu büyüttüm"

Duyduklarıma inanamadım. Gerçek olamazdı değil mi.

Aldığım ses kaydı ile mutluluktan uçarken oradan uzaklaştım ve ses kaydını doruğa attım. Sen bunun şoku ile okulu da bırakırsın. Atakul olmayan Atakul.

Yazdığım mesajla keyifim yerindeydi.

Gözlerimden firar eden yaşla tutamadım kendimi.
Neden bu kadar çok şerefsizlik yaptım ulan ben. Ne geçti elime.
Al ne Asiye kaldı ne de kadim dostun.

Şu sıralar en büyük korkum Asiyenin iddia oyununu öğrenmesi olacak olması. Benden nefret etmesine dayanamazdım.

Heyyyooo
Kısa oldu ama en azından Batuhanın iç dünyasını öğrendik
Keyifli okumalar ballarım.
Yks mağdurlarına da gelmiş geçmiş olsun güzellerim.
Unutmayın hayat bu sınavdan ibaret değil. Siz her şeyden daha değerlisiniz

 Siz her şeyden daha değerlisiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Batuhan bebek🧡🧡

Oyun BozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin