İçeri girdiğimizde gergin bir ortam var gibi hissettim. 15 dakika sonra bu hissin sadece benim heyecanımdan kaynaklandığını da anladım. Kızlar gerçekten güzeldi. Esmerinden, sarışınına, kızılına kadar çok güzel kızlar vardı. Bunun yanında boynunu tüylü ve garip şeyle dolamış, evde torunlarına bakması gerekirken gelip burda yelpaze sallayan teyzelerde vardı. Girdiğimiz andan itibaren dakika başı durup Poyraz'ın sosyetik arkadaşlarıyla tanıştım. İlk tanıştığım kişi biraz patavatsız ama sempatik olan Alperdi. Poyraz'ın ona olan bakışlarından anladığım kadarıyla çokta yakın sayılmazlardı, belki de benden numaramı istediği içinde öyle bakıyor olabilirdi. Daha sonra Poyraz bir kızla bakışıp kıza yanımıza gelmesini işaret etti.
"Bak Selincim bu Hazal, buralarda yeni sayılır." dedikten sonra ikiside bana döndü.
Selincim? Kız da ölümüne güzeldi anlatamam. Simsiyah,beline kadar inen upuzun saçları vardı. Tam bir esmer güzeli. Normal bir insana göre büyük olan dudaklarında pembe bir ruj vardı. Üstünde de pembe ve mega, ultra , süper bir mini elbise.
Elini uzatıp "memnun oldum Hazal" deyip sırıttı.
"Ben içecek bir şeyler alacağım." deyip elini sıkmadan uzaklaştım oradan.
Normalde insanların beni sevmesini isterim hep ama üstünü giyinmeyi unutan bir kız çokta lazım değil aslında.
Hem madem dişli bir kız olacaktım, herkesin beni sevmesi asla mümkün olmazdı.
Tabi sonradan ikisini orda bıraktığım için ayrı pişmandım o başka.
Şarap, beyaz şarap,kırmızı, şarap... Rakı bile vardı ama bir meyve suyu koyamamışlar. Bu gece hiç sarhoş olmakla uğraşamam. Bende su aldım. Suyu alıp döndüğüm sıra o an kavrayamadığım bir şey oldu. Bir anda önümde ıslanan bir kravat ve beyaz bir gömlek gördüm. Kafamı kaldırdığımda ise, daha önce hiç görmediğim siyah saçlı ve beyaz tenli bir adamdı.
"Bbben çok özür dilerim. Yemin ederim yanlışlıkla oldu."
Gülümseyerek "Bir önemi yok" dedi, samimi bir şekilde.
"Ya çok özür dilerim, bilerek olmadı. Arkamı döndüğüm sıra birden karşıma çıkınca... Yani bende bir an bir şey yapamadım."
"Ya tamam sakin ol." dedi gülerek. "Sorun değil sadece su kurur 10 dakika sonra."
Gözlerine bakarak gülümsedim. Boyu benden en az 15-20 cm uzundu.
"Buradaki herkesi tanırım ama seni bırak burada görmeyi buraların etrafında gördüğümden beri emin değilim."
"Görmemişsindir, pek dolanmam böyle yerlerde. Önceden dolanmazdım daha doğrusu, gördüğün gibi insanların fikirleri değişiyor." dedim ve gülümsedim.
"Anlıyorum. İsmini söylemek ister misin yoksa 'Yeni Kız' gibi klasik şeyler daha mi iyi?"
"Hazal." dedim hiç beklemeden. Yeni kız yeterince itici geldi.
"Senin ?"
"Bahadır."
Sağ tarafımdan bir takırtı geldi. Poyraz'ı bir hışımla dışarı çıkarken gördüm. Sanırım bir şeylere kızıp elindeki bardağı veya tabağı fırlatmıştı.
Bahadır garip bir gülümsemeyle ona bakıyordu.
"Hep böyle agresif midir?"
Bana cevap verirken nasıl gülümsediğini anlamıştım. Sinsi bir şekilde gülüyordu.
"Hep değil."
