three / the script

251 30 2
                                    


three / the script





"Edward ve William mı?" dedi Jungkook gülerek senaryoya bakarken. "İsimler neden bu kadar klasik, ve ben hangisiyim?"

"İsimler klasik, çünkü senaryo klasik olmasa da kişiler hayatın içinden. Herkes bir william ya da Edward olabilir." Dedi Namjoon, elindeki kağıtlara bakarken.

"Senaryoya daha gelemedim." Dedi Jungkook heyecanla sayfaları çevirirken.

"Funfact, senaryo gerçek hayattan esinlenmeler içeriyor." Dedi Namjoon bir sır verir gibi ona eğildiğinde. "Tabii, bunu açıktan söylemeyeceğiz kimseye, ancak olan bu."

"İyice meraklandım." Dedi Jungkook gözlerini Namjoon'dan çektikten sonra. Gözleriyle senaryoyu hızlı hızlı tararken tekrar Namjoon'a bir bakış atmıştı. "Seks yapacak mıyım?"

"Ne?" Namjoon boş bir bakışla ona baktığında Jungkook omuz silkmişti. "Tanrım, azgın gay Jungkook Jeon, uzak dur benden!"

"Sadece basit bir soruydu! Sevişmek istesem bile senin filmine muhtaç değilim!" Jungkook inanamaz gibi kaşlarını kaldırırken Namjoon yüzünü buruşturarak ona bakmış, daha sonra da çalan telefonuyla odağını ondan çekmişti.

"Efendim? Ah, merhaba bay Vines. Evet, tıpkı konuştuğumuz gibi, saat 2'de burada. Hayır bilgi vermiyorum, bunu konuştum kendisi ile de. Tamam, teşekkürler, iyi günler." Telefonu kapatıp kendisine bakan Jungkook'a baktığında omuz silkmişti.

"Diğer başrol, yani rol arkadaşının menajeri. Bugünkü tanışma için aramıştı."

"Bana söylemediğine inanamıyorum gerçekten." Dedi Jungkook gülerek.

"Yöntemlerimi sorgulamayı bırak, film çekimleri bitene kadar benim kölemsin. Ayrıca sana kim olduğunu söylersem ilk yapacağın şey onu googlelamak olacak ve google sadece ön yargı sahibi olmana sebep olacak. Ben bunun önüne geçiyorum."

"Peki tanıdığım biri mi?" Dedi Jungkook heyecanla senaryoyu sallarken. "Konusu geçti mi hiç daha önce?"

"Bunu bilmiyorum, muhtemelen tanıdığını varsayıyorum ama tanımasan bile dünyanın en tatlı insanlarından birisi ve tam bir profesyonel. İyi anlaşacağınıza dair bir şüphem yok." Namjoon gülerek konuşurken birkaç dosyayı eline almıştı. "Bırakmam gereken birkaç dosya ve halletmem gereken işler var, seninle sonra görüşürüz dostum."

*

"Benimle geldiğin için teşekkür ederim," Dedi Taehyung tatlı bir gülümseme ile Jimin'e bakarken. Jimin kolunu onun omzuna attı ve yanağını sıktı.

"Bebeğimin en ünlü projesinin ilk gününde tabii ki onunla olacağım! Seninle bunun için arkadaşım ben." Taehyung kendini ondan kurtarırken bıyık altından gülmüş, ancak Jimin'e hoşuna gittiğini belli ettiği an yapışacağını bildiğinden sinirle bakmıştı.

"Çıkarcı bir pisliksin Jimin Park, sana başka bir şey diyemiyorum ben artık!" Omzunu ondan kurtarırken Jimin kahkaha atmıştı.

"Onu bunu bırak şimdi, acaba rol arkadaşın kim? Ya çok yakışıklıysa, belki gerçek hayatta da aşık olursunuz, hm? Şu aptal adını anmadığımız şahsı hayatından tamamen çıkarırsın hem!"

"Ben onu hayatımdan çıkaralı oldukça uzun zaman oldu, Min." Dedi Taehyung gözlerini devirerek.

"Evet, ben de Barbara Palvin ile sevgiliyim, Tae. Seni tanımasam-"

"Biriyle çıkıyorum." Taehyung birden söylediğinde Jimin kaşlarını şaşkınca kaldırıp ona bakmıştı. Taehyung'un birkaç ilişkisi olsa da pek istikrarlı gitmemişlerdi, son flörtü de pek ciddi olmayınca Taehyung kendini bir süreliğine ilişki işlerinden geri çekmişti.

𝓟𝓸𝓻𝓬𝓮𝓵𝓪𝓲𝓷 𝓜𝓸𝓷𝓸𝓵𝓸𝓰𝓾𝓮𝓼 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin