buğulu gözler - özel bölüm

635 52 72
                                    

1 ocak 2019

Hyunjin, yanındaki oğlanın ona bir şişe bira uzatmasıyla irkilmişti.

Dolu gözlerini kırpıştırıp dökülmemek için kirpiklerine sarılan göz yaşlarına yol verdikten sonra ise şişeyi aldı.

Bu iki oğlanın arasında derin bir sessizlik vardı. Duyulan tek şey bazı sıkıntılı nefes sesleriydi.

''Biz nasıl böyle olduk?'' diye fısıldadı Hyunjin oturduğu yerden. Sesinde hüzünlü bir tını vardı.

Diğer oğlan sesini çıkarmadı.

Bakışlarını sessizce duran, sigarasını içen oğlana çevirdi Hyunjin. Kulağından sarkan zincirli küpesinin ucundaki ufak şimşek sembolüne baktı. Neredeyse gülümseyecekti.

''Söylesene Minho, nasıl bu hâle geldik? Sen, nasıl bu hâle geldin?''

''Ben hep böyleydim.'' dedi çocuk sert bakışlarının ötesinden. Sigarasının izmaritini kaldırım taşına sürtüp söndürdükten sonra sokağın ortasına fırlattı.

''Saçlarımın mor olmasından sıkılmış olmam, değiştiğim anlamına gelmez.''

''Bana kızgınsın.''

Minho sustu. Dizinin dibinde duran başka bir bira şişesini eline aldı.

''Bana kızgınsın, haksız mıyım?'' diye diretti Hyunjin. Minho ona bir cevap versin, onunla konuşsun istiyordu.

''Minho,''

''Sana deli gibi kızgınım! İstediğin cevap bu mu?''

İkisi de bir anlığına sessizleşmiş olsa bile Minho kendini tutamamamış, konuşmayı sürdürmüştü. Kızgınlığı sesinin tonundan dahi belli oluyordu. Elindeki şişeyi sertçe yere bıraktı.

''Ben seni deli gibi arzularken, zorunlu olarak senden uzakta yaşarken kendine başka bir sevgili buldun. Nasıl hissetmeliydim Hyunjin? Ben seni hâlâ kalbimde yaşatırken sen beni sildin. Ben sana aşıkken,''

Derin, çelimsiz bir nefes duyuldu.

''Ben sana aşıkken sen başkasıylaydın. Başkasını seviyordun. Yerimi doldurmuştun.''

Minho başını dizlerine yaslayıp güldü sessizce. Alaycı bir gülüştü bu. Her şeyin farkındayım, gülüşüydü. Hyunjin çekinerek baktı Minho'ya. Dudaklarını araladı, konuştu.

''Ama ben, ben seni seviyorum.''

''Hayır beni sevmiyorsun. Sen sevilmeyi seviyorsun Hyunjin. Sen, insanlardan aldığın ilgiyi seviyorsun. Bir baban vardı, ama sana sevgisini vermedi. Ve babanın sana vermediği o sevginin yerini diğer insanların saf sevgileriyle doldurmaktan çekinmiyorsun.''

Minho hızlıca ayağa kalkıp Hyunjin'in önüne geçmişti. Ona küçümser bakışlar attı.

''Sonsuza kadar üzülmeyi, mutlu olamamayı iliklerine dek hakediyorsun. Sen kötüsün, kötü kalacaksın.''

Sesi iyice koyulaşmış, Hyunjin'in göz yaşlarının artmasını sağlamıştı.

''Bana öyle söyleme Minho. Ben kötü değilim..''

''Sen kötünün de kötüsüsün.''

Minho son kez göz göze geldi Hyunjin ile. Hyunjin'in ıslak gözleri onda ufak bir etki bile bırakmamıştı. Arkasını döndü, kapüşonunu kapatıp ellerini ceplerine soktu ve sokağın karanlık tarafına doğru yürümeye başladı.

Hyunjin her ne kadar arkasından seslense bile durmadı. Adımlarını hızlandırdı ve gözden kayboldu.

Ve onların hikâyesi böyle bitti. İki kırık kalp, biraz sigara külü ve kavgalar. Onlar birbirleri için değildi, birbirlerini sevemezlerdi. İkisi de bunun farkındaydı, ama aşk denilen illet onları yanlış yola sürüklemekte inatçıydı.

Peki ya sonrasında ne oldu? Hyunjin kırık bir kalple daha fazla yaşayamadı. Kendi hayatını kendi ellerinin arasına aldı ve en kısa sürede onu iyice sıkıştırıp patlattı; bir balon misali.

Ne annesi, ne de başka biri. Kimse bulamadı onun zavallı, ölü bedenini.

Ta ki sevgili Morlu'su anıları yad etmek üzere neredeyse yıkılacak olan o eski atölyeye gidene kadar.

———
mutlu sonlar hiçbir zaman benlik olmadı, bundan sonra da olmayacak

tekrardan, hyunho ile esen kalın

25.09.2022

yok korkularım, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin