nineteen / in your arms, again

243 18 4
                                    

Bu bölüm @tkwattyitiraf insta sayfasına özel olarak ithaf edilmiştir. Kitabıma destek verdiğin için teşekkür ederim. Çok teşekkür ettim sana biliyorum ama çok mutlu oldum elimde değil. 🙃

Keyifli okumalar dilerim sana ve herkese~

yorum büyüsü

கருத்து எழுத்துப்பிழை
கருத்து எழுத்துப்பிழை

tmm büyülendiniz iyi okumalar !!

*


nineteen / in your arms, again







"Ve sonra beni öylece bırakıp gitti, ona sormam lazımdı, aceleci davrandım ve bana iyi davrandığı ikinci dakika dayanamayıp onu öptüm." Jungkook dolu gözlerle konuşurken karşısındaki adam derin bir nefes vermişti. Kendini ne zamandan beri benzer bir pozisyonun içinde bulduğunu bilmiyordu, ancak bu artık uğraşmak istediği bir şey de değildi. Daha fazla dramayla, hayır.

"Neden ona asla karşı koyamıyorum ben, Jimin?"

"Bunu çözümlesek şu an burada olmazdık sanırım." Dedi elindeki biradan bir yudum daha alırken. "Başka şartlarda ayak sürüdüğü için Taehyung'a kızabilirdim, ama biliyorsun ki sana gıcık oluyorum ve ne yapsa haklı gibi."

Jungkook sessizce ellerine bakmaya devam ederken Jimin derin bir nefes vermiş ve masaya doğru eğilmişti. "Ona biraz zaman ver, sana deli oluyor zaten, sadece biliyorsun çok fazla gururu var ve hepsini birdenbire yıkamıyor. Eminim kalbi sana koşması için ağlarken beyni ona engel olduğu için onu patlatmak istiyordur."

"Taehyung'u tanıyorum, bana tolerans bile gösteriyor."

"Dediğim gibi, yoluna girer. Kendini fazla çekme, ancak rahatsız da hissettirme, sen dengesini kurarsın, hep kurduğun için ilişkiniz o kadar uzun sürdü zaten." Bıkkınlığını belli edecek tonunu gizleme çabasına pek de girmemişti.

Jungkook kafasını sallarken çalan telefonuyla dikkati dağılmıştı. "Sete geçmem lazım, arıyorlar. Jimin, gerçekten çok teşekkür ederim."

"Jungkook," dedi Jimin son kez o masadan kalkmadan önce. "Bana lütfen bir kere daha bu dejavuyu yaşatma. Aranız bozuk olduğu için seninle görüşmek istemiyorum, bir kere de lütfen mutluyken bana gel. Beraber mutluyken." Hafifçe gülümsediğinde Jungkook eşyalarını toplama işini yarıda bırakıp Jimin'e sarılmıştı.

"Sana söz veriyorum, bu sondu." Onunla kısaca vedalaştıktan sonra sete geçmiş, setten birileri ile konuşan Taehyung'u görünce hala ortak olan karavanlarına geçmiş, üstünü değiştirmişti.

Karavanın içinden tıkırtılar gelmeye başlayınca Jungkook Taehyung'un da içeri girdiğini anlayıp derin bir nefes vermiş, ona doğru yürüyüp hafifçe gülümsemişti. "Günaydın."

"G-günaydın!" Taehyung kekelediği için içinden kendine hızlı bir küfür arası verse de Jungkook'a karşılık gülümsemiş, elinde tuttuğu bardağı geri tezgaha bırakmıştı. "Giyinmişsin bile, seni bekletmesem iyi olur."

"Benim için sorun değil, Namjoon'u bilemiyorum." Gülerken Taehyung hızlı hızlı kafasını sallamıştı.

"Hemen dönerim, bu arada sanırım bugünkü çekim akışı biraz değişmiş, istersen Namjoon'a uğra."

"Oh, sabah bana bununla ilgili bir mesaj atmıştı." Jungkook telefonunu çıkarıp koltuğa oturduğunda Taehyung hafifçe gülmüştü.

"Hala insanlara görüldü atıyor musun? senden nefret ediyorlar," İçeri doğru ilerlerken Jungkook hafifçe gülmüş ve Namjoon'un gerçekten de çekimle ilgili değişiklikten bahsettiği mesajı okumuş ve yutkunmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 17, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝓟𝓸𝓻𝓬𝓮𝓵𝓪𝓲𝓷 𝓜𝓸𝓷𝓸𝓵𝓸𝓰𝓾𝓮𝓼 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin