seven / don't quit

201 27 3
                                    

seven / don't quit




Taehyung hala çalmayan telefonu yüzünden gergince odanın içinde volta atarken Yoongi yaklaşık yirminci kere derin bir nefes vermiş ve arkadaşınas eslenmişti.

"Tanrı aşkına, şu odanın içinde dört dolanmayı kesecek misin, başım döndü!"

"Hala aramadılar, bugün set için aramaları gerekiyordu. Ya Namjoon beni hiç beğenmediyse? Ya hayal kırıklığına uğradıysa?"

"Tae, sakin olur musun biraz?" Yoongi ayaklanıp onu omzundan tutarak koltuğa oturttuktan sonra ellerini omzundan çekmeden koltuğa bastırmış ve gözlerine bakmıştı.

"Olamıyorum, sen bana sinsi bakışlarını attıkça daha çok geriliyorum."

Yoongi göz devirip pozisyonunu hiç bozmazken Taehyung derin bir nefes vermişti. "Senin harika bir oyuncu olduğunu biliyoruz, Jungkook yüzünden odaklanamamış olmansa çok normal. Bence tepkini iyi bile gizledin, zaten oyunculuk yaparken üstüne bir oyunculuk daha yapmaya çalışıyorsun ve bu hiç de kolay değil, tamam mı? ama sen başaracaksın sana güveniyorum."

"Senden böyle konuşmalar duymaya alışık değilim, daha çok gerildim."

"Blowjob verirsem rahatlayacak mısın?" Yoongi sırıtarak güldüğünde Taehyung'un önce gözleri büyümüş, daha sonra da onu tekmeleyerek uzaklaştırmıştı.

"İyi ki bir kere sarhoşken teklif ettim, yıllar oldu hala geç sen dalganı. Yeter artık ya!" Taehyung gülerek kafasını iki yana sallarken Yoongi onun dikkatini biraz dağıtabilmenin verdiği mutlulukla gülümsemiş, ve Taehyung'a sormadan odada bir sigara yakmıştı.

"Siktir git evin içinde içemezsin, söndür şunu!"

"Ya da bir tane de sana teklif ederim?" Yoongi tek kaşını kaldırarak paketi ona uzattığında Taehyung bir ikilem ile bakmış, daha sonra da omuzlarını düşürerek paketten bir dal çekmişti. Masanın üstündeki çakmakla sigarasını yakarken kafasını iki yana sallıyordu.

"Annem seninle arkadaş olduğum için çok mutsuz."

"Annen Jungkook'u seviyordu, çok yanlış seçimlerde bulunuyor. Olması gereken damat adayı benim." Yoongi gülerek konuşurken Taehyung kısaca gülmüş sigarasından bir nefes çekip havaya üflemişti. Bu histen nefret ediyordu, ancak gerçekten stresliyken birkaç saniyeliğine bile olsa gevşemiş hissetmek, üstelik bunu sarhoş olmadan yapabilmek, Taehyung'un ihtiyacı olan bir şeydi.

Aralarında bir sessizlik baş gösterirken geçen dakikaların sonucunda Taehyung odada birkaç tur daha atmış, soğuk havaya rağmen sigaraların kokusuna katlanamadığından camları açmış ve telefonunu birkaç kere kontrol etmişti. "Hala ses yok."

"Taehyung, bıktım senden! arıyorum Namjoon'.-"

"Artık ses var!" Taehyung heyecanla ayağa kalkarken titreyen telefonunu Yoongi'ye çevirmişti. Telefon stresle ellerinden kayıp yere düştüğünde söylenerek almış ve beklemeden aramayı cevaplamıştı.

Yoongi onun konuşmasını mimiklerini izleyerek dinlerken Taehyung'un kaşları çatılmış ve hızla bir şeyler mırıldanarak telefonu kapatmasını izlemişti. "Anladım, pekala, hemen geliyorum." Yutkunarak telefonu kapattığında Yoongi ile göz göze gelmişler, Yoongi tek kaşını kaldırarak ona 'ne oldu' sorusunu yollamıştı.

"Bilmiyorum... sadece bir problemin olduğu ve gelmem gerektiği söylendi, ben bugün stresten bayılmazsam bana hiçbir şey olmaz Yoongi." Taehyung derin bir nefes vererek şakaklarını ovarken Yoongi de ayaklanmıştı.

"Konunun seninle alakalı olmadığına eminim. Hadi hazırlan ve birlikte çıkalım, seni ben bırakırım, bu kafa doluluğu ile bir de trafiğe çıkma." Yoongi sakin bir gülümseme ile ona bakarken Taehyung derin bir nefes verip kafasını sallamış ve Yoongi'ye kısaca sarıldıktan sonra giyinmek için odasına gitmişti.

𝓟𝓸𝓻𝓬𝓮𝓵𝓪𝓲𝓷 𝓜𝓸𝓷𝓸𝓵𝓸𝓰𝓾𝓮𝓼 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin