°7

630 72 118
                                    

Batuhan

Kampüste bankta otururken önümdeki kahva bardağı ile sürekli oynuyordum. Bir yandan da dizimle ritim tutmuştum.

Son bir haftadır hiç bir şeye odaklanamıyordum. Asiye ile ayrılalı çok olmuştu. Aramıza koca bir yaz tatili girmişti ama neden sürekli onu düşünüyordum.
Nedenini çok iyi biliyordum. Onunla olması. Dorukla olmasını kabullenemiyordum. Neden ulan neden şimdi.

Evet onunla ayrılmıştık. Gerçekleri öğrenme ihtimali neden beni bu kadar gergin yapıyordu.

Simge haklı mıydı sahiden. Ben hala Asiyeye aşık mıydım. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
Hayır saçmalama lan. Batuhansın sen. Sen öyle bir kızda takılı kalmazsın sıkılırsın.
Bakışlarımı etrafa gezdiridğimde kantin tarafından gelen Asiyeye takıldı bakışlarım. Ellerinde bir şey vardı. Hızlı hızlı yürüyordu. Bana doğru geliyordu sanki.
Ben ona bakmıyormuşum gibi yaparkwn birden oturduğum masanın üstüne kocaman bir koli kondu.
Sıçrayarak kafamı çeviridğimde Asiye onunlayken hiç sevmediğim o yüz ifadesi ile bakıyordu. Kinayan, tiksinen yüz ifadesi.

"bunlar ne"

"senin bana aldıkların. Hepsini getirdim. Senden bana gelen hiç bir şeyi istemiyorum artık"

"bu zamana kadar sakladın yani. Vay be"

Ne diyorsun oğlum sen. Nedir amacın.

"sana olan saygımdan sakladım. Ama bakıyorum da değmiyorsun. Değmediğin gibide kendime olan saygımı kaybetmeye başladım."

Asiye kutunun içinden bir şey çıkarmaya başladı. Durup sessizce onu izledim. Bir cüzdan çıkardı. Bu benim cüzdanım değil miydi. Onda ne zaman kalmıştı.

"bende kalan ceketinin içinde buldum bunu. Kutuya koyarken arasından bir şey düştü"

İçindekini çıkarıp suratıma doğru tuttu. Geri çekilip baktığımda üzerinde yazan ile çenem kasıldı.

"Atakul inşaat. Doruğu önceden tanıdığını seziyordum haklı da çıktım. Doruk ile aranızda ne var"

Gözlerimi elindeki karta çevirdim. Aklıma gelen bit ton anıyı silmek istedim zihnimden. Bunları Asiyenin öğrenme ihtimali neden canımı sıkıyordu.

"kendi kendine kurmuşsun yine güzelim. Ama yok"

"bana yalan söyleme Batuhan. Her dediğine inanan o kız değilim artık"

"dünyadaki tek Atakul o mu"

"babasının adı yazıyor orada"

Çenemin iyice gerilmesi ile oturduğum yerden kalkıp karşısına dikildim.

"maşallah baya samimisiniz. Babasının adını bilecek kadar falan. Haa pardon sevgiliydiniz değil mi"

Asiye gmzlerini devirerek bakışlarını ayaklarına çevirdi.

"çok merak ediyorsan sevgiline sorsana. Anlatmıyor mu yoksa"

Asiye bakışlarını bana çevirip cidden mal mısın der gibiydi bakışları.

"sevgilime, eski sevgilimle aranda ne var diye mi sorayım. Ciddi misin. Midesiz misin sen ya. Pardon doğru ayrılır ayrılmaz kızlarla olan sendin."

Lafını sokup yanımdan ayrıldı. Bense salak gibi arkasından bakakaldım. Ne yapıyordum ben cidden kendime hayret ediyordum.

Asiye gözümden kaybolana kadar arkasından baktım. Sonra da dönüp önümdeki kutuya. En üstte ilk beraber çektiğimiz ve benim çerçeveletip hediye ettiğim resim vardı. Elime alıp bakarken istemeden sırıttığımı fark ettim.
Aklıma gelen şey ile çerçeveyi arkasından söküp resmi elime aldım ve katladığım kenarı açtığımda köşeden kalan ve resme dahil olan o surete baktım.
Doruk Atakul.
Hep gölge gibi gezen adam.

Resmi elimden tutarken sinirlenip buruşturup attım.
O hep hayatımızdaydı. Ve hep olacaktı.

Sinirle yerime oturduğumda aklıma gelen anıları düşünmekten alıkoyaamadım kendimi.

2 yıl Önce

Kampüsün ortasında otururken Efe ile sohbete daldığım bir anda yanımıza Doruk geldi.
Çocukluk arkadaşım. Sırdaşım kısacası kadim dostum işte be. Kendimi bildim bileli vardı hayatımda. Ailelerimizin de tanışık olması işin en güzel tarafıydı. Bir de ilimizde aynı üniversiteyi kazanınca artık ölümsüz olacak bir dostluktu bizimkisi.

"naber lan, bu surat ne"

Doruk pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Onu böyle görmek mümkün değildi çünkü. Dışarıya soğuk bir adamdı.

"galiba az evvel öldüm ben"

"ne diyorsun lan sen"

Efe ile gülerek bakıyorduk ona.

"abi, az evvel ben bir melek gördüm. Yemin ederim insan olamazdı. O kadat duru bir şeydi ki. Kalbime zarardı. Hele bir güldü allah belamı versin kalbim duracaktı"

Vay vay doruk Atakula bak sen. Kim lan bu kız. Olum sen kızlara bakmak geçsin konuşmazsın lan.

"lan, kim bu kız"

"kız değil melek"

"tamam lan melek. Kim nerede. Kaçırma oğlum koş hemen"

"bilmiyorum. Galiba bizim okulda. Hazırlık binasına gitti."

Doruk hala leyla leyla bakarken onu böyle görmek beni de mutlu etmişti. Kim kardeşi gibi olan arkadaşını mutlu görmek istemezdi ki.

"Böyle kıvırcık saçları omuzlarından bitmiş, kocaman kahverengi gözleri. Uzaktan bile belli olan kıvrımlı kirpikleri."

Gülüşü büyümüştü Doruğun.

"ama en çokta asil duruşu. Lan ilk görüşte aşkı var mı"

Gülerek bakıyordum ona.

"yoksa da şuan sen çıkardın kardeşim"


"sence, sence konuşsam yüzüme bakar mı lan. Sapık gibi hissettim kendimi"

"saçmalama lan"

Gülerek suratına baktım. Kendime çektim ve sıkı sıkı sarııldım.

"ha bu arada bizde Efe ile bir iddiaya girdik. Dua et kardeşin kazansın"

"senin kaybettiğin iddia var mı lan"

_____________________________

O iddiaya girmeyecektim. O kadar saçma bir dönemden geçmiştik ki.

Sinirle yerimden kalkıp çıktım okuldan. Bugün bana huzur yoktu.

Selaammm

Ne neee Batuhan ve Doruk arkadaşlarmıymışşşşş.

Normalde bu yoktu, anasını satayım içimden geldii.

Biraz daha bekleyecektim ama hepiniz merak ettiğiniz için ucundan çıtlattım şuan.

Sizlere de biraz hayal gücü kaldı. Alaşım bakalım tahminleri. Neler olmuş bakalım.

Oyun BozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin