15 : gecenin rahmine düşen felaket

60 9 4
                                    




15 // gecenin rahmine düşen felaket

Kalbim sanki varlığını hatırlatır gibi alışık olmadığım şekilde hızlı atıyordu. Tanrım nasıl bir histi bu? Çoğu zaman bana sadece acıyı hatırlamamı sağlayan bu organ nasıl oluyordu da şimdi bu denli hızlı atabiliyordu? Korkuyordum. Bu mutluluğu, bu heyecanı, bu kalp atışını bir daha hissedemeyeceğim diye çok korkuyordum. Bu öyle bir korkuydu ki kalbim sanki cam parçalarıyla dolu bir havuzun içine atılıydı ve her saniye acı batışları hissediyordum. Ya bir daha hissedemezsem bu duyguları ya kalbim bir daha sevinçle atmazsa?

Tüm bu yaşadığım korkular istemeden Jongin'in sıcak dudaklarından yavaşça çekilmeme sebep oldu. Yüzüne, gözlerine bakmak istiyordum. Ancak böyle korkulu sancılarım azalıp sakinleşecekti.

Gözlerimi açıp Jongin'in yüzüne bakarken onun hâla soğuktan kızarmış yanakları ve burnuyla, gözlerinin sıkı sıkıya kapalı olduğunu gördüm. İşte ona tek bir bakışım içimdeki sonu gelmeyen endişelerin ve korkuların yerle bir olmasına yetmişti. Sevmek ne güzel şeydi, Jongin'i sevmek ne güzel şeydi tanrım. Belki de bunca zaman çektiğim acı ve yürek sancıları Jongin'e ulaşmam için bir yoldu. Belki de sonunda tüm o çamurlu ve bataklık dolu yolun sonunda çiçeklerle kaplı yolda Jongin'e ulaşmıştım. 

Hissettiğim duygularla elimi Jongin'in yüzüne çıkarırken, yanağını kavramış ve başparmağımla göz altını okşamıştım. Sonunda gözlerini açarken "Üşümüşsün." dedim.

"Hayır aslında..." Gözlerini kaçırıp hafifçe tebessüm etti. "Çok sıcakladım. Yüzüm ve ensem yanıyor." Demesiyle kocaman gülümsedim. Benim soğuktan zannettiğim yüzündeki kızarıklıklar aslında utanmasından dolayıydı. Gülümsememle birlikte onu kollarım arasına alıp sıkıca sarıldım.

"Hadi daha soğuk olmadan eve girelim. Sabaha kadar kar tutmuş olur." Saçlarını öperken söyledim.

Beni onaylamasıyla birlikte eve doğru yürürken kapıyı açıp eve girdik.

Tüm işlerimizi halledip bedenlerimiz aynı yatağa girerken bu sefer onu hiçbir tereddüt yaşamadan kollarım arasına aldım. O da benimle birlikte iyice kollarım arasına sokulup yüzünü bana çevirdi. Yumuşak saçlarını okşarken "Teşekkür ederim Jongin." diye fısıldadım. Bu teşekkür beni tüm kusurlarımla kalbine kabul ettiği içindi, yaşadığı için ve onunla birlikte bu hayatı paylaşmama izin verdiği içindi. Jongin'e teşekkür edeceğim binlerce sebep vardı fakat tüm bu sebepleri sıralamak yerine sadece minnetimi belli ettim. Düşünüyordum da eğer beni geri çevirip kabul etmeseydi ne yapardım, yüreğim ne tür buhranlara sürüklenirdi bilemiyordum.

Yüzünde sıcacık gülümseme belirirken "Asıl ben teşekkür ederim Sehun." dedi. "Beni sorgusuz sualsiz kabul ettin, evinde yaşamama izin verdin. Hiçbir zaman kendimi bir yük gibi hissettirmedin bana. Günler geçtikçe evinde yer edindiğim gibi kalbinde de yer edinme isteğiyle dolup taştım." Son söylediği cümlelerle birlikte kalbim tekrardan iflah olmaz şekilde hızlı atmaya başladı. Nasıl başarabiliyordu bunu? Tek bir kelimesiyle nasıl böyle bir etki bırakabiliyordu üzerimde?

Bir süre gözlerini etrafa gezdirip durdu. Bir kez bile çevirmedi bana gözlerini. Tekrardan utanmış ve bunun geçmesini bekliyordu anlaşılan. Hiçbir şey demeden saçlarını okşamaya devam ettim.

"Ben...benim ödüm koptu ya başkasını seviyorsundur diye. O kadar korktum ki yer edinmek istediğim gönlünde başkası vardır diye, hep ümidimi kestiğimde kaçıp gitmek istedim ama...gidemedim işte. Sırf gönlün bana denk düşmüyor diye seni bırakamazdım, yaşayamazdım ki." Yaklaşıp dudaklarıma bir öpücük kondurdu. "Sanki bir rüyanın içindeyim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

gidersen yıkılır bu kent | sekai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin