hadi yine iyisiniz

694 97 6
                                    

Öpüşmemizin sonuna geldiğimizde gözlerimi pencereye doğru kaydırdım. Hava, kararmaya yüz tutmuştu. Yağmur yağacak gibiydi.

''Başta dalga geçiyordum ama Zeus bana gerçekten de kızıyor gibi.''

Minho, bunu kararan havayı görmesinin hemen sonrasında dile getirmişti. Güldüm.

''Başka işi yoktu ya zaten.''

''Senden önemli ne işi olabilir?'' dedi hafif öfkeli bir biçimde.

İltifatlar, sevgi sözcükleri, övülmeler. Hepsinden en içten şekilde nefret ederdim ancak Minho bana bu yollardan yürüdüğünde gardımı indirecek gibi oluyor, hatta indiriyordum da.

Daha fazla üstelemeyip iltifatını aldım.

Hava daha da kararmaya başladığında Minho duşa gireceğini söyleyip odadan çıkmıştı ve ben tek başıma kalmıştım. Yatağıma -artık ikimizin de yatağıydı- uzanıp karşımdaki pencereye vuran yağmur damlalarını seyretmeye başladım.

Oldukça karmaşık hissediyordum. Hayatımdaki varlığının henüz birinci haftasını devirmiş biri ile öpüşüyor, aynı yatağı paylaşıyor, dahası sevişiyordum. Onu daha doğru düzgün tanımıyor olmama rağmen kendimi yakın hissediyordum. Herkes beni bırakır, ama Minho bırakmaz, diyebiliyordum içimden. Yalnızca birkaç gün içerisinde varmıştım bu kanıya. Olaylar gelişirken farkında olmasam da sevdiklerim ve sevmediklerim ona göre şekilleniyordu. Fakat ne olursa olsun ondan hoşlanıyordum, buna emindim.

Gözlerimi kapatıp kollarımı başımın arkasına yerleştirdiğimde kapının açıldığını kulağıma doluşan tiz gıcırtıdan anlamıştım. Minho ne olduğunu henüz anlayamadığım bir şarkı mırıldanıyordu.

''Let's take Jesus off the dashboard,''

Gözlerimi hiç açmadım. Ancak havlu ile saçlarını kuruladığını sezebiliyordum. Şarkıya devam edişini dinledim.

''Got enough on his mind,''

Çıplak sesini yakından bu kadar yakından ve sakin bir şekilde duymak karnımdaki kelebekleri yuvasından çıkarmıştı sanki.

Gözlerimi araladım.

''Günaydın gün ışığı. Küçük konserimi beğendin mi?'' dedi zarif sesi. Bana bakıyordu. Yalnızca beline doladığı havlusu ile doğrudan bana bakıyordu. Parmaklarını çenemde hissettiğimde kollarımı başımın arkasından çekip oturur pozisyona geçtim ve bağdaş kurdum.

''Güzeldi.''

Dudakları kıvrıldığında bu cevaptan bile tatmin olduğu belli oluyordu. Yerdeki çantasına uzanıp içinden birkaç kıyafet çıkardı. O hepsini üzerine geçirmek üzere hazırlanırken yeniden uzanmıştım yatağa. Sırtımı Minho'dan yana dönerek dizlerimi kendime çektim.

Birkaç dakikaya kalmadan ışıklar kapandığında Minho'nun bedenini hemen yanımda hissettim.

''Endişeli misin? Yoksa kafan mı karışık?''

''Bilmiyorum.'' diye yanıtladım. Yanımdaki bedeni kıpırdandı. Derinde bir nefes aldı ve mırıldandı.

''İnan bana, hayatına oldukça zamansız girmeme rağmen asla çıkmayacak olan kişilerden biriyim.''

''Evet bu oldukça zamansızdı.''

Sırtım hâlâ ona dönüktü. Bunu sürdürmeyi bırakıp yüzümü döndüm ve yerimden biraz doğruldum.

''Hayatıma girmekten kastın bir gece beni aniden ayartıp becermekse gerçekten zamansız olmuş.''

''Kızgın olmanı anlayabilirim. Herifin teki gelip bir anda beni sikse ben de sinirlenirdim.''

Omuz silktiğinde böyle bir şeyi büyük bir ciddiyetle söylemesine karşın gülmemi durduramamıştım. Gelişigüzel bir şekilde omzuna vurup sırtüstü uzandım yanına.

''Benim bildiğim Ares bu kadar salak değildi.''

———
cok tatlilar agladim bi tik ve LANA BENI BI KERE S

yok korkularım, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin