fifteen / news

145 20 0
                                    

fifteen / news







Taehyung sabah gözlerini araladığında yüzüne parça parça düşen güneş ışığından rahatsız olarak temiz yorganı kafasına çekip oflamıştı. Başı uğulduyordu ve kafası resmen yastığa yapışmış gibi, hiç kalkmak istemiyordu. Bir süre karanlıkta yarı uyuklar bir şekilde sessizce yatarken ilk sersemliğini attığında aklına gelen şeyle gözleri kocaman olmuştu.

Jungkook ile beraber uyumuşlardı.

Yorganı kafasından öyle hızlı çekmiş ve yattığı yerde dikelmişti ki, ayağa bile kalkmasına gerek kalmadan hızı yüzünden gözleri kararmış, bir süre sakince yeniden etrafı görebilmek için beklemesi gerekmişti.

Odaya bakındığında hemen yanındaki boşluk, sanki gece kimse uyumamış, sadece biraz uzanmış gibi kırışıktı. Boş yastığa baktığında onu kucağına çekti, hemen arkasına, yatağın başlığına da dayanmış bir yastık vardı ki, Taehyung gece Jungkook'un onunla uyuduğunu, kucağındaki yastığı burnuna bastırmadan anlamıştı.

Ancak bunu umursamadı ve yastığı kafasına bastırdı. Jungkook'un ferah kokusu ciğerlerine dolarken alışmamak için kısa kısa nefesler almıştı. Bu, Jungkook'tan ayrıldıktan sonra gizlice çantasına sıkıştırdığı birkaç tişörtü giyerken geliştirdiği bir taktikti.

Derin bir nefes vererek yataktan çıktı, sabahları uyandığında hava nasıl olursa olsun bir süre üşürdü, etrafına bakındığında yatağın kenarına bırakılmış hırkayı fark edip gülümsedi. Jungkook gerçekten hiçbir şeyi unutmuyordu.

Banyoda elini yüzünü yıkayıp odadan çıktıktan sonra yavaş adımlarla aşağı inmişti, ev sessizdi. Etrafına bakındığında koltukta kafası yana düşmüş şekilde uyuklayan Jungkook'u fark etmişti. Yanına yaklaştığında kenarda duran televizyon battaniyesini üstüne örtmek istemişti, ancak Jungkook'un uykusu o kadar hafifti ki yerinde sıçrayarak uyanmış, Taehyung'un da irkilmesine sebep olmuştu.

"Hey," Jungkook boğuk bir sesle konuşup boğazını temizlerken Taehyung alt dudağını ısırmıştı. Jungkook ona hırka bile bırakacak kadar düşünceliydi, ancak o Jungkook'un ne kadar hafif bir uykusu olduğunu bilirken ve kesinlikle uykusuz gözükürken etrafında dolaşacak kadar düşüncesizdi.

"Kusura bakma, uyandırdım." Taehyung ona bakarken Jungkook gülümsemişti. Yeni uyandığında çok güzel gözüküyordu, gözleri uykunun etkisiyle şişmiş, uzun saçları tamamen dağılmış olsa bile ona tatlı bir görüntü veriyordu.

"Hayır, uyumuyordum, yani uyuyordum ancak dalmışım. Kahvaltı hazırlamıştım, çay demleyecektim."

"Keşke uğraşmasaydın ya." Dedi Taehyung utanarak. Daha sonra aklına gelmiş gibi gözleri büyümüştü. "Sen uykusuz gözüküyorsun, kendine gelene kadar uzanmaya devam et ben çayı demler, eksikleri hallederim!"

"Uykudan yeni uyandığım için uykusuz gözüküyorum, iyiyim yoksa." Jungkook gülerken üstündeki örtüyü çekiştirmişti. Gerçekten uykusuzdu, Taehyung onunla uyumayı teklif ettiğinde kalbi öyle hızlanmıştı ki, heyecandan tüm uykusu kaçmıştı. Ayrıca, dünyanın en güzel parçasıymış gibi uyuyan Taehyung'u uzun zamanın üzerine doyasıya izleme şansı varken, gözlerini kapatması sadece aptallık olurdu, Jungkook bu şansı bir daha ne zaman elde ederdi, bilmiyordu.

"Ben çay demleyeyim!" Taehyung utanarak geri çekilirken Jungkook da gülümsemiş, onun koşar adımlarla mutfağa doğru gitmesini yüzünde hala aynı büyük gülümseme ile izlemişti.

Banyoda elini yüzünü yıkayıp saçlarını gelişigüzel bir topuz yaptıktan sonra odadan bir hırka daha almış ve mutfağa gitmişti. Taehyung çayı demlemiş, hatta bardaklara döküyordu. Saçları hala karışıktı ve dikkatle bardağa bakıyordu. Jungkook bir an için aralarında yaşanan o kötü şeylerin hiçbiri olmamış, klasik bir tatil sabahında gibi hissetmişti. Gidip ona arkasından sarılacak ve boynuna öpücükler kondurarak onu güldürecek, Taehyung da klişeliği yüzünden onunla dalga geçecekmiş gibi.

𝓟𝓸𝓻𝓬𝓮𝓵𝓪𝓲𝓷 𝓜𝓸𝓷𝓸𝓵𝓸𝓰𝓾𝓮𝓼 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin