evet, yemişler

735 95 32
                                    

''Hoş geldin Zeus'un en sevdiğim tanrısı.''

İçeriye doğru bir adım attığımda fark etmiştim çıplak Minho'nun elindeki çubuklu şekeri. Gözlerimi üzerinde gezindirirken elimdeki çantayı yere bırakıp sapını parmaklarının arasında çevirdiği şekere uzandım.

''Hoş buldum, Ares.''*

Minho'nun elinden aldığım şekeri dudaklarımın arasına kaydırdım ve kapıyı kapatıp çantamı da alarak küçük odaya girdim.

Çantayı kapının arkasına bırakıp cebimdeki anahtarı çıkardım. Üst kata çıkmak için odadan ayrıldığımda amfinin üzerinde oturan ve benim olmadığına emin olduğum bir gitarla uğraşan Minho'ya baktım.

''Nereye?'' dedi elimde salladığım anahtara bakarak.

''Üst katı açacağım.'' diye yanıtladım onu.

Söyleyeceği bir şey varsa da dinlemeden koşar adımlarla köşedeki merdiveni kullanıp üst katın kapısının önüne çıkmıştım. Anahtarı deliğe oturtup açtığım kapıyı geriye vurdum ve içeriye girip etrafı kontrol ettim. Mutfak, ufak bir oturma alanı ve iki yatak odası vardı burada. Ayrıca bir de banyo. Her odanın pencerelerini aralayıp tekrardan aşağıya indim.

Minho hâlâ gitarla uğraşıyordu. Çantamı almak için küçük odaya yeniden girmeden önce duraklamış, onun yanına adımlamıştım.

''Eğer yanında burada kalmak adına bir şeyler getirdiysen üst kata çıkarabilirsin. Sağdaki yatak odasına maalesef ki çoktan yerleştim. Bu yüzden sana diğeri kalıyor.''

Telleri parmağıyla oynaştırdığı anda boğuk bir sesle mırıldandı.

''Ayrı odalarda uyumak gibi bir niyetim yok.''

''Yanımda uyuyamazsın. Zaten yatağa da sığmazsın.''

''Gerekirse küçülür, yine de yanına sığarım. Morlu'nla kapışamazsın.''

Başını kaldırıp bana bakmış, göz kırptıktan sonra yeniden gitarına odaklanmıştı.

''Tabii,'' dedim yanından ayrılıp küçük odaya girerken. Yerde duran, kapının arkasındaki çantamı ve odadaki bana ait olan diğer her şeyi alıp üst kata çıktım. Minho'nun şekeri hâlen dudaklarımın arasındayken çantamı ve diğer eşyaları uzun süreli kaldığım zamanlarda kullandığım yatak odamdaki yatağın üzerine bırakmıştım.

Ardından tekrardan aşağıya indim. Bu inip çıkmalar bacaklarımı yormuş ve beni terletmişti.

''Hyun, şu gitarı ayarlar mısın? Ben de eşyaları yukarı çıkarayım.''

Sorusuna karşılık bir şey söylemeden gitara uzanmış ve ayarlarını yapmaya yarı belden devam etmiştim. Bu esnada da Minho çantasını almış, bir koşu yukarıya çıkarmıştı. Orada ne yaptığını kestiremiyordum ancak yalnızca bir çanta ile yukarıya çıkmışken aşağıya inmesinin bu kadar uzun sürmesi normal değildi. Ayrıca garip gürültüler de geliyordu. Gitarı amfiye dayatıp yerimden kalktım ve yukarıya çıktım. Kapıdan girdiğimde ilerleyip odama girdim. Gördüğüm manzara kesinlikle beni gülmek ve gülmememek arasında sürükleyip duruyordu.

Minho ona uygun gördüğüm odadaki katlanabilir yatağı bir şekilde çözmüş, ufacık bir hâle sokarak benim odama götürmüştü ve benim yatağıma dayatmıştı. İki yatak yan yanayken oldukça geniş görünüyordu.

Kapının pervazına yaslanıp arkası bana dönük olan Minho'yu bir süre izledim. Sonrasında Minho yatağı düzeltirken arkasını hiç dönmeden konuştuğundaysa doğrulup içeriye girdim.

''Ne o, zekama hayran kaldın sanırım?''

''Hmhm, ne demezsin. Sikin çalışınca beynin de çalışıyormuş.''

''Bence gayet uyumlular. Ayrıca bu durumun sorumlusu olarak gururlanman gerekmez miydi?''

''Gururlanmadığımı kim söyledi?''

Minho ile aynı anda güldüğümüzde sonunda yüzünü bana dönmüş, arkamda dikilen kıyafet dolabını fırsat bilerek şekerli dudaklarım ve kendininkiler arasında tatlı bir öpüşme başlatmıştı.

———
* : ares zamanla babasi zeus'a dusman oldu

yok korkularım, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin