sen hayırdır kardeş

652 88 2
                                    

Cumartesi sabahına geceden beri deli gibi yağmayı sürdüren yağmurun bir şeyleri düşürmesiyle uyanmıştım. Geceyi kollarına geçirdiğim Minho ise hâlâ ölü gibi uyuyordu.

''Kalk,'' diye söylendim. ''Bir şey düştü.''

Ben kollarının arasından sıyrılmaya çalışırken o beni bir anda yatağa resmen çiviler gibi geriye yatırdığında gözlerim büyükçe açılmıştı.

''Sana bir şey olmasına sebebiyet vermeyecekse sorun değil.'' dedi kulağımın dibindeki uykulu ses. Aslında, uykulu olmaktan çok sarhoş gibiydi.

Bana bunu söylerken gözlerini aralama zahmetinde bile bulunmamıştı, orası ayrı.

Yatakta debelendim, kollarının arasından kurtulabilmek için her şeyi denedim ancak her seferinde Minho'nun huysuz homurtularıyla yatağa geri çekiliyordum. Son bir denemeden zarar gelmez, diye geçirdim içimden. Bu yüzden bir hamle daha yaptığımda Minho huysuz homurtularına devam etmektense gözlerini aniden açıp bana bakmıştı.

''Götün neden yerinde durmuyor? Bir şey düştüyse yere düştü, başımıza düşmedi ya? Yat da uyuyalım.''

O bana patladığında (!) ben de kendime hakim olamayıp yapabildiğim kadarıyla kırdığım dizimi bacaklarına geçirdim.

''Lavaboya gideceğim salak. Üstüne işememi istemiyorsan hemen şimdi bırak beni.''

Minho yüzünü ekşite ekşite geri çekmişti kollarını. Böyle ufak kandırmacalar her zaman işe yarıyor, diye düşünüverdim zaferle.

Yataktan hızla çıktım ve kapıya dek gittikten sonra arkamı dönerek Minho'ya bir bakış attım.

''Seni böyle çok kandırırlar.''

Gülerek odadan çıktığımda Minho'nun bir şeyler söylediğini duymuş, ancak sesinin boğukluğundan ötürü anlayamamıştım.

Aşağıya inmek üzereyken aniden bedenime sarılan kollar sayesinde duraklamak zorunda kaldım.

''Seni de böyle çok yakalarlar.''

Yüzümü kaplayan duygusuz ifade o anki aptallığımı düşündüğümü belli edecek cinstendi. Kollarımı göğsümde birleştirip beni bırakmasını bekledim. Bırakmayınca da ilgisini çekmeye çalıştım.

''Beni bırakırsan tüm gün tişörtsüz gezinmeyi düşünebilirim.''

''Seni bırakmam için bundan fazlası gerek.''

Ofladım. Minho çenesini omzuma dayatmış, öylece bekliyordu. Biraz düşünüp taşındıktan sonra göğsümde bir araya getirdiğim kollarımı ayırıp bedenimi bir şekilde Minho'nun kolları arasında ona bakacak şekilde döndürmüştüm.

Kollarımı omuzlarına dayatıp ufak adımlarla birlikte onu geriye doğru adımlar atması için zorladım.

Birkaç adımın ardından sırtı duvara dayandığında dudaklarımı Minho'nun dudaklarına eğdim. Kollarının hafifçe aralanıp kalçama dek düştüğünü hissettiğimde ise geri çekildim ve hızla alt kata indim.

Merdivenleri inerken beni duyabileceği bir düzeyde seslendim Minho'ya.

''Bölüm sonuna geldik, yeni bölüm bir hafta sonra!''

Göz ucuyla üst katın kapısına baktığımda Minho'yu görmüş, gülümsemiştim. Hafifçe çatılmış kaşları sert sesine eşlik ederken bir anlığına ondan ve yapabileceklerinden çekinmiştim.

''Yanlışın var. Yeni bölüm bu gece, yatak odasına yayında.''

Öfkeli ifadesini bozup gülümsedi ve merdivenleri kullanmayıp yeniden içeriye döndü.

———
minhoyu yazarken cok egleniyorum ayni ben kocum ya

yok korkularım, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin