atölyenin kirli koltukları

1.1K 128 15
                                    

1 hafta sonra

Okuldan sonra askısını omzuma iliştirdiğim gitar çantamla birlikte atölyeye doğru yürüyordum.

Okuldan çıkışı olduğu gibi hızlıca eve dönmüş, üzerimi değiştirme gibi işleri hallettikten sonra gitarımı alıp atölyenin yolunu tutmuştum. Bir haftayı aşkındır gitarıma el bile sürmüyordum, paslanmaktan korktuğum için de -sonunda- atölyeye gidip biraz çalışmak aklıma vurmuştu.

Hava kasvetliydi; yağacaktı, çok belliydi. Kapüşonumu kullanarak saçlarımı örttüm ve yürümeye devam ettim. Kulaklıklarımdaki şarkı sonlandığında hemen ardından başlayan başka bir şarkı, geçen hafta okulumuza gelen çocukların çaldığı şarkıyı andırıyordu. Şarkıyı geçmedim, dinlemeye karar verdim. Zaten atölyeye varmama az kalmıştı.

Sokağın sonundan sağa döndüm ve atölyenin görüş alanıma girmesini sağladım. Hafif hafif yağmaya başlayan yağmur beni ve gitarımı ıslatmadan önce koşar adımlarla atölyenin önüne gelmiştim. Cebimden çıkardığım ufak anahtarla kapıyı açtım ve içeriye girdim.

İlk işim elektriği kullanabilmek için birkaç hafta evvel kapadığım şarteli açmak olmuştu.

Ardından ara sıra aklıma burada kalmak estiğinde kullandığım küçük odaya geçtim. Gitarımı ve ceketimi çıkarıp odadaki geniş koltuğun üzerine attım.

Bileğimdeki siyah, ince toka yardımıyla da saçlarımı bağlayıp asıl odaya geçtim. Amfiyi ortalara bir yere çekmek için kucakladım ve onun için uygun bir konum bulana dek bunu tekrarladım.

En sonunda her bir şeyi hoşuma gidecek şekilde ayarladığımda birkaç adım gerileyip kurduğum düzeneği son kez gözden geçirdim. Sonrasında ise bir sigara yaktığım sırada şiddetlenen yağmura bakmak için gözlerimi pencereye çevirdim.

Bakışlarımı pencereye yöneltmemle ıslak, morumsu saçlar görmem bir olmuştu. Minho elini cama yaslamış, beni izliyordu. Onu fark ettiğimi görünce ise pencerenin önünden çekilmiş, -büyük ihtimalle kapının önüne geçmek içindi- kapıyı tıklatmıştı.

Daha fazla ıslanmaması adına hızlıca kapıyı açıp geriye çekildim.

''N'aber ya?'' sorusuyla gülmeden edememiştim. Sessizliği uzun tutmamak için konuştum.

''İyidir, senden?''

''Morluyum biraz.''

Bunu söylerken alnından süzülen mor yağmur tanelerini kastettiği belliydi. Islak saçlarını geri yatırdı içeriye girerken. O üzerindeki hiçbir işe yaramamış olan deri ceketini çıkartırken ben de kapıyı örtmüş, sigaramdan bir nefes alıp Minho'yu süzmüştüm.

''Böyle ıslanacağımı bilsem dışarı çıkmazdım. Yedek bir şeylerin var mıdır?''

Omuz silktim, ''Bi' bakmak lazım.'' Sigaramı dudaklarımın arasına yerleştirip koltukların olduğu odaya geçtim. Kenarda köşede elbet kıyafetlerimden bazıları vardır diye düşünmüş ve yanılmamıştım.

Benzer vücut tiplerimiz olduğunu varsayarak elime aldığım bir iki parça kıyafeti saçlarındaki mor suları akıtmaya çalışan Minho'ya uzattım.

''Şanslıyım ha?''

''Öyle de denilebilir. Penceremin önünde ne diye dikiliyordun ki zaten? Ya seni içeri almayacak kadar piç olsaydım ne yapacaktın? Şu halinle bile lağım faresine benziyorsun.''

Güldü. Ona uzattığım kıyafetleri amfinin üzerine bırakıp ıslanan tişörtünü çıkarıp saçlarına bastırdı.

''Orasını bilmiyorum işte. Bu arada, eminim sende daha fenası vardır.''

O bunu söyleyene kadar onun çıplak, üstelik ıslak vücudunu dikizlediğimin çok da farkında değildim.

Saçlarındaki ıslaklığın kabasını aldığı tişörtünü yere attığı ceketinin üzerine bırakıp ona getirdiklerim arasındaki yeni tişörtü üst bedenini sarmalamak için kullanıverdi. Ben ise onun söyledikleri üzerine sigaramı bitirmek için daha güvenli bir yer bulmak adına içeride dolanmaya başladım.

———
basladik yine hadi bakalim diger bolum buyuk ihtimalle m

yok korkularım, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin