ödünç kıyafetler

957 101 15
                                    

Dün geceden sonra okula gitmek istememiştim. Minho ise maçı ve hemen ardından da gitar pratiği olduğu için gitmek zorunda kalmıştı. İkimiz de geceden beri hiç uyumamış, birlikte vakit geçirmeyi uyumaya tercih etmiştik. Bu yüzden ona neredeyse üzülecektim. Uykusunu almamış bir şekilde okula gidip bunca işi halledecekti.

Bana hava hoştu, yapmak zorunda olduğum bir şey olmadığından atölyede bütün gün tembellik edebilirdim. Fakat bunu yapacak kadar da uyuşuk değildim. Daha doğrusu, boş boş oturmaktan bir süre sonra sıkıldığımdan ötürü canım bir şeyler yapmak istiyordu, bir uğraş arar hale geliyordum.

Minho üzerini değiştirmek için okul saatinden biraz önce atölyeden çıkıp eve gittiğinde ben de artık koltukta uzanmaktan vazgeçip ayaklanmıştım.

Etrafta gözüme dağınık gelen her şeyi toparlamaya başladım. Bu düzenli olduğumdan değil, önceden de bahsettiğim gibi sıkıntıdandı. Çok sürmeden kapı çaldığında ise o anki işimi bırakıp kapıya yönelmiştim.

Gelen tabii ki Minho'ydu. Okula gitmeden önce dün ona ödünç verdiğim kıyafetlerimi geri getirmiş gibi görünüyordu.

İçeriye girmedi, onun yerine omzundaki gitarını düzeltirken elindeki paketi bana uzattı.

''Kıyafetlerin. Ödünç verdiğin için teşekkür ederim.''

''Rica ederim,''

Bir süreliğine suskun kaldık. Ancak ardından Minho içeriye doğru adımlamış ve içeriye girdikten sonra kapıya yaslanıp kapanmasını sağlamıştı.

''Aramızda dün gece hiçbir şey yaşanmamış gibi bir ruh hali var, bunu sevmedim.''

Haklıydı. Sanki henüz dün gece onunla birlikte olmamışım gibi görünüyorduk. Bu yaşanırken kendimi anın büyüsüne kaptırmış olmam işleri garipleştiren tek şeydi. Ona basitçe ''Haklısın, ben de sevmedim.'' deyiverdim.

Ve sonrasında bana doğru eğilip dudaklarıma sıcak bir öpücük bırakmasına tanıklık ettim. Bu ufak öpüşme faslından sonra Minho parmaklarımızı birbirine kenetleyince doğrudan gözlerine baktım. Ardından da dudaklarını yeniden üzerimde, ancak bu kez boynumda hissettim. Zaten sonrasında artık gitmesi gerektiğini söyleyip kapıyı aralamış ve dışarıya çıkmıştı. Tam gideceği esnada duraklayıp bana bir soru sordu.

''Okuldan sonra yine gelsem, burada olur musun? Yani, olacak mısın?''

''Büyük bir ihtimalle. Sadece birazdan yiyecek bir şeyler almaya çıkıp geri döneceğim.''

''Güzel, okuldan sonra uğrayacağım o zaman.''

''Bekliyoruz bakalım.''

Minho güldüğünde kapının pervazına yaslanmış, onunla konuşuyordum. Kolumdaki saate bir bakış attım.

''Geç kalacaksın, bir an önce gitsen iyi olacak.''

''Siktir, geç kaldım bile!''

Minho bir anda kendi kendine söylendiğinde ne olduğunu anlamıştım. Onun okulu benimkinden yarım saat önce başlıyordu ve ben saate baktığımda doğal olarak kendi okul saatime göre ölçme tartma işlemi yapmıştım.

''Tabanları yağla o halde!''

''Tamam, koşacağım artık. Yapacak bir şey yok. Seni seviyorum!''

Minho ben henüz son cümlesini idrak edemeden kaçıp gitmişti gözümün önünden. Kapıyı örterken ''Ben de,'' diyecek olmuştum.

———
bos bolum

yok korkularım, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin